Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/904 E. 2023/307 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/904
KARAR NO : 2023/307
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle ; Müvekkili davacı-alacaklı ile davalı-borçlu arasında ticari satımdan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Antalya Genel İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı-borçluya ilgili ödeme
emri … tarihinde tebliğ edildiğini, davalı-borçlu … tarihli borca itiraz dilekçesi ile borca, faize ve fer’ilerine ilişkin itiraz ettiğini, davalı-borçlunun itirazları hukuki mesnetten yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı- borçlu şirket itiraza konu dosyaya sunmuş olduğu borca itiraz dilekçesinde müvekkili şirketin dosya alacaklısı olan şirkete takip tarihi itibarıyla böyle bir borcu bulunmadığını iddia etmişse de aralarında cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, ekte sunduğumuz cari hesap ekstre suretinden anlaşılacağı üzere müvekkilinin sadece davalı-borçluya özgü ve davalı borçlu için ürettiği muhtelif miktar ve türde ürünlerin satışını yaptığını, işbu mallar davalı- borçlu tarafa teslim edilmiş, düzenlenen faturaların da irsaliye yerine geçeceği taraflarca kararlaştırıldığını, ayrıca ticari ilişkiye konu tüm faturalar davalı-borçlu şirket ticari defterlerine kayıt edildiğini, aradaki ticari ilişkinin ve borcun varlığı yazılı deliller ile sabit olup, tarafların ticari defterlerinden ve cari hesap ekstresinden açıkça anlaşıldığını, alacaklı müvekkili aradaki sözleşmeden kaynaklı tüm edimlerini yerine getirmiş, buna karşın davalı, borcunu müvekkilin defalarca talebine rağmen ödemediği gibi aleyhine yapılan icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğunu, borçlu davalının borca itiraza ilişkin beyanları, gerçeklikten uzak tamamı ile icra takibine ilişkin tahsilatı zorlaştırma amaçlı olduğunu iddia ederek itirazın iptalini talep etmşitir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle ; Müvekkili şirkete başlatılmış olan haksız icra takibine süresi içerisinde itiraz ettikten sonra davaya konu icra takibi durdurulduğunu, takibin durmasından sonra müvekkili şirkete iş bu davaya ilişkin dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edildiğini, davacı şirketin taraflarına karşı vermiş olduğu hizmet karşılığı belli bir bakiye borç çıkartmış ve fatura kestiğini, ancak delil dilekçesinde ve dava ile birlikte sunmuş olduğumuz belgeleri
incelendiğinde müvekkili şirketin teslim almamış olduğu ürünler içinde bir alacak kalemi oluşturulmuş olup icra takibine geçilip bu dava açıldığını, cariler incelendiğinde alınmış olan ürünlere istinaden 65.000 TL ödeme davacı şirkete yapıldığını, ancak diğer alacak kalemlerini anlamak mümkün olmadığını, müvekkili şirketin teslim almış olduğu iddia edilen ürünlerin teslim ve tesellüm belgesinin davacı tarafın iddialarını somut delile dayandırması için sunmuş olması gerektiğini, ancak teslim edildiği iddia edilen bu ürünlerin tamamı müvekkil şirkete teslim olunmadığını, davacı tarafın da teslim iddialarını dilekçelerinde belirtmiş olsalar da buna ilişkin herhangi bir belge bilgi sunulmadığını, müvekkili şirket muhasebe departmanının hatalı işlemi nedeniyle faturaya itiraz için belirlenen 8 günlük süreyi geçirmiş bulunduğunu, ancak tek başına bu husus fatura içeriğinin kabulü anlamına gelmediği gibi faturanın kesinleşmesini de sağlamadığını, asla kabul manasına gelmemekle birlikte davacının, müvekkil şirkete fatura edebileceği bir işin varlığının söz konusu olması halinde mevcut fatura bedeli kadar iş yapılıp yapılmadığı, işin süresinde ve ayıptan ari yapılıp yapılmadığının tespiti ile taraflar arasındaki alacak-borç miktarının bu hususa göre belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay kararları doğrultusunda, davacının öncelikle müvekkil şirket ile ticari ilişkisini, mevcut sözleşme şartlarını, mevcut sözleşme şartlarına uygun ifayı / faturanın verilmesine neden olan işin yapılmış olduğunu, fatura bedeli kadar iş yapıldığını, yapılan işi eksiksiz ve tam olarak müvekkil şirkete teslim ettiğini, yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlamalı, faturayı dayanaklandırılması gerektiğini, aksi halde tek başına faturaya yasal süresinde itiraz edilmemiş olması yazılı işin yapılarak müvekkile teslim edildiğini, faturanın kesinleştiğini göstermediğini, ayrıca davacı tarafından iş tamamlanmadığından hak
ediş de bulunmadığını, bu nedenle müvekkil şirketin temerrüde düşürülmesi ve fatura tarihi itibariyle faiz işlemesi de kabul edilemeyeceğini iddia ederek, davanın reddini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Aşamalarda, davacı vekili, … tarihli dilekçesi ile özetle; davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
HMK m. 74 gereği, davadan feragat özel yetki gerektiren bir haldir. Davacı vekilinin vekaletnamesine bakıldığında, feragat özel yetkisinin olduğu görülmektedir.
Davalı vekili de … tarihli dilekçesinde yargılama gideri ve avukatlık ücreti taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.
04.02.2011 tarihinde yayımlanarak 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nda; “davadan feragat” başlıklı 307/1. Maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragat etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu yoldadır. (11.4.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 16.11.1966 tarihli ve 1438/290 sayılı, 27.05.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı Kararları)
Davacının vaki feragati nedeni ile davanın feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
Feragat ikinci celse, ön inceleme celsesinden sonra vuku bulmuştur. Feragat ilk celse yapılırsa, 492 sayılı Harçlar Kanunu 22’inci maddeye göre, karar ve ilam harcının 1/3 ü, ilk celseden sonra yapılırsa 2/3 ü alınır(ALDEMİR, Hüsnü, Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, 2. Baskı, s.348 vd.) Mahkememizce bu hüküm dikkate alınarak hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Feragat ilk celseden sonra meydana geldiğinden, alınması gerekli harcın 2/3 ü olan 119,93 TL’nin, davacı tarafça yatırılan 898,64 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Dava feragat ile son bulduğundan, bu kaleme yönelik bir anlaşma beyanı gelmediğinden, bu kalem yönünden davalının feragat yetkisi olmadığından, başlangıçta hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 3.120,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (her ne kadar davalı vekili yargılama gideri olmadığını beyan etmiş ise de bu gider bakanlık bütçesinden karşılandığından ve davalının bu giderde tasarruf yetkisi olmadığından, bu hüküm fıkrası kurulmuştur)
6-Davalı lehine, talebi olmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, Tarafların yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır