Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/452 E. 2023/466 K. 20.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/452
KARAR NO : 2023/466
DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2023
KARAR TARİHİ : 20/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı borçlu … müvekkil şirketin grup şirketlerinden olan dava dışı … İnş. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nde genel müdür olarak çalışmakta olduğu, davalı borçlu çalışması süresince müvekkil şirket yetkilisi … tarafından maddi ve manevi olarak desteklendiği, davalının talebi üzerine … gerek kendi hesabından gerek yetkilisi olduğu şirketlerden davalıya borç ve maaş avansı olmak üzere ödemeler yaptığı, davalı borçlu tüm bu hususların yanı sıra sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, müvekkil şirket ve grup şirketleri hakkında ticari itibarını zedeleyen gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu, tüm bu hususlara ilişkin dava ve soruşturma dosyaları devam etmekte olduğu, davalı borçlu aleyhine gerek müvekkil şirketten gerekse müvekkil şirket yetkilisi ve diğer grup şirketlerden borç ve maaş avansı olarak aldığı tutarların ve üçüncü kişilerden şirket adına yaptığı ancak yedinde tuttuğu tutarların tahsili istemi ile icra takiplerine başlandığı, müvekkil şirket tarafından davalı borçluya daha önceden de defalarca kez borç para verildiği gibi yine müvekkil şirket tarafından davalı borçlu …’ya … tarihinde 64.604,35 TL , … tarihinde 41.235,00 daha sonra 52.000 TL VE 30.000 TL olmak üzere toplam … TL tutarında borç para elden nakit olarak verildiği, takip ve dava konusu borç paranın davalı borçluya teslim edildiğine ilişkin makbuzların sunulduğu, dosyaya sunmuş olduğu ve sunacağı deliller ve müvekkil şirket nezdinde tutulan defter kayıtları incelendiğinde davadaki haklılığı ortaya çıkacağı gibi davalının … esas sayılı icra takibine ve borca yaptığı itiraz haksız ve kötüniyetli olduğu, borcu ödemekten kaçınmak amacıyla yapıldığı anlaşılacağı, açıklanan nedenlerle davalı tarafın Antalya Genel İcra dairesinin … esas sayılı takip dosyasına ilişkin itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı icra takibine kötüniyetli olarak itiraz ettiğinden alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava ettiği görüldü.
Dava, ilk önce Antalya … Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas sayısında görülmüş olup, mahkemece dosya üzerinden; “61021 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda Limited Şirket müdürleri ile ilgili düzenlemeler 623 ile 631 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Davalının grup şirkete dahil olan bir şirkette genel müdür olarak davaya konu tarihlerde çalıştığını bildirilmesi, tüm dosya kapsamı ve belirtilen kanun hükümleri dikkate alındığında; davada mahkememizin görevsiz olması ve görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile görevsizlik yönünde hüküm kurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Dava dilekçesine bakıldığında, davacı vekili, müvekkili şirket tarafından davalı borçluya daha önceden de defalarca kez borç para verildiği gibi yine müvekkil şirket tarafından davalı borçlu …’ya … tarihinde 34.009,50 TL, 12.11.2022 tarihinde 64.604,35 TL, … tarihinde 41.235,00 TL, … tarihinde 52.000,00 TL, … tarihinde 30.000,00 TL olmak üzere toplam … TL tutarında borç para elden nakit olarak verildiğini, takip ve dava konusu borç paranın davalı borçluya teslim edildiğine ilişkin makbuzların da ekte sunulduğunu, davalı-borçlunun kendisine borç olarak verilen bu tutarı iade etmekten kaçınması nedeni ile Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile aleyhine ilamsız icra takibine başlatıldığını, davalı yanca borca ve ferilerine itiraz edildiğini beyan etmiştir.
Davacı dilekçesinde davacı vekili ayrıca, özetle; davalının, müvekkil şirketin grup şirketlerinden olan dava dışı … İnşaat İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nde genel müdür olarak eskiden çalışmakta olduğunu, Davalı-borçlu çalışması süresince müvekkil şirket yetkilisi … tarafından maddi ve manevi olarak desteklendiğini, davalının talebi üzerine …’in gerek kendi hesabından gerek yetkilisi olduğu şirketlerden davalıya borç ve maaş avansı olmak üzere ödemeler yaptığını, ancak davalının iş akdinin sona ermesinin ardından hesap ve muhasebe kayıtlarının kontrol edilmesi ile davalının müvekkilin şirket ve diğer grup şirket hesaplarında oynamalar yaptığını, esasen müvekkil şirkete, müvekkil şirket yetkilisine ve diğer grup şirketlere borçlu bulunduğunun anlaşıldığını, üçüncü kişilerden şirket adına yaptığı tahsilatları yedinde tuttuğu, zimmetinde bulunan malları iade etmediğinin tespit edildiğini, davalı borçlunun tüm bu hususların yanı sıra sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkil şirket ve grup şirketleri hakkında ticari itibarını zedeleyen, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, davalı ve birlikte hareket ettiği dava dışı kişiler hakkında müvekkil şirket yetkilisini ölümle tehdit etme ve yağmaya teşebbüs suçlamaları hakkında soruşturma da açıldığını, tüm bu hususlara ilişkin dava ve soruşturma dosyaları devam etmekte olup, davalı borçlu aleyhine gerek müvekkil şirketten gerekse müvekkil şirket yetkilisi ve diğer grup şirketlerden borç ve maaş avansı olarak aldığı tutarların ve üçüncü kişilerden şirket adına yaptığı ancak yedinde tuttuğu tutarların tahsili istemi ile icra takiplerine başlandığını beyan etmiş ve bu belirlemelerden sonra devamla; iş bu davanın davalı borçlunun müvekkil şirketten davalıya borç olarak ödenen tutarın iadesi istemi ile açılan takibe yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptali istemine ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere, davalının şirketin grup şirketlerinden olan dava dışı … İnşaat İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nde genel müdür olarak eskiden çalışmakta olduğu belirtilmiş ancak bazı uyuşmazlıklardan bahsedilmiş, şikayetçi olunan durumlar söylenmiş, taraf konumları anlatılmış ancak iş bu davanın konusunun davalı borçlunun müvekkil şirketten davalıya borç olarak ödenen tutarın iadesi istemi ile açılan takibe yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptali istemine ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md.4’e uyarınca; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK da yer alan hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 5235 sayıl kanun m. 5 gereği; Şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır.
Somut olaya bakıldığında; Uyuşmazlık davalının, davacı şirket ile ilgili şirketler hukukundan kaynaklanan bir husustan kabule göre ileri gelmemektedir. Davalının genel müdür olduğu döneme ilişkin şirket ile yöneticisi, şirket ile ortağı arasındaki şirketler hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık yoktur. Asliye Hukuk mahkemesi görevsizlik kararında TTK’nın 623-631 maddelerinden bahsetmiş ise de davalının yöneticiliğinden/temsilinden kaynaklanan kaynaklanan bir husus dava konusu edilmemiş olmakla, müdürlerin yönetim ve temsilin düzenlendiği maddelere dayanarak TTK da düzenlenen husus olduğu kanaatiyle ticaret mahkemelerinin görevli olduğu hususu kabule göre yerinde değildir. Dava dilekçesinde açıkça, davalı borçlunun müvekkil şirketten davalıya borç olarak ödenen tutarın iadesi istemi ile açılan takibe yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptali istemine ilişkin olduğu belirtilmiştir. Ödünç sözleşmesi iddiası vardır. Yönetim ve/veya temsil görevi nedeni ile verildiği iddia edilen bir para olmadığı gibi bunun iadesinden de hukuken bahsedilmemektedir. Kabule göre, dava genel mahkemelerin görevine girmekle, mahkememiz dosyada görevsizdir ve görevli mahkeme Asliye Hukuk mahkemeleridir.
Tüm bu nedenlerle, görevsiz olunduğu anlaşıldığından usulden ret kararı vermek gerekmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/5065 esas, 2015/6407 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 115/1 maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarih, 4-2247 Esas, 1667 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle mahkememizce taraf teşkili sağlanmadan görevsizlik yönünde usulden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Mahkememiz kararı istinaf edilmeksizin kesinleşir ise olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından dosyanın re’sen Antalya Bölge Adliye Mahkemesine yargı yeri belirlenmesi için gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinden, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır