Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/90 E. 2023/343 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/90
KARAR NO : 2023/343
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile Antalya … Noterliğinde yapılan … yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile davalı …’nin devralmış olduğu … arasında okul kıyafetleri satış sözleşmesi ve ciro prim sözleşmesi imzalandığını, …… LTD ŞTİ’nin sözleşmeler karşılığında müvekkili firmaya 10 adet senet verdiğini ancak senetlerin ödenmemesi sebebi ile tahsili için … … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile icra takibine başlandığını, borçlu …… LTD ŞTİ ile Antalya … noterliğinde yapılmış olan devir sözleşmesinden bir gün sonra davalı şirketin “okulu devraldığını” öğrenci velilerine mesajla bildirdiği ve ödemeleri bildirecek olduğu hesap numaralarına yapmaları gerektiği hususunda bilgilendirme mesajı gönderdiğinin sabit olduğunu, bu nedenle TTK m. 11 ve TBK m. 202 gereği davalıların müteselsilen sorumlu olduğunu, davalıların yapmış oldukları sözleşmede her ne kadar “sözleşme tarihinden önceki borç ve alacaklardan satıcı, satış sonrası borç ve alacaklardan alıcı şirketin sorumlu olduğunu” belirtmiş iseler de bu hükmün üçüncü kişileri bağlamayacağını, bu nedenlerle, davanın kabulü ile, şimdilik … vadeli 10.000,00 TL tutarlı senet bedelinin ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevsiz olduğunu, müvekkilinin diğer davalı şirket ile “…” adı altında işlettiği okulun işletmesini devralmak için teşebbüste bulunduğunu, diğer davalının ekonomik olarak çok zor durumda olmasına rağmen bunu müvekkilden sakladığını, devir görüşmeleri devam ederken, müvekkilinin, sözü edilen şirketin büyük bir ekonomik çöküntü ve haciz batağında olduğunu fark ettiğini ve bu sebeple de, devir görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, devir işleminin gerçekleşmediğini, 5580 sayılı kanun ve bu kanun gereği çıkartılan yönetmelik gereği de devrin gerçekleşmediğini, devir gerçekleşmediğinden sorumluluklarının olmadığını, zaman aşımı itirazlarının da olduğunu, devir gerçekleşeceği umudu ile sadece dört adet veliden tahsilat yapıldığını ve bu dört tahsilatın da derhal iade edildiğini, yine devir işleminin gerçekleşeceği umudu ile çok az sayıda personele ve sadece bir kereye yönelik ödeme yapıldığını, kurucu tescilin gerçekleşmediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
Mahkememizce dava ilk önce, … esasta görülmüş ve yapılan yargılama sonunda özetle; Davalı … Mimarlık İnşaat Turizm Yatırım Tanıtım ve Mağazacılık Anonim Şirketine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı …ne karşı açılan davanın kabulü ile, … TL’nin … tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz hükmü, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna götürülmüş ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Karar sayılı ilamı ile özetle;
“…….davacının, … Özel Eğitim Limited Şirketinden bu şirket tarafından işletilen Özel Antalya … Okulunun kıyafetlerine ilişkin yazılı sözleşme yaparak bu sözleşme kapsamında davaya konu bonoyu aldığı, vadesi gelmesine rağmen bedelin ödenmediği, davalı … Özel Eğitim Limited Şirketi ile davalı … Mimarlık İnş. Turz. Yat. Tan. Ve Mağ. Tic. AŞ arasında yapılan Antalya … yevmiye nolu işletmenin devri sözleşmesi ile okulun davalı şirkete devredildiği, devir sözleşmesinde borçlardan devralanın sorumlu olmayacağı kararlaştırılmış olsa dahi bu anlaşmanın sadece iç ilişkide-taraflar arasında- hüküm ifade edeceği, alacaklılara karşı ileri sürülemeyeceği, davalı tarafından MEB Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğine dayanılarak devir sözleşmesinin hükümsüzlüğü savunulmuş ise de; davalı tarafından bu hususta Milli Eğitim Bakanlığına başvuru yapılmamakla birlikte devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığının Borçlar Kanunu genel hükümleri ve 202. maddesi gereğince değerlendirilmesi gerektiği, Rekabet Kurulundan izin alınmasını gerektiren durumlar dışında hukukumuzda işletmenin devrinin başka bir izne bağlanmadığı, tacir olan davalının sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli işadamı gibi davranmak, ister icapta bulunan, isterse kabul eden durumunda olsun akdin kurulmasından önce ve kurulması sırasında ticaretinin özelliğini gözönünde tutan tedbirli ve ileriyi makul ve mutad bir oranda gören bir tacir gibi davranmak zorunda olduğu, kaldı ki davalı şirketin ileri sürdüğü Milli Eğitim Müdürlüğüne işletme devrinin bildirilmemesi, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanın yapılmaması ve diğer şekil eksikliklerinin davalı şirket tarafından yerine getirilmesi gerektiği halde gerçekleştirilmemiş olmasına göre bu aşamada alacaklılara karşı ileri sürülmesinin TMK’nun 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davacının dava dilekçesinde devralan davalı şirket tarafından öğrenci velilerine öğretmenlere ve çalışanlara devir hususunun bildirildiği, bir kısım öğrenci velisinden devir alan şirket tarafından eğitim hizmeti bedellerinin tahsil edildiği hususlarına ve devre ilişkin tüm hususlara ilişkin delilleri toplanmak suretiyle bu hususlar sabit olduğu takdirde davalı şirket tarafından yapılan bu bildirimlerin TBK’nın 202/1 maddesinde belirtilen bildirim niteliğinde olduğu, TBK’nın 202. Maddesine uygun olarak davalı şirket ile borçlu …. Ltd.Şti arasında işletme devrinin gerçekleştiği, alacaklılara karşı adı geçen şirketin yanında davalı devralan şirketin de borçlardan müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya uygunluk bulunmadığı anlaşılmıştır……
….. davacı ile davalı … Özel Eğitim Ltd. Şti arasındaki davanın ticari dava olmasına rağmen davadan önce bu davalı yönünden arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığı anlaşılmakla mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya uygunluk bulunmadığı, dava şartınını kamu düzenine ilişkin olduğu değerlendirilmiş olup re’sen bu sebepten dolayı davalı … Özel Eğitim Ltd. Şti. yönünden verilen kararın da kaldırılması gerekmiştir….” gerekçesiyle ortadan kaldırılmıştır.
Mahkememiz dosya iş bu esası almıştır ve davalı … Özel Eğitim Ltd. Şti yönünden dosya tefrik edilmiş, mahkememizin … esasına kaydedilmiş, adı geçen davalı yönünden zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadığından usulden ret kararı verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilamında da belirtildiği üzere davacının dava dilekçesinde devrealan davalı şirket tarafından öğrenci velilerine, öğretmenlere ve çalışanlara devir hususunun bildirildiği, bir kısım öğrenci velisinden devir alan şirket tarafından eğitim hizmet bedellerinin tahsil edildiği hususlarına ve devre ilişkin tüm hususlara ilişkin delillere ilişkin beyanda bulunmak üzere/ somutlaştırmak üzere davacı vekiline 2 haftalık süre verilmiştir.
Davacı vekili, … tarihli dilekçesinde beyanlarda bulunmuş ve bir takım ekleri, mesaj kayıtlarını, gazete haberi tarzında içerikleri mahkememize sunmuştur.
Davacı vekili de sunmuş olduğu, … uyap tarihli dilekçesinde özetle; mahkemeye sundukları, Antalya B.A.M … sayılı kesin nitelikli ilamına göre, ilamda mevcut diğer gerekçeler yanında, özellikle t.b.k. mad. 202’deki şartların ( bildirim, ilanla duyurma şartlarının ) gerçekleşmemiş olması gerekçesi ile müvekkil şirketin bir sorumluluğu olmadığını, bu hususta Antalya B.A.M. … Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirtilen kararı ile Antalya B.A.M. … Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı kararı arasında uyuşmazlık çıkmış olup söz konusu uyuşmazlık müvekkili şirket lehine olan Antalya B.A.M. … Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı kesin nitelikli ilamının hukuka uygun bulunması ile sonuçlandığını, uyuşmazlığın giderilmesi başvurusu sonucunda, Yargıtay Hukuk Dairesi … Karar sayılı uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararında özetle, ilamda mevcut diğer gerekçeler yanında ve özellikle T.B.K. mad. 202’deki şartların ( bildirim, ilanla duyurma şartlarının ) gerçekleşmemiş olması gerekçesi ile müvekkil şirketin hiç bir sorumluluğunun olmadığına karar verdiğini beyan ederek, iş bu davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay …karar sayılı ilamına bakıldığında, konusunun “Bölge Adliye Mahkemesi Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair” olduğu, iş bu davadaki davalıların Yargıtaya konu davalarda da yer aldığı, Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın; davalılar arasındaki işletme devrinin geçerli olup olmadığı ve buna bağlı olarak davalıların davacıların işçilik alacaklarından sorumlulukları noktasında toplandığı, bu yönüyle mahkememiz uyuşmazlığı içinde etkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay … HD’nin … karar sayılı ilamında, “…. devralan Şirket, devir işlemini davacı alacaklılara bildirdiği veya ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olacaktır. Dosya kapsamına göre devir işlemine ilişkin olarak davacı alacaklılara bildirim ya da belirtilen usulde ilanla duyuru yapılmadığı sabittir. Hâl böyle olunca devralan Şirketin borçlardan sorumluluğunun başlaması için gerekli olan koşul gerçekleşmediğinden devralan … Mimarlık İnşaat Turizm Yatırım Tanıtım ve Mağazacılık Tic. AŞ’nin, davacıların devir tarihinden önce sona eren iş sözleşmelerine dayalı işçilik alacaklarından sorumlu olmayacağının kabulü gerekir….” hususu belirtilmiştir.
Somut olayda da davacı ile davalı ….. Şirketi arasındaki sözleşmenin tarihi, iddia edilen devir sözleşmesi tarihinden öncedir. Bölge Adliye mahkemesi ilamı gereği, mahkememizce davacıya delillerini sunması için süre verilmiş ve davacı … tarihli dilekçesinde beyanlarda bulunmuş ve bir takım ekleri, mesaj kayıtlarını, gazete haberi tarzında içerikleri mahkememize sunmuştur. Kural olarak, devralan şirket, devir işlemini davacı alacaklılara bildirdiği veya ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olacaktır.
Yargıtayın anılan ilamında da belirtildiği üzere; 6098 sayılı Kanun’un 202 nci maddesinde işletmenin devri düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur. Bununla birlikte iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise muacceliyet tarihinden işlemeye başlar.
6098 sayılı Kanun’un 202 nci maddesi ile bir malvarlığı veya işletmenin devrinde, borçların üstlenilmesi bakımından özel bir düzenleme getirildiği görülmektedir. Buna göre borçlar, borcu üstlenecek kişi ile alacaklı arasında yapılacak bir dış üstlenme sözleşmesiyle değil, malvarlığını veya işletmeyi devredenle devralan arasında yapılan sözleşmeyi takip eden bir bildirim (ihbar) veya duyuru (ilan) ile nakledilmiş olur. Bir diğer ifade ile borcun geçmesi için, malvarlığı veya işletmeyi devralan ile alacaklı arasında borcun dış üstlenilmesi sözleşmesi yapılması gerekli olmayıp borçlunun değişmesinde alacaklının söz hakkı yoktur. (M. Kemal Oğuzman, M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 2, İstanbul, Gözden Geçirilmiş On Altıncı Baskı, 2021, s.644; Fikret Eren, Ünsal Dönmez, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt III (m. 83-206), Ankara, 2022, s.3007 ).
Bir malvarlığının veya bir işletmenin devri yoluyla borçların devralana geçmesi; devralan ve devreden arasında yapılacak devir sözleşmesi ve devrin devralan tarafından alacaklılara bildirilmesi veya ilan edilmesi şeklinde birbirini izleyen iki işleme bağlıdır. Bu iki işlemden biri geçersiz veya usulüne aykırı ise borcun devri gerçekleşmez (M. Kemal Oğuzman, M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 2, İstanbul, Gözden Geçirilmiş On Altıncı Baskı, 2021, s.644) Malvarlığının veya işletmenin devri nedeniyle borçların kendiliğinden nakledilmiş sayılabilmesi için bunun alacaklılara ihbar veya ilanı şarttır. Bu şart gerçekleşinceye kadar malvarlığını devir sözleşmesi, malvarlığı veya işletmeyi devralana malvarlığının borçlarını intikal ettirmez (Oğuzman, Öz, s.646).
İlan veya ihbar birlikte aranan koşullar olmayıp herhangi birinin yerine getirilmesi ile bu koşul gerçekleşmiş olacaktır. İhbar için bir şekil öngörülmemiş olup alacaklıya ulaşmak şartıyla hüküm ifade eder (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 19.06.2013 tarihli ve 2012/10-1616 Esas, 2013/854 Karar sayılı karar). Ancak ihbarın her bir alacaklıya ayrı ayrı yapılması gerekir. Buna göre kendisine ihbarda bulunulan alacaklıların borçları devredilmiş sayılacak, kendisine ihbarda bulunulmamış alacaklıların borçları ise devredilmemiş olacaktır. 6098 sayılı Kanun’un 202 nci maddesinde, işletmenin devrinin alacaklılara bildirilmesi devralana bırakıldığı gibi bildirimin alacaklılara ilan veya ihbar edilmesi yönündeki tercih de devralana bırakılmıştır (Oğuzman, Öz, s.646-647).
Somut olayda, alacaklı olduğunu iddia eden davacıya yapılan ilan veya ihbar mevcut değildir. Davacı tarafın sunduğu delil listesinde de bu yöne ilişkin bir bilgi veya belge yoktur. Sunulan mesaj örnekleri velilere yöneliktir ve velilerin alacaklı olduklarını iddia etmeleri halinde, onlara karşı sorumluluk doğurucu niteliktedir. Haber içerikleri ise kabule göre kanunun aradığı ihbar ve ilan yerine geçmez. Devir olgusunun gerçekleştiğinin kabulünde dahi, davacıya böyle bir ilan veya ihbar yapılmadığından, devralan olduğu iddia edilen davalı ….. Şirketinin davacının iddia ettiği alacaktan sorumluluğu yoktur. Sorumluluğun devreden şirket üzerinde devam ettiği düşünülebilirse de bu husus yargılama konusu olabilecek niteliktedir ve bu şirkete karşı açılan dava yukarıda da anlatıldığı üzere tefrik sonrası usulden reddedilmiştir. Bu bu hususlar ışığında, davacı alacaklıya bir bildirim yapıldığına bir delil mevcut olmadığından, bu yönüyle davalının sorumluluğu olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 44,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, tefrik edilen dosya ile tahsilde tekerrür edilmemesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 170,78 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye alınması gerekli 9,12 TL karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça, davalı için yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak …’ne verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Harçlar Kanunu’nun 8. maddesindeki, “Bir hükmün bozulmasını müteakip verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden evvel alınmış olan karar ve ilam harcı, müteakip hükme ait harçtan mahsup olunur.” düzenlemesi, bu düzenlemenin usule ilişkin olması, usulde kıyasın mümkün olması, istinaf kanun yolunda da uygulanabilecek olması göz önüne alınarak; ortadan kaldırma konusu yapılan ilk karar nedeniyle davacı tarafından harç yatırılmış ise (harç tahsil müzekkeresi yazılmıştır) bu karar ve ilam harcı miktarının mahsubuna,
9-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır