Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/881 E. 2022/930 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/881 Esas
KARAR NO : 2022/930
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/05/2014
KARAR TARİHİ : 12/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … ile …ın müşterek çocukları diğer davacı …’nun kardeşi olan …ın 09/05/2012 tarihinde … ilçesi, … Mahallesi … yolu üzerinde … plaka sayılı motorsikleti ile seyir halinde iken yolda bulunan çukur nedeniyle aracın çukura düşmesi sonucu yaralandığını bunun neticesinde kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesini kaybederek vefat ettiğini, … Belediyesinde fen işleri müdürü olarak çalışan davalı … hakkında açılan … … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ceza dava dosyasından taksirle ölüme neden olmak suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmolunduğunu ve mahkumiyet hükmünün kesinleştiğini, müteveffanın vefat tarihte henüz 16 yaşında olduğunu belirterek davacılardan … için … TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … hesabının sorumlu olduğu miktar ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için … TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacı … için … TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacı … için … TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesine, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; adli yargı mercilerinin bu davaya bakmakta görevli olmadığını idari yargı mercilerinin görevli olduğunu bu sebeple görev yargı yolu itirazında bulunduklarını esas yönden ise kazanın oluşumunda davacıların murisi olan müteveffanın kusurlu olduğunu Asliye Ceza Mahkemesince yapılan kusur belirlemesini kabul etmediklerini, kazaya etken olduğu iddia edilen yol kusurunun (eğer var ise) Belediye Tüzel kişiliğinin kollektif bir eksiklikliği olduğunun, hizmet kusurunun bulunduğunu bundan mutlaka bir belediye personelinin sorumlu olmasının gerekmediğini, yapılan keşifte bilirkişi incelemesi neticesinde haklılıklarının ortaya çıkacağını, eksikliklerin giderilerek öncelikle usul yönünden olmadığı takdirde esastan davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Belediye Başkanlığı dilekçesi ile özetle; kazaya sebep olan çöküntünün içme suyu boru hattının tamiratı için açılmış çukurdan dolayı oluştuğunu 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Mahalli İdareler seçimleri sonucunda içme suyu ve kanalizasyon hizmetlerinin … Büyükşehir Belediyesine bağlı … Su ve Atıksu (ASAT) Genel Müdürlüğüne devredildiğini bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, görev yönünden de itirazlarının bulunduğunu, müvekkili idarenin kamu hizmeti sırasında verdiği zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi bir durumun olamayacağını idarenin bir kamu hizmetini yaparken meydana geldiği iddia edilen zararın tazmini için açılan davaların İYUK’un 2. Maddesi uyarınca tam yargı davası olarak İdari Yargı yerinde açılması gerektiğini belirterek yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiğin, esasa ilişkin olarak ise kazaya merhumun dikkatsiz tutum ve davranışlarının sebep olduğunu, kazanın oluşmasına sebep olan çöküntünün oluşumunda müvekkili idare ile personelinin hiçbir ihmal ve kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine yargılama giderlerinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Güvence hesabı dilekçesi ile özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını bu nedenle yetki ilk itirazlarının bulunduğunu, davacıların destekten yoksun kalma taleplerinin olayın tek taraflı trafik kazası olması sebebiyle reddinin gerektiği, zira ölen araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi sebebi ile de davanın reddinin gerektiği, müvekkili kurumun manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı faizinde olay tarihinden itibaren istenemeyeceğini belirterek öncelikle usulden olmadığı takdirde esastan davanın reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Dava; haksız fiil nedeniyle maddi manevi tazminat davasıdır.
Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla … … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı kararı ile, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun … gün ve … sayılı kararına istinaden mahkemelerinin işbu dava yönünden görevli ve yetkili olmadıklarının tespiti ile dava dosyasını görevli ve yetkili … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, tevzi sonucu dava dosyası Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiş, Yargıtay … HD’nin … Tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın mahkememize iadesine karar verilmiş, mahkememizde … esası almıştır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Somut olayda; … … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararına gerekçe teşkil eden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “… Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin … ili mülki sınırları ( Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) … … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ise de;
… BAM … HD’nin … gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında, “Medeni Kanunun 1. maddesinde; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır.
Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, “Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır…
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından” davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… BAM … HD’nin … gün ve … E. … K. sayılı emsal kararına göre de, “İlk derece mahkemesince “…Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığın 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile “… Batı Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin … Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi” olarak belirlenmesine karar verildiği…” gerekçesiyle davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 114/1-ç maddeleri uyarınca usulden reddine, dosyanın re’sen … Batı Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir…
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir…
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar…
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.”
Yargıtay HGK’nun … gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (… tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir…
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır…”
Yargıtay … HD’nin … Tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında” Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla … Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin … Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevresi olarak belirlendiği, davanın 08.05.2014 tarihinde açıldığı, 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın … … Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) görülerek sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakta ise de;…. iki mahkeme arasında gerçek anlamda karşılıklı olarak verilmiş bir görevsizlik veya yetkisizlik kararı bulunmamakta olup, … … Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verilen kararın devir karar niteliğinde olduğu anlaşıldığından yargı yeri belirlenme koşulları bulunmayan dosyanın mahalline iadesine karar vermek gerekmiştir.” denilmektedir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da … Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. Ayrıca, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların devretme/gönderme kararı ile … Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve … BAM … HD’nin ve … BAM … HD’nin emsal kararlarında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırı olduğundan Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir. Nitekim Yargıtay … HD’nin … Tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı da buna ilişkindir. Aynı yönde … Bölge Adliye Mahkemesi …. HD, Esas no:…- Karar no: …; Esas no: …- Karar no: … sayılı kararları da bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli … … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflarca kararın kesinleşmesinin ardından gönderme talebinde bulunulmazsa dosyanın re’sen ele alınıp davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine
3-Yargılama giderlerinin 6100 s. HMK’nin 20 ve 331/2. maddeleri uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemece takdir edilmesine, davaya görevli mahkemesinde devam edilmemiş olması ve talep halinde ise mahkememizce gerekli kararın verilerek değerlendirilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansından artan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. Maddesine göre karar kesinleştiğinde (ve dosyanın görevli mahkemeye süresinde gönderilmemesi halinde) re’sen davacıya iadesine,
Dair; Tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 345. Maddesi gereğince (2) iki hafta içinde ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.12/12/2022

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı