Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/337 E. 2023/395 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/337 Esas
KARAR NO : 2023/395
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2023
KARAR TARİHİ : 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalılar aleyhine … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 20.000 TL miktarlı ilamsız takip başlatıldığını ve borçluların takibe itiraz ettiklerini, İtiraz üzerine takip durdurulduğunu, borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, itirazın iptali davasının TTK madde 5/A ticari davaların dava şartı arabuluculuk kapsamında olmasından dolayı … tarihinde arabuluculuğa başvurulduğu, tarafların müzakereler sonucunda uyuşmazlık konusunda anlaşmaya varamadıklarını, davalılar icra takibine yapmış olduğu itirazda alacaklıya böyle bir borçlarının bulunmadığını belirttiklerini, davalı …, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. Sayılı dosyasında “kendisinin davacı ile 25.000 TL karşılığında nar alımı konusunda anlaştığını” beyan ettiğini ve borcun varlığını bizzat kendisi kabul ettiğini, ancak beraber iş yaptıkları halde kardeşlerini bu borçtan kurtarmak için onların bu işle alakası yoktur dediğini ama nar alışverişi tüm davalılar ile yapıldığını, müvekkilinin ekteki dekont da da görüleceği üzere davalılardan sadece 5.000 TL kaparo aldığını, …’ın her ne kadar ifadesinde 10.000 TL kaparo verdik demiş ise de bu iddiayı kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkilinin sadece kendilerinden 5.000 TL aldığını, Bu kaparo da bizzat … hesabından müvekkilinin hesabına yatırıldığını, takip hukuku yönünden geçerli bir ödeme belgesi sunamayan borçlular, itirazında haksız olup kötü niyetli olduklarını, İcra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiklerini, bu nedenle davanın kabulüyle; borçlular tarafından yapılan haksız itirazın iptaline; takibin devamına, haksız itiraz eden borçlular aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini” dava ve talep etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereği itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Dosyada Vergi Dairesine, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na müzekkere yazılarak, taraflar için tacir araştırması yapılmış ve gelen yazı cevaplarında tacir sıfatı taşımadıkları anlaşılmıştır.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmektedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1-a bendi uyarınca; tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz.
TTK’nın 4/1. maddesi uyarınca nisbi ticari dava olması için, her iki tarafın tacir olması ve davanın ticari işletmelerinden doğması gerekir. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1.maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır.Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3.maddesinde; “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Ticaret hayatının temel öznesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1.maddesinde belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir.
Tüm açıklamalardan sonra dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; davacı ile davalılar arasında nar alım satımının gerçekleştiği ancak ödemenin yapılmadığı iddiası ile bedelin tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalı borçluların itirazı üzerine fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydı ile mahkememizden itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır. Ancak; mahkememizce yapılan tacir araştırması neticesinde davanın taraflarının oda kayıtlarının bulunmadığı gibi vergi kaydının da bulunmadığı, yalnızca davalılardan …’ın bilanço esasına göre defter tuttuğu, dolayısıyla davacı ve diğer davalıların tacir sıfatının olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve tanımlar doğrultusunda olayda; dava TTK.nun 4/1-a-f bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan (tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın) değildir. Tarafların tacir olmadığı dolayısıyla davanın da hukuki niteliği itibariyle ticari dava olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın mahkememiz görev alanına girmediği anlaşılmıştır.
Görev, 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır