Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/488 E. 2024/2 K. 03.01.2024 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/488
KARAR NO : 2024/2
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/01/2024

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde özetle: Müvekkili Sigorta şirketi tarafından … AŞ ne ait iş yerlerini Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi ile … tarihleri arasında dönem içi sigortaladığını, … tarihinde gerçekleşem yağmur yağışıyla birlikte … Merkezinde sigortalı iş yerinin dış cephede bulunan mağazasının vitrinin tavanının su aldığını ve tavanda çökmeler meydana geldiğini, hasarın AVM Yönetiminin bakım ve onarımında bulunan terasın derzlerinde oluşan deformasyon sonucu meydana geldiğini, hasar için alınan ekspertiz raporunda hasar sebebinin izolasyon eksikliği olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin oluşan bu hasar için sigortalısına … TL tazminat ödediğini, Türk Ticaret Kanunun 1472 maddesi uyarınca sigorta şirketinin ödemiş olduğu tazminatı haksız fiili ile zarara sebebiyet verenlerden kendi sigortalısına halef olarak geri alma hakkına sahip olduğunu, bu sebeple AVM yönetimine rücu talepli takip başlatıldığını, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, bu sebeple İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde özetle: Davalı … … Aş nin dava dışı … İşyerleri AŞ ile yapılan sözleşme gereğince işyerinin yönetimini vekaleten yaptığının anlaşıldığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereğince vekilin yaptığı işlemlerden sorumluluğu olmayıp borç ilişkilerinde sorumluluğun asile ait olduğunu, aynı şekilde benzer nitelikte rücuen tazminat talepli olarak müvekkil davalıya karşı açılan bir davada , ekli … Asliye Ticaret Mahkemisinin … Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere müvekkili davalı … … Aş açısından Pasif Husumet Ehliyeti Yokluğu Nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, davalının işlemleri vekaleten yürüttüğü, buna ilişkin evrakları sunduklarını, vekilinin eylem nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sigorta ödemesine dayanan rücuen tazminat talebi istemlidir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Davalı … … A.Ş ile davacı sigortalı … Sigorta A.Ş. arasında … Merkezinde dış cephede bulunan mağazanın vitrin ve tavanının su alması nedeniyle meydana gelen hasarın bakım ve onarımı sebebiyle ortaya çıkan tazminat davasının rücu edilmesine yönelik olduğu zararın rücu istemine ilişkin Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, icra takibine itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava, ilk önce, İstanbul Anadolu … Sulh Hukuk mahkemesinin … esasında açılmış, mahkemece özetle yetkisizlik kararı verilerek, dosya yetkili görülen Antalya Sulh Hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Dosya kendisine tevzi edilen Antalya … Sulh Hukuk mahkemesi … Esasında dosyayı görmüş ve özetle, görevsizlik yönünde, ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yönünde hüküm kurmuştur.
Dosya mahkememizin iş bu esasına kaydedilmiştir.
Dava, sigorta ödemesine dayanan rücuen tazminat talebi istemlidir
TTK’nın madde 1472/1’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. (Yargıtay 17. H.D.’nin 2014/9316 E., 2014/9764 K.; 2015/1543 E., 2015/10091 K. ve 2014/20835 E., 2016/11086 K.). Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmıştır. (Antalya BAM 11. HD, 2020/1371 Esas, 2021/2136 Karar )
Bu açıklamalar, davanın niteliği ve tarafların sıfatı dikkate alındığında, mahkememiz davada görevlidir. (Antalya BAM 5. HD, 2021/124 E, 2021/182 K)
Davalı … … Aş nin dava dışı … İşyerleri AŞ ile yapılan sözleşme gereğince işyerinin yönetimini vekaleten yaptığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Borçlar Kanuna göre Borç ilişkisinde sorumluluk asile aittir.(İstanbul BAM 25. HD, 2019/1339 E, 2022/397 K; :2019/1338 E, 2022/537 K; Antalya BAM 11. HD, 2017/1084 E, 2017/1120 K)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 40 ıncı maddesi; “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar. Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur. Diğer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır ” şeklindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2-2727 esas, 2020/846 karar sayılı güncel emsal ilamında da belirtildiği üzere; Sıfat deyimi dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle (usul hukuku sorunu) ilgili olduğu hâlde; taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka (maddi hukuk sorunu) ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (davacı sıfatı-dava hakkı) o hakkın sahibine ait olup (aktif husumet); hakkını o hakka uymakla yükümlü kişiden (davalı sıfatı-pasif husumet) isteyebilecektir. Sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu daha açık bir ifadeyle bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin olması nedeniyle maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel bir itirazdır. Hâkim somut olayda bir itiraz sebebinin varlığını öğrenirse bu yönün kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle bu hususu kendiliğinden gözetmek zorundadır. Taraf sıfatının, dava şartı olmaması nedeniyle; hâkim, yaptığı inceleme sonunda taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanaatine varırsa, dava şartı yokluğunun aksine davanın usulden değil, esastan reddine karar vermelidir (Prof. Dr. Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Mart 2020, Cilt-1, s.332-334).
Bu açıklamalar ışığında, sorumluluğun vekil sıfatı olan davalıya ait olmadığı, davalıya husumet düşmediği anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın pasif taraf sıfatı yokluğundan REDDİNE,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 25,00 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 132,88 TL ve aşamalarda yatırılan 55,00 TL harç toplamı 187,88 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye miktar olan 239,72 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan ve uyap sistemi üzerinden kabul edilen toplam 71,75 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 11.001,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- Zorunlu arabuluculuk masrafı 1.360,00TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. … ‘in yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/01/2024

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır