Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/121 E. 2023/277 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/121 Esas
KARAR NO : 2023/277
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2023
KARAR TARİHİ : 05/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … klubü arasında ticari nitelikte hizmet sözleşmesi yapıldığını ve fatura kesildiğini, yargılama süresince borçlu kulübün … ve TFF’den olan hakediş ve alacakları ile menkul ve gayri menkul malları üzerine borca yeter tutar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilerek takibi uzatmak ve alacağın tahsilini güçleştirmek amacıyla yapılan -kötü niyetli itiraz- dolasyısıyla davacı şirket menfaatlerinin zarar görmesinin önüne geçilmesini talep ettiğini, yapılan icra takibi neticesinde alacağımızın tahsilini güçleştirmek amacıyla yapılan bu itirazın iptali ile kötü niyetli olan borçlu alyehine %20’den az olmamak üzere icra inkar taminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, Borçlu kulüp söz konusu itirazı bilerek ve açıkça kötü niyetli olarak yaptığını, taraflar arasında … tarih ve … yevmiye numaralı … TL bedelli bir fatura. Söz konusu fatura taraflar arasındaki fatura, borçlu kulüp tarafından gönderilen mailer doğrultusunda kesildiğini, söz konusu fatura borçlu kulübe gönderildiğini e yasal süresinde de itiraz edilmeyerek kesinleştiğini, mezkur sözleşmede, faturada ve cari hesapta belirlenen tarihte müvekkilimiz edim yükümlülüğünü tamamını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı taraf fatura tarihinde ödemeyi yapmadığını, Müvekkilimizce davalının fatura bedelini ödememesi sebebiyle, Antalya Genel İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra takibi açtığını davalının borca itiraz ettiğini, takibin devamına, yüzde %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, cari hesapta gösterilen organizasyon bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte müvekkilimize ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; faturadan kaynaklı başlatılan Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası yönünden itirazın iptali davasıdır
Bir davanın ticari dava olup olmadığı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1.maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1-a bendi uyarınca; tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. maddesi uyarınca nisbi ticari dava olması için, her iki tarafın tacir olması ve davanın ticari işletmelerinden doğması gerekir. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1.maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır.Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3.maddesinde; “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Ticaret hayatının temel öznesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1.maddesinde belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir. TTK 16. Maddesinde: Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılacağı düzenlenmiştir.
Tüm açıklamalardan sonra dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; icra takibine konu alacak davacı şirketin davalı … külübüne verdiği hizmet karşılığında fatura bedelinin tahsili isteminden kaynaklanmaktadır. Davalı … klübü derneğinin dernek vasfında olup, ticari işletme kaydının bulunmadığı, bu hale göre 6102 sayılı TTK’nin 12/1. maddesine göre tacir olarak kabulü mümkün değildir. Bu na göre dava da her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklık olmadığından nispi ticari dava niteliği de bulunmaktadır. (Aynı yönde, Yargıtay 20. HD’nin 29/09/2015, 2015/4359 E., 2015/7925 K.; Yargıtay 13. HD’nin 03/10/2016, 2015/25604 E., 2016/17650 K.; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. HD. 2021/1153 E. 2021/1368 K; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD, 2018/1496E, 2020/1412 K; Antalya BAM 11. HD’nin 27/05/2022, 2022/1195 E., 2022/865 K.; İstanbul BAM 18. HD’nin 20/06/2018, 2018/1731 E., 2018/1059 K. tarih ve sayılı kararları).
Yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve tanımlar doğrultusunda olayda; dava TTK.nun 4/1-a-f bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan (tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın) değildir. Davacının Limited şirket olduğu ve tacir sıfatını taşıdığı sabit ise de, davalının tacir olmadığı dolayısıyla davanın da hukuki niteliği itibariyle ticari dava olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın mahkememiz görev alanına girmediği anlaşılmıştır.
Görev, 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açılandığı üzre;
1-Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/05/2023

Katip …
E imizalı

Hakim …
E imzalı