Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/250 E. 2023/434 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/250
KARAR NO : 2023/434
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2023
KARAR TARİHİ : 10/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin … tarihinde … ödeme tarihli tutarı … EURO olan bir senet düzenlediğini ve senedi ciranta … teslim ettiğini, sonrasında senetin ciro edilmek suretiyle müvekkil davacı … a teslim edildiğini, senedin vadesi gelmesine rağmen ödenmemesi üzerine müvekkil tarafından … tarihinde borçlulara karşı Antalya Genel İcra Dairesi … sayılı dosyasıyla icra takibi yoluna gidildiğini, icra takibinde borca konu … Euro takip açılış gününde gösterge niteliğinde TCMB kuru üzerinden TL karşılığı hesaplanarak 182.816 TL asıl alacak olarak, senedin vade tarihinden takip açılış gününe kadar işlemiş gecikme faizi 15.767 TL olmak üzere borçludan 198.583 TL alacak talep edildiğini, takip sonrası davalıların süresi içinde ayrı ayrı itirazlarda bulunduğunu, bu nedenle icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davalı şirketin senetin kira bedeli karşılığı cirantaya verildiğini, senede konu borcun ödendiğini ancak kendilerine senedin iade edilmediğini iddia ettiğini, davalı tarafın itirazından açıkça anlaşılacağı üzere davalı senedin varlığını ve geçerliliğini açıkça kabul etmekte ancak senede konu borcun ödendiğinden bahisle itiraz ettiğini, davalı senede konu borcu ödediğini iddia ettiğine göre bu hususun ispat yükü HMK 190. Madde de açıkça belirtildiği üzere “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” davalı taraf üzerinde olduğunu, ayrıca HMK 200. Maddesi gereği davaya konu alacak senetle ispat sınırının üzerinde bulunduğu için davalı davaya konu borcu ödediğini senetle ispatlaması gerektiğini, davalının ödemeye ilişkin herhangi somut bir kanıt ortaya koyamamış durumda olup ödediği iddiası asılsız olduğunu, ortada gerçekten ödenmiş bir borç olsa senedin müvekkilden alınmış olması gerektiği izahtan vareste olduğunu, senet ödenmediği için müvekkilin elinde takibe konu olduğunu, davalının itirazları haksız ve kötüniyetli olduğunu beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır. Her ne kadar davalı icra dosyasına vekil aracılığı ile itiraz etmiş ise de mahkememizce asile tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır. Çünkü; Ayrıntısı 2021/1 E., 2022/3 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da anlatıldığı üzere; Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz. Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Benzer yönde; Yargıtay 15. HD., 02.11.2004 T., 2004/2041-5550 sayılı kararı; Yargıtay 9. HD., 18.09.2013 T., 2011/25392 E., 2013/23002 K.; Yargıtay 22. HD, 23.06.2020 T, 2017/29927 E., 2020/7453 K.; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. HD., 2019/794 E., 2019/888 K; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD., 29/12/2017 T, 2017/1262 E., 2017/1552 K.)
C.CEVAP:
Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; davaya konu icra dosyası, uyap üzerinden mahkememiz dosyası ile ilişkilendirilmiştir.
İcra dosyasına bakıldığında, davalı şirketin vekili aracılığı ile; “…Müvekkil şirket, icra takip dosyasını başlatan … isimli kişiyi tanımadığı gibi bu kişi ile herhangi bir ticareti de bulunmamaktadır. Bu kişi takip dayanağı belgeyi gördüğümüz kadarıyla ciro yoluyla edinmiştir. Ancak takip dayanağı söz konusu belge nedeniyle müvekkil şirketin herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Müvekkil şirket takip dayanağı belgeyi ve takibe konu olmayan iki belgeyi(senet) daha kira ilişkisi içerisinde bulunduğu … ve ortağına kira bedeli karşılığında vermiştir. Ancak söz konusu senet ödenmiş olup senet ödendiği halde senet aslı müvekkil şirkete iade edilmemiş ve ciro edilerek takip başlatılmıştır. Bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet hakkımızı da saklı tutuyoruz. Karşı tarafın takibi haksız ve kötü niyetli olup bedeli tahsil edilmiş bir senede dayalı olarak ilamsız takip başlatılmıştır. Bu nedenle takibe ve gönderilen ilamsız takiplerde ödeme emrine açıkça itiraz ediyoruz…” şeklindeki gerekçe ile takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Takip dayanağı belge, … TL Miktarlı … Vade Tarihli Senettir.
Davalı taraf itirazında senetteki imzaya veya/ve senetin varlığına bir itirazda bulunmamıştır. Davalı itirazında, senedi kira ilişkisi içerisinde bulunduğu … ve ortağına kira bedeli karşılığında verdiğini ve ayrıca bedelin ödendiğini ileri sürmüştür. Bono, senetten mücerret kıymetli evraktır. İcra dosyası içinde, “takibin dayanağı belge” başlığı altında bulunan senet örneğine bakıldığında (dava dilekçesi ekinde de mevcuttur), “kira ilişkisine” dair bir şerhin mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle, davada mahkememiz görevlidir.
Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez. Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür. Somut olayda davalı itirazında senet aslının müvekkili şirkete geri verilmediğini ileri sürmüştür.
TTK m. 687 gereği; Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Bu madde, TTK m. 778/1-a gereği bonolarda da uygulanır.
Somut olayda, davalı itirazında senet bedelinin ödendiğini, ödenmesine rağmen senedin iade edilmediğini, senedin kira ilişkisine hasren verildiğini beyan etmekle, ispat külfeti davalıdadır. Davalı, davaya cevap vermemiştir ve dolayısıyla delil de bildirmemiştir.
Tüm bu açıklamalar, dosya kapsamı dikkate alındığında, ispat külfeti üzerinde olan davalının usul hukuku çerçevesinde iddialarını ispat külfetini yerine getirmemesi karşısında davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davalının Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ İLE, asıl alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 36.563,20 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 179,90 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 2.580,83 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 9.907,33 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 2.760,73 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat ücreti gideri toplamı 133,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden, ancak henüz sarf kararı sistemde mevcut olmadığından, bunun beklenmesinin ise hak kaybına neden olacağından, sarf kararına konu olacak zorunlu arabuluculuk masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 28.422,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
11-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır