Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/158 E. 2023/657 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/158
KARAR NO : 2023/657
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2023
KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; – Müvekkili, davalı … kredi kullanmadığı halde, banka tarafından … tarihinde 157,50 TL, … tarihinde 157,50 TL, … tarihinde 157,50 TL, … tarihinde 393,75 TL ve … tarihinde 393,95 TL olarak toplam 1.260,00 TL Kredi Tahsis ve Değerlendirme Ücreti adı altında tek taraflı sözleşmeye aykırı kesintiler yapıldığını, diğer birçok banka … Bankası, böyle bir ücret almadığı gibi sadece … Bankasının sözleşmeye aykırı ve fahiş oranda bu haksız kesintileri yaptığını, bu haksız kesintilere ilişkin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50,00 TL’sinin TTK 9. Maddesi gereği kesinti tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile iadesini talep ettiklerini,
– Davalı yine müvekkilinin ticari hesabından … tarihinde 78,75 TL, … tarihinde 78,75 TL, … tarihinde 105,00 TL, … tarihinde 105,00 TL, … tarihinde 105,00 TL, … tarihinde 105,00 TL ve … tarihinde 63,00 TL olmak üzere toplam 640,50 TL Üye İş Yeri Hizmet Bedeli adı altında kesintiler yaptığını, davalı … hariç hiçbir bankanın Hizmet Bedeli adı altında herhangi bir kesinti yapmadığını, Ek Hesap Hareketlerinde de görüleceği üzere davalı zaten Üye İş Yeri Aylık Ücreti adı altında kesinti yapmasına rağmen Üye İş Yeri Hizmet Bedeli adı altında sözleşmeye aykırı kesintiler yaptığını, haksız alınan bu kesintilere istinaden fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla 10,00 TL’nin TTK 9. Maddesi gereği kesinti tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile iadesini talep ettiklerini,
– Davalı bankanın, müvekkilinin ticari hesabından … tarihinde 149,00 TL, … tarihinde 169,00 TL ve … tarihinde 169,00 TL olmak üzere toplam 487,00 TL Kobi Paket Ücreti adı altında kesinti yaptığını, müvekkilinin faydalanmadığı ve yazılı talebi olmadığı halde bankanın tek taraflı yapmış olduğu bu kesintinin de iadesinin gerektiğini, haksız alınan bu kesintilere istinaden fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla 10,00 TL’nin TTK 9. Maddesi gereği kesinti tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile iadesini talep ettiklerini, – TCMB’nin 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliğ ile, alınan birçok ücrete yasal oran sınırlaması getirildiğini, Tebliğin 5. Bölüm 22. Maddesinde ”Tebliğ hükümleri, Tebliğ yürürlük tarihinden önce kurulmuş sözleşmelere Tebliğin yürürlük tarihinden sonra gerçekleştirilecek işlemler bakımından da uygulanır ” dendiğini belirterek, müvekkilinden haksız alınan, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 70,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren Ticari Avans Faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)

3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili, … tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkil banka arasında imza altına alınan kredi sözleşmesinin 6.1 maddesinde;
davacıya açılan her kredinin komisyonlarının alınacağına, 6.2.maddesinde; kredinin tüm masraf ve ücretlerinin davacıdan tahsil edileceğine ilişkin düzenlemelerin mevcut olduğunu, Genel Kredi Teminat Sözleşmesi Ön Bilgi Formunda, açıkça kredi sözleşmesinde yer alan ve davacı aleyhine durumları içeren Kredi Sözleşmesi maddelerinin tek tek sayılarak davacının bilgilendirildiğini, davacı ile müvekkil banka arasında imza altına alınan TİCARİ MÜŞTERİ SÖZLEŞMESİNİN Komisyon, Ücret Ve Masraflar Maddesinde; “…MÜŞTERİ, işbu sözleşme gereğince ödeyeceği er türlü komisyon, ücret ile ilgili BSMV ve sair bilcümle vergi, resim ve fonları BANKAya ödemeyi kabul ettiği gibi ileride konulacak her türlü vergi, resim ve fonları halen mevcut vergi, resim ve fonlara yapılacak zam ve ilaveleri de yürürlük tarihlerinden itibaren ödemeyi kabul ve taahhüt eder..” düzenlemesi bulunmakta olup anılan düzenlemeler kapsamında belirlenen tüm masraf ve ücretlerinin davacıdan tahsil edileceği hususunun imza altına alındığını, anılan Ticari Müşteri Sözleşmesine ek olarak Ticari Müşteri Sözleşmesi ve Ön bilgi formunda, açıkça sözleşmede yer alan ve davacı aleyhine durumları içeren maddelerin tek tek sayılarak davacının bilgilendirildiğini, imza altına alınan Üye İşyeri Sözleşmesine ek Ön Bilgi Formunda davacı aleyhine durumları içeren maddelerin tek tek sayılarak davacının bilgilendirildiğini, müvekkil banka tarafından tüm şubelerinde ilan teşhir edilen hizmet ücretlerinin neler olduğu hususunda da davacının gerekli bilgiye sahip olduğunu, davacı ile Müvekkil banka arasında, Kobi Paket Program ile davacı menfaatine olacak biçimde, müvekkil Banka tarafından verilen bir hizmet olduğunu, bu hizmetle davacının müvekkil bankada yaptığı işlemlerle ilgili olarak komisyon indirimi ya da hiçbir ücret ödememe gibi menfaatler sağladığını, paket hizmetini tercih eden müşterinin bunun karşılığında bankaya ücret ödemesinin tabi ve hizmetin verildiği süre boyunca menfaat ettiğinin açık olduğunu, bankacılık Kanunundan başlayarak, Bakanlar Kurulu Kararı ve TCMB Tebliği uyarınca bankaların işlem ve hizmet ücretini kendisinin belirlemesinin ve bu tutarı müşterilerinden almasının yasal olduğunu, müşterilerinden tahsil edecekleri masraf ve komisyon tutarlarını serbestçe belirleme yetkisine sahip olduklarını, bu düzenlemeler ışığında müvekkil banka tarafından kredi ve hizmetler karşılığı komisyon ve masrafların, Hizmet Komisyon Çizelgesiyle tüm müşterilere duyurulduğunu belirterek, davacının taraf olduğu, yasa ve mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenen genel kredi ve teminat sözleşmesi, ticari müşteri sözleşmesi, üye işyeri sözleşmesi başta olmak üzere imza altına alınan bilumum sözleşmeler ve ekleri ile ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda, müvekkil banka tarafından verilen hizmetler karşılığı olarak tahsil edilen tutarların usul, yasa ve mevzuata uygun olduğu dikkate alınarak, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

D.YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:

5.Dava, davalı bankadan kullandırılan ticari krediler nedeniyle haksız tahsil edildiği iddia edilen kesintilerin istirdadı istemine ilişkindir.

6.09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğin 6/2. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, yapılmamışsa emsal banka uygulamaları araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3567 Esas, 2018/5113 Karar)

7.Mahkememizce, taraf delilleri toplanmış, emsal kesintileri gösterir bilgi/belgelerin dosyaya girebilmesi amacıyla bankalarla yazışmalar yapılmış, gelen belgeler dosyaya alınmıştır.
8.Kural olarak belirtmek gerekir ki; 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olan sözleşmeler, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca; sözleşme tarihi itibariyle 818 sayılı BK yürürlükte ise bu kanunun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3594 Esas, 2018/5920 Karar)
9.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. Maddesinde ise genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih ve 2016/981 Esas ve 2017/293 Karar) 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacak olup taraflar arasındaki 2009 ve 2010 yıllarına ait genel kredi sözleşmelerinin, kanunun yürürlük tarihinden önce akdedildiği gözönüne alındığında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşullarının bu sözleşmelere uygulanmasının mümkün bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/01/2014 tarih ve 2013/10503 Esas ve 2014/70 Karar)

10.Bu temel belirlemeler ışığında, mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
11. … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usûl ve Esaslar Hakkında Tebliğ ile iş bu ücretlere ilişkin sınırlamalar getirilmeden önce bankalar, taraflar arasında imzalanmış sözleşmelerdeki/bilgi formlarındaki maddelere, Merkez Bankası’na bildirdikleri, Şubelerde ve internet sitelerinde ilan ettikleri oranlara göre müşterilerinden ücret ve masraf tahsilatı yapabildiğinden;
Hesap hareketlerinden POS kullanımı yaptığı belirlenen davacı müşteri ile imzalanmış Üye İşyeri Sözleşmesi Ön Bilgi Formu’nun ekindeki masraf ücret listesinde Hizmet Bedelinin 0,00 -150,00 TL aralığında olduğu belirtildiğinden, … – … tarih aralığında tahsil edilen 6 adette toplam 640,50 TL’lik Üye İşyeri Hizmet Bedellerinin davacı müşteriye iade edilmemesi, KMH limiti kullandığı ve … – … döneminde Esnek Ticari Hesap, Business Kart ve Çek Karnesi için 27.000,00 – … TL aralığında limit tahsis ve revizesi yapıldığı belirlenen davacı müşteri ile imzalanmış … tarihli GKS’ye ek olarak imzalanmış … itibariyle geçerli olan Ticari Kredi Komisyonları tablosunda … TL limitli perakende bankacılık müşterileri için devresel 1.000,00 TL’lik Kredi Tahsis ve Değerlendirme Ücreti belirlenmiş olması sebebiyle, devresel olarak tahsil edilmiş 5 adette toplam 1.260,00 TL’lik Kredi Tahsis Ücretlerinin davacı müşteriye iade edilmemesi,
– Davalı … (ve diğer muhtelif bankaların), müşterilerine; kullandıkları EFT, havale, çek karnesi, POS, çek/senet tahsilatı, çek karnesi, dış ticaret işlemleri vb. gibi ürünler bazında indirim ya da masrafsızlık imkanı sağlayan ürün paketleri bulunmakla birlikte davacı müşteri tarafından imzalanan ve bu yöndeki talebini/onayını belgeleyen herhangi bir paket sözleşmesi ya da müşterinin belli bir tarih aralığında masrafsızlık istisnasından faydalandığını gösteren sistem kayıtları sunulmadığından 487,00 TL’lik Paket Ücretlerinin davacı müşteriye iade edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
12.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı itirazlar/beyanlar alınmıştır.
13.Davacı vekili, taleplerini ıslah etmiştir ve ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, beyanlar sunulmuştur.
14.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
15.Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun hükme ve denetime elverişli olduğu, dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 487,00.-TL nin, 149,00.-TL sine …, 169,00.-TL sine …, 169.00.-TL sine … tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacı tarafça yatırılan 179,90 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 179,90 TL peşin karar harcı ve aşamalarda yatan 8,17 TL ıslah harcı toplamı olan 188,07 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 81,78 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 367,97 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.335,00 TL’nin, haklılık oranı gereği; 1.200,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; zorunlu arabuluculuk ücreti 3.120,00 TL’nin, haklılık durumu gereği, 2.808,00 TL’sinin davalıdan, 312,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 487,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 60,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333)
Dair, davacı vekili Av. … ve davalı Av. …’ ın yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır