Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/890 E. 2023/396 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/890
KARAR NO : 2023/396
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın müvekkilinin hesabından 126,00 TL Hesap Özet Ücreti (Ekstre) adı altında maktu heryıl değişik tutarlarda kesintiler yaptığını, ancak davalının banka Hesap Özet Ücreti’nin gelir kaynaklarından olmayıp 3. kişilere ödenmiş bir masraf olması gerektiğini, davalı banknın yine müvekkilinin hesabından 02.06.2017 tarihinde 399,00 TL Kobi Tarife Ücreti ve Düşük Ciro Ücreti adı altında müvekkilinin talebi olmadığı halde kesinti yaptığını sözleşmeye aykırı olan bu kesintilerin haksız olduğunu davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara yapılan tebligatlarla taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından yetkisiz … Mahkemelerinde açıldığını, yetkili mahkeme davacı ile sözleşmenin akdedildiği müvekkili banka şubesinin bulunduğu yer olan Antalya mahkemeleri olduğunu, dava konusu olayda Antalya mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımı ve süre yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesine göre davaya konu edilen işlemlerin tarihleri ve davacının zarardan haberdar olduğu dava konusu masrafların tahsil edildiği tarih dikkate alındığında zamanaşımı süresinin geçtiğini bu nedenle zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddi gerektiğini, dava konusu edilen masrafların taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olup davacı kredi kullanıcısından söz konusu işlemler nedeniyle dava konusu masrafların alınacağının açıkça belirtildiğini, söz konusu sözleşmeleri davacı hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin özgür iradesi ile kabul ederek imzaladığını, dava konusu edilen masrafların bankacılık mevzuatı ticaret kanununa taraflar arasındaki sözleşmeler uygun olup davacının iddialarının hukuki temelinin olmadığını, bu nedenlerle öncelikle huzurdaki davanın zamanaşımı ve davanın usulden reddine, davacıdan tahsil edilen masrafların haksız şart olmadığı açık olup masrafların iadesine yönelik taleplerinin reddine, usul ve kanuna emsal yargı kararlarına aykırı, hukuki temeli bulunmayan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Dava, ilk önce … … Asliye Hukuk mahkemesinin … esasında açılmış, mahkemece … karar sayılı kararı ile HSK kararı gereği, davanın açıldığı tarih itibariyle ticari davaya mahkememizce bakılması gerektiğinden görevsizlik yönünde hüküm kurulmuş, dava dosyası Antalya … Asliye Ticaret mahkemesine tevzi edilmiş, mahkemenin … esas, … karar sayılı ilamı ile de görevsizlik nedeni ile usulden red kararı verilmiş, görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosya BAM’a gönderilmiş, Antalya BAM … HD’nin… karar sayılı ilamı ile görevli mahkemenin … mahkemesi olduğuna karar verilmiş, dosya kendisine gönderilen … … Asliye Hukuk mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamı ile bu sefer yetkisizlik kararı vermiştir.
… … Asliye Hukuk mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamının kesinleşme tarihi … tarihidir. Dosyanın görevli mahkemeye gönderilme tarihi … olmakla, usulen süresindedir (süresinden öncedir). Usulen bir sorun yoktur.
Dosya mahkememizin iş bu esasına kaydedilmiştir.
Dava, davalı bankanın, davacı asilin ticari hesabından haksız kesildiği iddia edilen hesap özet ücreti, kobi tarife ücreti, düşük ciro ücreti adı altında yapılan kesintilerin istirdatı talebinden ibarettir.
09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğin 6/2. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, yapılmamışsa emsal banka uygulamaları araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3567 Esas, 2018/5113 Karar)
Kural olarak belirtmek gerekir ki; 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olan sözleşmeler, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca; sözleşme tarihi itibariyle 818 sayılı BK yürürlükte ise bu kanunun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3594 Esas, 2018/5920 Karar)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. Maddesinde ise genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih ve 2016/981 Esas ve 2017/293 Karar) 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacak olup taraflar arasındaki 2009 ve 2010 yıllarına ait genel kredi sözleşmelerinin, kanunun yürürlük tarihinden önce akdedildiği gözönüne alındığında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşullarının bu sözleşmelere uygulanmasının mümkün bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/01/2014 tarih ve 2013/10503 Esas ve 2014/70 Karar)
Bu temel belirlemeler ışığında, mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; bahsi geçen kesintilerin haksız kesinti niteliğinde olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 120,60 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı verilen karar miktar itibariyle KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 21.06.2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır