Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/323 E. 2023/486 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/323
KARAR NO : 2023/486
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2023
KARAR TARİHİ : 07/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından başlatılan Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından itiraz edildiğini, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibi talep edilen cari hesap alacağının müvekkili şirket ile davalı arasındaki meşrubat ticaretinden kaynaklandığını, müvekkili şirket tarafından … tarihli mutabakat mektubu ile müvekkili şirketin cari hesap alacağın olan … TL bedelle mutabakat sağlandığını, müvekkilinin alacağının sağlanması için Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … D.İş Karar sayılı ilamı ile ihtiyati haciz alındığını, alınan haciz doğrultusunda takibin başlatıldığını, …’a ait tekel bayisine haciz işlemleri için gidildiğini ve borçlunun takibe konu faturalardan kaynaklı borcu olduğunu kabul ettiğini, ödemek istediğini söylediğini, haczedilen mallarda da yediemin sıfatı ile borçlu …’a teslim edildiğini, müvekkili ile davalı borçlu arasındaki mutabakat mektubu ve fatura alacağına müstenit olup karşı tarafın takip tarihi itibariyle müvekkiline … TL faiz ve ferileri hariç borcu bulunduğunu belirterek, davalının Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile davalının kötü niyetli olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf her ne kadar fatura üzerinden takip yapmış ise de anılan fatura dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığını, faturada ya da başka bir belgede müvekkilinin imzası olmadığını, başlatılan takibin kötü niyetli olduğunu, dava açmakta hukuki bir yaranının olmadığını, müvekkilinin imza örneklerinin toplanarak imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, fatura, mutabakat formu yada başka herhangi bir belge üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, ihtiyati haciz tutanaklarında borcu kabul ettiği iddiasında gerçek dışı olduğunu, ihtiyati haciz baskısı altında verilen beyan borcun kabul anlamına gelmediğini belirterek, haksız davanın reddini, davacının kötü niyetli olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK’ nun 67. Maddesi gereği itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyada tüm deliller toplanmış, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmış, incelenmesinde; davacı tarafından fatura ve mutabakat mektubuna dayalı olarak davalı aleyhine ödenmeyen … TL asıl alacak, 3.113,34 TL işlemiş faiz, 2.400,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 476,30 TL ihtayati haciz masrafı olmak üzere toplam … TL borcunun tahsili istemiyle … tarihinde takip başlatıldığı, takibe davalı tarafından … tarihinde itiraz edildiği görülmüştür.
Dosyada Antalya Üçkapılar Vergi Dairesine, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na müzekkere yazılarak, davalı … için tacir araştırması yapılmış ve gelen yazı cevaplarında tacir sıfatı taşımadığı anlaşılmıştır.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmektedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1-a bendi uyarınca; tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz.
TTK’nın 4/1. maddesi uyarınca nisbi ticari dava olması için, her iki tarafın tacir olması ve davanın ticari işletmelerinden doğması gerekir. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1.maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır.Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3.maddesinde; “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Ticaret hayatının temel öznesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1.maddesinde belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve tanımlar doğrultusunda olayda; dava TTK.nun 4/1-a-f bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan (tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın) değildir. Davacı hakkında vergi dairesinden getirtilen yazı cevapları ile basit usul mükellef olduğu, basit usul mükellef olduğundan 1. Veya 2. Sınıf tacir ayrımına dahil olmadığı, beyanname vermediği ve 2. sınıf tüccarlara (esnaf) ilişkin hükümlere tabi olduğu ikinci sınıf tüccarın, tacir sayılmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu anlaşılmaktadır.Davacının tacir olmadığı dolayısıyla davanın da hukuki niteliği itibariyle ticari dava olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın mahkememiz görev alanına girmediği anlaşılmıştır.
Görev, 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekili Av. …’ın yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/09/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza