Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/876 E. 2023/685 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/876
KARAR NO : 2023/685
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/12/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili müvekkilinin leminyum demir doğrama işi ile iştigal ettiğini, bu iş kapamında Davalı borçlunun inşaatında kullanmak üzere müvekkilden alüminyum doğrama siparişi oluşturduğunu, davalının talepleri doğrultusunda taraflar arasında sipariş sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilin sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşme kapsamında imal edilmesi gereken ürünlerin imalatının gerçekleştirilerek hazır hale getirildiği faturaların düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, davalı tarafından da söz konusu faturaların kabul edilerek herhangi bir itirazın ileri sürülmediğini, davalı borçlunun sözleşme konusu işler karşılığında bugüne kadar müvekkiline toplam … TL ödeme yaptığını, ancak bakiye … TL’ yi ödemekten imtina ettiğini, alacakların ödenmesi amacıyla Antalya … Noterliği … yevmiye numaralı … tarihli ihtarname keşide edildiğini, ancak davalı şirketin söz konusu ihtarnameye de kayıtsız kaldığı gibi ödemeyi de gerçekleştirmediğini, bunun üzerine Antalya Genel İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığından dava açma zaruretinin hâsıl olduğunu, açıklanan nedenlerle davalarının kabulü ile itirazın iptaline, alacağın %20’ sinde aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı firma arasında akdedildiğini, davacının belirttiği gibi yükümlülüklerin eksiksiz süresinde sözleşmeye uygun yerine getirildiği ve üstlendiği işleri yaparak teslim ettiği yönündeki beyanların gerçek dışı olduğunu, davacının sözleşmede de açıkça belirtildiği üzere “… adresinde bulunan 32 adet sürme, 67 adet doğramanın imalat ve montajının yapılması işi” ni üstlendiğini, bu işleri eksiksiz ve süresinde yaptığını iddia eden davacının bunu ispatla mükellef olduğunu, nitekim davacıya eksik işler sebebiyle Ankara … Noterliği aracılığıyla … gün ve … yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, davacı tarafça ise bu ihtarnameye Antalya … Noterliğinden keşide ettiği … tarih ve … yevmiye numarasıyla dayanaksız cevap verildiğini, bilahare yükümlülüklerini süresinde yerine getiremeyeceğini anlayınca sözleşmeyi Antalya … Noterliğinden keşide ettiği … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile feshettiğini, davacının davalı müvekkilden herhangi bir alacağı bulunmadığı, icra takibinin usulüne ilişkin, görev, yetki itirazlarımız ile zamanaşımı def’i nedeniyle davanın usulden reddine, aksi takdirde davacının haksız, dayanaksız ve hatta kötüniyetli iş bu davasının esastan reddine, kötüniyetli davacı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmolunmasına, yargılama harç ve giderleri, arabuluculuk ücreti ile ücreti vekâletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunma ve talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Davalı ticaret şirketidir ve tacirdir. Davacının esnaf odası ve ticaret odası kaydı vardır. Ancak, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2016/19360 Esas, 2018/7312 Karar sayı ve 28.06.2018 tarih; Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 2014/42056 Esas, 2014/40558 Karar sayı ve 16.12.2014 tarih vb. içtihatlarında öngörüldüğü üzere; “Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.” Davalının, mahkememizce yapılan yazışmalar sonucu bilanço usulüne göre defter tuttuğu yani tacir olduğu anlaşılmakla, davada mahkememiz görevlidir.
Taraflar arasındaki sözleşmede Antalya mahkemelerinin yetkisi kabul edildiğinden, mahkememiz uyuşmazlığa bakmakta yetkilidir,
Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönünden ara karar kurulmuştur.
HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
Davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan … tarihli bilirkişi raporunda özetle; … Müdürlüğü … TC Kimlik numarasında kayıtlı Gelir Vergisi mükellefi …’ın incelemeye ibraz edilen talep ve dava konusu dönem 2022 yılı ticari defter kayıtlarını 1 Seri No lu Elektronik Defter Tutma Genel Tebliğ uyarınca elektronik ortamda (e-Defter) tuttuğu, bu hususla ilgili Mali Mühür, E İmza, Berat ve Elektronik Sisteme sahip olduğu, Davacının 2022 yılı ticari defterlerinin TTK’na göre usulüne uygun tutulduğu, Davacının 2022 yılı ticari defterlerinin bu haliyle sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, Davacı tarafça Davalı taraf adına düzenlene takip konusu faturaların Davacının ticari defter kayıtlarına kanuni süresinde ve usulüne uygun kaydedildiği, Davacının 2022 yılı ticari defter kayıtlarında Davalıya ait cari hesaplarını … Hesap Kodundan takip ettiği, muavin kaydından görüleceği üzere Davacının 2022 yılı ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle Davacının Davalıdan … TL Alacaklı olduğu gözüktüğü, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10.2 maddesinde vadesinde ödenmeyen alacak bedelleri için aylık % 5 vade farkı ödeneceği kararlaştırıldığı, Davacı tarafça Davalı tarafa Antalya … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde bakiye borcun ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 günlük süre içerisinde ödenmesi talep edildiği, ihtarın tebliğini takip eden 3 günlük sürenin … tarihinde sona erdiği ve Davalının bu tarih itibariyle temerrüde düştüğü, bu nedenle asıl alacak tutarı olan … TL tutara … tarihinden itibaren takip tarihine kadar sözleşmede akdedilen oranda faiz işletilmesi gerektiği, bu işlemiş faizin ise rapordaki tabloda hesaplandığı gibi … TL olduğu, bu durumda Davacının Davalıdan … takip tarihi itibariyle … TL Asıl Alacak, bu asıl alacağa … temerrüt tarihinden … takip tarihine kadar … TL İşlemiş Faiz ve 352,67 TL İhtarname Gideri olmak üzere … takip tarihi itibariyle toplam alacağının … TL olduğu belirtilmiştir.
Davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu talimat mahkemesi aracılığı ile düzenlenen … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalının itilafa konu incelenen 2022 yılına ait (Yevmiye Defteri – Defter-i Kebir) defterlerin Elektronik ortamda tutulduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) sistemine süresinde yüklenerek açılış onayının yapıldığı ve beratı (e-defter onay belgesi) alındığı, kapanış onayının henüz yasal süresinde olduğu,
Davalının incelenen defterlerinin TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulduğu, defter sonuçlarının birbiri ile ve ilgili belgelerle uyum arz ettiği, defterlerin delil niteliği taşıdığı, HMK 222 hükmü gözetilerek takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davalının incelenen defter kayıtlarında; davacının düzenlemiş olduğu 2 adet (e-fatura) … TL tutarlı faturalardan oluşan borcundan yapmış olduğu toplam … TL ödemeyi düşmek suretiyle … takip tarihinde defter kayıtlarında davacıya … TL borç bakiyesinin mevcut olduğu,
Davalının … Tarihinde borcu bulunmadığı ile itirazında defter kayıtlarında … TL borç bakiyesi mevcut olduğundan icra takibine itirazında haksız olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili, kestikleri faturaların montaja ilişkin olmadığını ifade etmiştir ve keşif ara kararından dönülmesini talep etmiştir. Davacının faturaya ilişkin beyanları yerinde görülerek, keşif ara kararından dönülmüştür.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları doğrultusunda, Davanın kabulü ile; davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
İcra inkar tazminatının şartları şunlardır: a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı, b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı, c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı, d)Talep olmalı, e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
Dosyaya baktığımızda; yukarıdaki unsurların mevcut olduğu, alacağın likit olduğu kanaatiyle, inkar tazminatı talebinin de asıl alacak üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
“…….mahkemece İİK’nın 72/4 maddesince davalı yararına hükmolunan icra inkar tazminatının takipteki asıl alacak bedeli olan ….- TL yerine, davacının dava açarken belirttiği harca esas değer üzerinden ve davacı aleyhine olacak şekilde hesaplanması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir….”
(Yargıtay 11. HD, 2020/3920 E, 2021/4375 K)
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile; asıl alacağın %20 si üzerinden hesaplanan ….-TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.790,79 TL peşin karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 8.337,81 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 1.871,49 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 3.804,92 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 3.120,00 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; … TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
11-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır