Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/935 E. 2023/146 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/935
KARAR NO : 2023/146
DAVA : Menfi tespit
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihli, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ve bu dava dosyası ile birleşen Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ile Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Sayılı dosyalarına ilişkin feragatlerinin gabin nedeniyle iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, ilk önce, Antalya … Asliye Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açılmış olup, mahkemece, davada ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle usulden ret kararı verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … HD’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile özetle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, görev hususu kesinleşmiştir. Bu bakımdan, mahkemenin görevsizliğe ilişkin ilamı … tarihinde kesinleşmiştir. Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinin tarihinin … olmakla, süresindedir.
Dava, … tarihli, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ve bu dava dosyası ile birleşen Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ile Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Sayılı dosyalarına ilişkin feragatlerinin gabin nedeniyle iptaline ilişkindir.
Dilekçelerde bahsedilen hukuki dosyalar uyaptan dosya arasına alınmıştır.
Yargılama konusu feragate neden “sulh ve ibra protokolü” başlıklı sözleşmenin tarihi …’dir. Protokolün 3’üncü maddesinde özetle; tarafların davacısı oldukları ve iş bu protokol tarihine kadar açılan diğer tüm davalardan en geç … tarihine kadar feragat edecekleri belirtilmiştir. Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı, … ek karar tarihli ile ilamı ile; “Asıl davanın ve birleşen davaların ayrı ayrı feragat nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. Burada da feragat dilekçesinin … tarihinde (sulh sözleşmesinden bir gün sonra) mahkemeye verildiği, gerekçeden anlaşılmaktadır. Antalya … Sulh Hukuk mahkemesinin … Esas, … karar sayılı, dosyasına bakıldığında da, o dosyanın da feragat nedeni ile … tarihli karar ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Tarafların “sulh ve ibra protokolü” başlıklı sözleşme gereği davalardan feragat ettikleri görülmektedir.
Uyuşmazlıkta feragat ve aşırı yararlanma kavramları ile ilgili hukuki açıklama yapmak gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/3-1626 esas, 2013/813 karar no’lu, 12/06/2013 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere;
Uyuşmazlığın çözümlenmesinde öncelikle ilke olarak, feragat beyanının nasıl olması gerektiği üzerinde durulmalıdır.
Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun “Feragat ve Kabul” başlıklı Yedinci Faslında yer alan 91.maddesinde; “Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir.” şeklinde tanımlanmış; 93.maddesinde “Feragat ve kabul beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.”; 95.maddesinde ise “Feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder.” hükümüne yer verilmiştir.
04.02.2011 tarihinde yayımlanarak 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nda ise; “davadan feragat” başlıklı 307/1. Maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı Kanun’un 309/1. Maddesinde; “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. “; 311/1. maddesinde ise: “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Açıklanan bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere;
Dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabilmesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir; hiç var olmayan veya başlangıçta var olmakla birlikte feragat nedeniyle bizzat hak sahibi tarafından ortadan kaldırılan (böylece, borçlu yönünden söndürülen) bir hak için, usul hukukunun kurum ve kuralları kullanılarak talepte bulunulması mümkün değildir.
Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragatten dönülmesi ve mülga HUMK.nun 83.maddesi ve HMK. nun 176 maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir (HMK. 311/1-2. cümle; Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, Cilt:IV, İstanbul 2001, sahife:3646 vd.)
Bilindiği gibi, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde, feragate konu hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz (Postacıoğlu,İ.E.:Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6.Bası,İstanbul 1975, sahife:479).
Gabin kurumu açısından genel olarak bakıldığında ise; 818 sayılı BK’da “gabin” olarak düzenlenen kurum, TBK’da ise “aşırı yararlanma” olarak düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu, aşırı yararlanmayı bir irade bozukluğu hali olarak düzenlememiştir. Aşırı yararlanma kurumu, sözleşmenin kurulması hali ile ilgili hükümler arasında düzenlenmiştir (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuk Genel Hükümler, 25. Bası, Turhan Kitapevi, Ankara 2021, s. 291)Esasen taraflar, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde edimler arasındaki dengeyi de belirlerler. Her edimler arası dengesizlik aşırı yararlanma hukuki sonucunu doğurmaz. TBK da düzenlenen aşırı yararlanmanın meydana gelmesi için taraflardan birinin, diğerinin zayıf durumundan yararlanarak sözleşme ilişkisinin kurulması hallerinde meydana gelir. TBK, belirtilen bu zayıf durum hallerini, zor durumda kalma, düşüncesizlik ve deneyimsizlik olarak belirtmiştir. Aşırı yararlanma halinde, sözleşmenin zayıf tarafına, edimler arasındaki değer ilişkisini gözden geçirerek, sözleşmeyi iptal etme veya edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini talep etme imkanı tanınmıştır (EREN, Fikret., Borçlar Hukuk Genel Hükümler, 14. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2012, s. 417; OĞUZMAN, M. Kemal/ÖZ, M. Turgut., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, 14. Bası, İstanbul 2016, Vedat Kitapçılık, s. 137) Tacirler ise basiretli iş insanı olarak davranma yükümlülükleri gereği; Her ne kadar, düşüncesizlik veya tecrübesizlik hallerine dayanmazsa da edimler arasında aşırı nisbetsizliğin bulunduğu durumlarda müzayaka halinden istifade suretiyle gabin koşullarına dayanabilecektir.
6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiştir. Burada belirtilen sürenin hak düşürücü süre olduğu Yargıtay kararlarında ve öğretide benimsenmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere; Yargılama konusu feragate neden “sulh ve ibra protokolü” başlıklı sözleşmenin tarihi …’dir. Protokolün 3’üncü maddesinde özetle; tarafların davacısı oldukları ve iş bu protokol tarihine kadar açılan diğer tüm davalardan en geç … tarihine kadar feragat edecekleri belirtilmiştir. Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı, … ek karar tarihli ile ilamı ile; “Asıl davanın ve birleşen davaların ayrı ayrı feragat nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. Burada da feragat dilekçesinin … tarihinde (sulh sözleşmesinden bir gün sonra) mahkemeye verildiği, gerekçeden anlaşılmaktadır. Antalya … Sulh Hukuk mahkemesinin … Esas, … karar sayılı, dosyasına bakıldığında da, o dosyanın da feragat nedeni ile … tarihli karar ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Tarafların “sulh ve ibra protokolü” başlıklı sözleşme gereği davalardan feragat ettikleri görülmektedir.
İş bu davanın asliye hukuk mahkemesinde açılma tarihi, …’dir. Görevsizlik kararı sonrası, dosyanın süresinde görevli mahkemeye gönderilmesi sağlanmıştır. Süresi içinde görevli mahkemeye başvuru halinde, yeni mahkemede görülmeye başlayan dava, görevsiz mahkemede açılan davanın devamıdır. Bu nedenle, dava tarihi de görevsiz mahkemede davanın açılma tarihidir.
Yargılama konusu feragate neden “sulh ve ibra protokolü” başlıklı sözleşmenin tarihi dikkate alındığında, davacının talebi aşırı yararlanmaya dayandığından, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Feragate ilişkin mahkemem karar tarihlerine bakıldığında da yine hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.
Hak düşürücü süre olumsuz dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan// YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Tüm açıklamalar ışığında, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açılması nedeniyle, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacılarca tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılarca yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 99,20 TL’nin davacılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT m. 7/2 hükmü de dikkate alınarak; 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
8-Kararın Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği m. 58 gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., ,Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ile davalı vekili Sn. Av. … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır