Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/385 E. 2023/504 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/385 Esas
KARAR NO : 2023/504
DAVA : Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 09/06/2023
KARAR TARİHİ : 12/09/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … şirketi, … marka aracın … satış bayisi olduğununu, diğer davalı … şirketi ise aynı marka aracın … olduğunu, müvekkil şirket … tarihinde … şirketinin … işyerinde … şaşe nolu aracı satın aldığını, müvekkil şirket yetkilisi, araca boya koruması için seramik kaplama yaptırmak için ilgili servisine götürdüğünde aracın motor kaputunun sağ üst tarafından fabrikasyon işlemi haricinde sonradan boya uygulaması yapıldığını öğrendiğini, müvekkil şirket yetkilisi bunun üzerine hemen araç üzerinde … Ltd.Şti.’ne … tarihinde eksper incelemesi yaptırılmış, yapılan incelemede aracın motor kaputunun sağ üst tarafından lokal boya olduğu tespit edildiğini, ikinci kez … tarihinde bu kez … Tic.A.Ş.’ye eksper incelemesi yaptırdığını, raporda aynı şekilde aynı bölgede lokal boya olduğu tespit edildiğini , dava konusu araç müvekkil şirkete garantili ve orijinal olarak satıldığını, müvekkiline orijinal olmayan aracı satıldığını, aracın değiştirilmesi için bayiye müracaat ettiğini, ancak bayii araçta ayıp bulunduğunu kabul etmediğini, bu nedenlerle dava konusu olan davalılar tarafından müvekkiline satılan … Marka, … şaşe nolu aracın ayıplı olması nedeni ile aracın davalıya iadesi ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi fiilen imkansız olduğu takdirde bu durumda araçtaki ayıbın yarattığı değer kaybı nispetinde satış bedelinden indirim yapılması ile bilirkişi incelemesi tespiti ile taleplerini ileride artırmak üzere şimdilik … TL’nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … plakalı araç … tarihinde davacı tarafından satın alındığını, araç, davacıya hasarsız, boyasız ve ayıpsız olarak teslim edildiğini, davacı aracı bu tarihten beri kullandığını, dava zamanaşımına uğradığını, Eğer iddia edilen ayıp varsa, bu ayıp davacının kullanımından kaynaklı kaza ya da araca yapılan bir darbeden meydana gelmiş olabileceğini, eğer bir kazaya karıştıysa araç, sigorta kapsamında onarılmış olma ihtimali bulunmadığını, aracın durumu misli ile değişime uygun olmadığını, bu nedenlerle haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ayıp nedeniyle misli ile değişim istemine ilişkindir.
Taraflar arasında araç satımına dair ticari ilişki mevcut olup, davalı … şirketinin …, … Şti’nin yetkili bayi olduğu, davacı … ….Şirketi tarafından satın alındığı, düzenlenen faturada … tarihinde aracın … bedelle satıldığı görülmüştür.
Davalı taraf cevap dilekçesinde davaya bakan mahkemenin yetkili olmadığını ileri sürmüş olup, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu belirtmiş olmakla öncelikle bu hususa yönelik itirazının incelenmesi gerekmektedir.
HMK’nın 19. maddesinde ” Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi;birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi taktirde yetki itirazı dikkate alınmaz” düzenlenmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 25/06/2015 tarihli 2014/19729 E. 2015/9448 K. sayılı ilamında; “HMK. m. 116’ya göre, kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı bir ilk itirazdır. Yazılı yargılama usulünde, yetki itirazı, ancak cevap süresi içinde, esas hakkındaki cevaplarla birlikte ileri sürülebilir (HMK. m. 117). Cevap süresi kural olarak iki haftadır; ancak hakim, şartların gerçekleşmesi halinde davalıya bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek cevap süresi verebilir. Bu halde, davalı yetki itirazını hakimin vermiş olduğu bu ek cevap süresi içinde yapabilir. İki haftalık cevap süresi ve söz konusu ise hakim tarafından uzatılmış olan cevap süresi, ilk itirazlar bakımından hak düşürücü niteliktedir. Bu nedenle, hâkim yetki itirazının (ilk itirazın) süresinde yapılıp yapılmadığını re’sen inceler. İki haftalık cevap süresi ve uzatılmışsa bu ek süre içinde verilen cevap dilekçesinden sonra, cevap süresi henüz dolmamış olsa da, artık ilk itirazda (yetki itirazında) bulunulamaz (HMK. m. 131). (Bkz. KURU, Baki/ARSLAN, Ramazan/YILMAZ, Ejder; Medeni Usul Hukuk Ders Kitabı, 25. Baskı, Ankara 2014, s. 157-158.)” denilmektedir. Uzamış cevap süresi ile yetki itirazının süresinde ve usulüne uygun olduğunun kabulü gerekmiştir.
Mahkemelerin yetkisine ilişkin hükümler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5 ila 19. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, davalı gerçek veya tüzel kişinin, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi genel yetkili mahkeme olarak belirlenmiştir (m.6)
HMK’nın 14/1. maddesi uyarınca “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2008 gün ve 2008/10-329 E. – 2008/334 K. numaralı ilâmında; “…Davaya konu uyuşmazlık tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir. ‘Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak’ şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasında tek başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli bulunmaktadır.” denilmiştir.
Dosyanın incelemesinde; davacının, … marka aracı satın aldığı, aracın ayıplı olduğu, aracının garantisinin devam ettiği gerekçesiyle eldeki davayı açtığı, davalının cevap dilekçesinde yerleşim yerinin İstanbul olması nedeniyle yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı aracı davalılardan satın almış olup, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinin dosyaya ibraz edilmediği, 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkemenin davalı tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, HMK’nun 10. maddesi gereği sözleşmenin ifa edileceği yerin belirlenmediği ve davacı tarafça öncelikle misli ile değişimin talep edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu düşünülse de, davanın garanti süresinin devam etmesi nedeniyle, gizli ayıp bulunduğu iddiasına dayalı misli ile değişim talebine ilişkin olması karşısında şubenin bulunduğu yer mahkemesine ilişkin hükmün somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı, gibi her iki davalının yerleşim yerinin İstanbul Anadolu mahkemeleri sınırları içerisinde bulunduğu görülmekle, davalının yetki itirazının kabulü ile, dosyanın Yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;
1-Yetki itirazının KABULÜNE, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE
2-Yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
3-HMK Md. 20 gereğince kararın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edilmesinin gerektiğine, talep edildiği takdirde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK Md. 331 gereğince yetkili Mahkemeye gönderme başvuru yapılır ise yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, başvuruda bulunulmaz ise talep üzerine Mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespit ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceğine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yetkili mahkemede tevzi edilecek dosyaya aktarılmasına, dava dosyasının yetkili mahkemeye süresi içinde gönderilmesinin talep edilmemesi ve dosyanın kesinleşmesi halinde, bakiye gider avansının istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili …’in yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/09/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı