Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/582 E. 2023/475 K. 04.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/582
KARAR NO : 2023/475
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 31/08/2023
KARAR TARİHİ : 04/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Antalya Genel İcra Dairesi … E sayılı dosya kapsamında müvekkilin babası borçlu …’e karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, İİK 89 kapsamında … tarihli birinci haciz ihbarnamesi, … tarihli ikinci haciz ihbarnamesi müvekkili yurt içi ikametgah adresine gönderildiğini, ancak müvekkil yurt dışında yaşadığından haciz ihbarnamelerinden haberdar olmamış ve itiraz edemediğini, nitekim e devlet üzerinden alınan ve ekte yer alan Yurda Giriş/Çıkış Belge Sorgulamasında … tarihleri arasında sadece bir kez … tarihinde müvekkilin ülkeye giriş yaptığı görüldüğünü, müvekkile … tarihinde üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, Müvekkil … tarihinden bu yana tatil amaçlı Türkiye’de bulunduğunu, Antalya Genel İcra Dairesi … E kapsamında borçlu olan babası … ile arasında baba kız ilişkisi dışında hiçbir ilişki, alacak ve benzeri durum olmadığını, dolayısıyla borçlunun, herhangi bir hak ve alacağı da müvekkil nezdinde olmadığını, İcra dosyası içerisindeki evraklarda görüleceği üzere alacaklı davalının, hiçbir gerekçeye dayanmaksızın İİK 89 kapsamında haciz ihbarnamelerinin gönderilmesini talep ettiğinin görüldüğünü beyan ederek menfi tespit talebinde bulunulmuştur.
Dava, İİK’nın 89/3 maddesine göre 3. Kişi tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3568 esas, 2016/6425 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir.”
İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnameleri nedeniyle borçtan davacının sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir. (Antalya BAM 11. HD, 2023/1579 Esas, 2023/1379 Karar ; 2023/1478 Esas , 2023/1381 Karar ; 2023/1491 Esas, 2023/1345 Karar )
Tüm bu açıklamalar ışığında, görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk mahkemesi olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki; Burada, taraf teşkili sağlanmadan, görevsizlik nedeni ile usulden red kararı verilip verilmeyeceği akla gelebilir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/5065 esas, 2015/6407 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 115/1 maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarih, 4-2247 Esas, 1667 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında da HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, usuli bir engel olmadığı kanaatiyle, mahkememizce görevsizlik yönünde usulden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZ olması nedeniyle USÜLDEN REDDİNE,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde NÖBETÇİ ANTALYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır