Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/316 E. 2023/643 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/316
KARAR NO : 2023/643
DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 16/05/2023
KARAR TARİHİ : 15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı … Banktan Şirket Kredi Kartı kullanmış ve 1.337,83 TL anapara borcunu ödeyemediğini ve Antalya Genel İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, Yıllık sabit % 36,36 faiz talep ettiğini, dava Tarihi itibari ile müvekkilinin 8.152,43TL borçlu bulunduğunu, … A.Ş.’ye temlik ettiğini, öncelikle müvekkiline takip talebinde % 36,36 , 5464 Sayılı Kanun ve TCMB Tebliğlerine aykırı faiz işletildiğini ayrıca takip tarihinden bugüne kadar da TCMB Tebliğlerine aykırı talep edildiğini, ayrıca takip talebinde 215,55 TL İhtar Masrafı adı altında müvekkiline harcanmış bir masraf olmadığı halde bu masrafı da davalının ispatlaması gerektiği açık olduğunu, müvekkiline takip çıkışı üzerinden dava tarihine kadar İhtarname Masrafı ve İşlemiş faizleri de anaparaya eklenerek 1.801,13 TL üzerinden Yıllık % 36,36 faize faiz yürütülerek dava Tarihi itibari ile 8.152,43 TL müvekkilinin borçlu bulunduğunu, ek Yargıtay Kararları,Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Kararları ve Ticaret Mahkemesi Kararları da göz önüne alındığında 5464 Sayılı Kanun 26/2 -3 Maddeleri ve TCMB Tebliğleri gereği dava Tarihi itibari ile konusunda uzman bir Bilirkişiden değişen oranlarda faiz hesaplaması yapılarak müvekkilinin dava Tarihi itibari ile borçlu olmadığı miktarın tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddia edilen hususların gerçek dışı olduğunu, yasaya uygun faiz talep edildiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Dava dilekçesindeki anlatım içeriği dikkate alındığında, talebin faize yönelik menfi tespit talebi olduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararında da vurgulanmıştır. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
İlkesel olarak yargı kararlarına bakıldığında; Kısmi menfi tespit davası açılamaz. Böye bir durumda, mahkemece harcın tamamlattırılması gerekir.(Yargıtay 19. HD., 2016/20400 E., 2018/5505 K., 2012/8341 E, 2013/3997 K, 2015/14071 E, 2016/2564 K, 2015/7720 E, 2016/4845 K, 2016/7775 E, 2017/4600 K, 2016/14070 E, 2017/7936 K, 2016/19417 E, 2018/4868 K, 2017/2989 E, 2019/798 K sayılı emsal ilamları ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD., 2019/151 E, 2019/1938 K sayılı emsal ilamı)
Ancak, somut olayda, talep faiz oranına ve dolayısıyla sonuç miktara ilişkin olduğundan kısmi dava açılmasında bir usulsüzlük yoktur.
Menfi tespit davalarında tarafların haklılık durumunun dava tarihi itibariyle tespiti gerekir.(Yargıtay 19. HD., 2018/3676 E, 2020/106 K; 2017/3407 E, 2019/2006 K; 2014/20597 E, 2015/11667 K)
Yargıtay 19. HD., 2020/237 Esas, 2020/805 Karar sayılı, 04.06.2020 Tarihli, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” vermiş olduğu ilamında; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına karar verilmiştir.(Benzer yönde Yargıtay 11. HD., 2020/4396 E, 2021/3198 K; 2020/6050 E, 2021/4519 K) Her ne kadar 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereği Ticari davalardan, konusu bir miktar para olan itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında arabuluculuğun zorunlu dava şartı olduğu hüküm altına alınmış ise de bu kanun maddesi henüz yürürlüğe girmemiştir/dava tarihi itibariyle de yürürlükte değildir. İş bu davada bu bakımdan bir usuli eksiklik yoktur.
Mahkememizce icra dosyası uyap üzerinden dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce aşamalarda Yargıtay kararları da dikkate alınarak, delil ve belgeler toplanarak, bir bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; yapılan hesaplamalar gereği, dava dışı bankanın takip tarihi itibariyle dönemine uygun % 28,08 temerrüt faizi talep etmesi gerekirken % 36,36 temerrüt faizi talep ettiğinin görüldüğü, dava tarihi itibariyle 5464 sayılı kanun gereğince, dönemine uygun değişen oranlarda akdi ve temerrüt faiz oranlarının uygulanması sonucu, hesaplamada, 1.801,13 TL toplam alacak, 2.163,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 3.964,73 TL olarak bulunmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, taleplerini ıslah etmiştir.
Islah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı ıslaha karşı beyanlarını sunmuştur.
Dosyadaki kapak hesabında faiz miktarının 4.329,22 TL olarak bildirildiği, bilirkişi raporunda ise 2.163,60 TL olarak bildirildiği, fazla istenen faiz miktarının (dönemine uygun % 28,08 temerrüt faizi gereği) 2.165,62 TL olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; davacının, Antalya Genel İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında icra dairesinin dosya içesinde mevcut … tarihli yazısı ekinde yer alan kapak hesabında bildirilen 4.329,22.-TL toplam faizin 2.165,62.-TL sinden borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı tarafça yatırılan 179,90 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 179,90 TL peşin harç ve aşamalarda yatan 28,46 TL ıslah harcı toplamı 208,36 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 61,49 TL’nin (Alınması gereken harç= maktu harç) davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıda mahsup edilen toplamda 388,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.755,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 2.165,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır