Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/828 E. 2023/742 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/828
KARAR NO : 2023/742
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. Numaralı icra dosyası ile yapılan icra takibine ilişkin itirazı haksız, kötüniyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı ile 3. Kişiler olan … ve … isimli kişiler arasında 2020 yılı içerisinde elma alım satım satış sözleşmesi yapıldığını, … ve …, müvekkili davacıdan almış oldukları elmaların bedelini aralarındaki sözleşmeye göre … tarihli … Bankasına ait olan …’nin davacıya keşide ettiği ….TL bedelli çek ile, …’nin yine davacıya keşide ettiği … keşide tarihli … TL bedelli çek ile, …’nin müvekkilin oğlu …’e keşide ettiği … tarihli ….TL bedelli çek ile ve yine dosyaya konu olan …’nin davacıya keşide ettiği … tarihli ….TL bedelli çek ile ödeyeceklerini, müvekkiline verilmiş olan ilk 3 çekin süresinde ödendiğini ve çek yaprakları …’ye teslim edildiğini, ancak son çek olan … keşide tarihli çek için ödeme yapılmadığını, Davacı bu hususta ilgili bankaya başvuru yaptığında ise davalı, çek bedelinin kendisine ödeneceğini bu nedenle çeki karşılıksız olarak yazdırmamasını talep ettiğini, Davacı kendisine verilen ilk 3 çekin karşılığını aldığı için davalıya güven duymuş ve çekin karşılıksız olduğunu öğrendiğinde bir kaç gün sonra ödenecek düşüncesiyle çeki karşılıksız olarak yazdırmadığını, davalı daha sonra davacının tüm sözlü başvurularına rağmen çek bedelini ödemediğini, Davacı, davalı aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … E. Say. Dosyası ile genel icra takibi başlattığını, Davalı takibe itiraz ettiğini, anlatılan gerekçelerle davalının itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira davalı çek bedelini davacıya ödememesi nedeniyle sebepsiz zenginleşmiş durumda olduğunu, açıklanan nedenlerle öncelikle çeke konu alacak nedeniyle mahkeme aksi kanatte ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, Davalının haksız yere yaptığı itirazın iptali ile Antalya İcra Müdürlüğünün … E.Say. Dosyasının devamına , Haksız yere itiraz eden davalı aleyhine asıl alacağın %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … uyap tarihli dilekçesinde özetle: vekil yoluyla borca itiraz edilmesi halinde itirazın iptali davası için tebligatın vekile yapılması gerektiğinden cevap hakları baki durumda olduğunu, bu nedenle öğrenme tarihlerinin … tarihi olduğunu belirterek yasal süresi içerisinde cevaplarını sunduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak/aksi kanunen öngörülmedikçe davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Davalının cevap dilekçesi olarak verdiği dilekçenin usuli anlamda cevap dilekçesi olup olmadığı, süresinde verilmiş sayılıp sayılmayacağı, vekil yoluyla borca itiraz edilmesi halinde itirazın iptali davası için tebligatın vekile yapılması iddiaları konusunda öncelikle açıklama yapmak gerekmektedir.
Davalı vekili, iş bu dilekçesinde, dava dilekçesinin müvekkiline tebliğ tarihinin … olduğunu beyan etmiştir. Ancak, dava tarihi, … olmakla, bu belirlemenin sehven yapıldığı görülmektedir. Dava dilekçesinin, davalı asile, …’de elektronik yolla tebliğ edildiği, mevzuat uyarınca da …’de tebliğ edilmiş sayıldığı, bu tarihin esas alınacağı anlaşılmaktadır. …tarihi cevap süre son günüdür. İş bu dilekçenin tarihi ise …’tür.
Her ne kadar davalı icra dosyasına vekil aracılığı ile itiraz etmiş ise de mahkememizce asile tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır. Çünkü; Ayrıntısı 2021/1 E., 2022/3 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da anlatıldığı üzere; Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz. Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Benzer yönde; Yargıtay 15. HD., 02.11.2004 T., 2004/2041-5550 sayılı kararı; Yargıtay 9. HD., 18.09.2013 T., 2011/25392 E., 2013/23002 K.; Yargıtay 22. HD, 23.06.2020 T, 2017/29927 E., 2020/7453 K.; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. HD., 2019/794 E., 2019/888 K; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD., 29/12/2017 T, 2017/1262 E., 2017/1552 K.)
Bu açıklamalar ışığında, davalının iddiasının yerinde olmadığı, söz konusu beyan dilekçesinde de kendilerinin de belirttikleri üzere dava dilekçesinin davalı asile tebliğ edildiği ancak süresinde bir cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmıştır.
Tekrar dosyaya bakıldığında;
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … E. Say. Dosyasında, davacı tarafından, davalı aleyhine, ilamsız takip yoluyla takip başlatıldığı, takibe dayanak belgenin … günlü … Seri No lu … TL bedelli çek olduğu/çek olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davalının beyan dilekçesinde de belirtildiği üzere; Davaya konu çekin, davacı tarafından muhatap bankaya süresi içinde ibraz edilmediği hususunda bir uyuşmazlık yoktur.
TTK m. 796 hükmü, “ödeme için ibraz” başlığını taşımaktadır. Buna göre; Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
Süresinde ibraz edilmeyen çeklere dayanılarak, kambiyo hukuku çerçevesinde alacak isteminde bulunulamaz. Ancak, ya doğrudan temel ilişkiye dayanılarak tahsil davası yoluna ya da TTK’nın m. 818/1 yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 732 inci maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluna başvurulması gerekir.(PULAŞLI, HASAN, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 7. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2019, s. 425)
Dava dilekçesinde davacı, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmektedir ve bu nedenle takibin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, kambiyo vasfını yitirmiş çekte, lehtar, davalı ise keşidecidir.
Söylemek gerekir ki; Keşideci ya da kabul etmiş muhatabın, hamilin zaman aşımı sürelerini kaçırması veya senede dayanan hakların muhafazası için gerekli işlemlerde ihmal göstermesi sebebiyle, kambiyo senedinden doğan borçlarından kurtularak hamilin zararına ve sebepsiz yere zenginleşmeleri şeklinde tanımlanabilen kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme müessesesinin düzenlenmesinde, kanun koyucu esas itibariyle, kambiyo senetleri hukukuna hakim olan ağırlaştırılmış şekil şartları ve kısa zaman aşımı süreleri sebebiyle ortaya çıkan kambiyo senetleri hukukunun sertliğini yumuşatmak ve bu sayede poliçedeki alacağını kaybeden hamil ile zenginleşen keşideci ve/veya kabul etmiş muhatap arasındaki dengeyi sağlamak saikini esas almıştır.(YASAN, Mustafa., //Yeni Ticaret Kanunu Tasarısı Hükümleri ile de Karşılaştırmalı Olarak// Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme, Ankara 2008, s. 315)
Öğretide POROY/TEKİNALP’a göre, TTK da düzenlenen sebepsiz zenginleşme; “kambiyo senedinin zaman aşımına uğraması veya senede dayalı hakların muhafazası, yani müracaat hakkının kullanılması için kanunen yapılması icap eden ibraz, protesto çekmek gibi işlemlerin ihmal edilmiş olması sebebiyle, kambiyo alacağı düşmüş bulunan hamilin zararına zenginleşen kambiyo borçluları nezdinde sebepsiz kalan tutara yönelik kambiyo hukukuna özgü bir taleptir. (POROY, Reha/TEKİNALP, Ünal., Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul 2005, s. 231)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Sebepsiz Zenginleşme” başlıklı 732.maddesi şu şekildedir;
“(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.”
6102 sayılı TTK 818/1,m gereği; yukarıda sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hüküm çekler hakkında da uygulanır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-1633 esas, 2015/1086 karar numaralı kararında da belirtildiği üzere; Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için, hâmilin müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır. Zararın varlığının kabulü için, hâmile ait ve tahsili mümkün olan bir alacak hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğraması sonucu borçlu nezdinde oluşan zenginleşmenin, bundan başka bir sebebinin bulunmaması, yani sebepsiz olması yeterlidir (Bozgeyik, Hayri: Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme, AÜEHFD, Cilt:VII, Sayı:1-2, Haziran-2003, Sahife:589 vd.).
İspat yükü bakımından TTK’nın 732. maddesinin 4. fıkrasında açıkça ispat külfetinin sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene ait olduğu belirtilmiştir. Diğer bir deyişle keşideci, sebepsiz zenginleşmediğini ya da senet bedelini cirantalardan birine veya hâmile ödediğine ilişkin bu ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir. Zira, hâmilden temel ilişkiyi ve bu temel ilişkiden ötürü keşidecinin bir borcunun bulunmadığını ispat etmesi beklenemez. Bu nedenle keşidecinin, sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını ispat etmesi gerekir.
Zamanaşımı süresi ise, müracaat hakkının TTK’nın 730. maddesine göre düştüğü veya borçlunun 749. (çekte m. 814) maddesine göre zamanaşımı defini dermeyan edebilme hakkının doğduğu tarihten başlayarak 1 yıldır (TTK m. 732/4).
Somut uyuşmazlıkta, takip tarihi (ilk) dikkate alındığında, davanın süresinde açıldığı, zira usulünce de bir zaman aşımı def-inin olmadığı da anlaşılmaktadır.
İspat külfeti, davalı düzenleyendedir. Kambiyo vasfını yitiren çekteki imzaya ilişkin de bir itiraz esasen yoktur. Davalı, bu belgeden dolayı sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmelidir.
Mahkememizce aşamalarda, rapor aldırılmıştır.
Davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;
Davalı …’nin … Vergi Dairesi Müdürlüğü … TC Kimlik numarasında kayıtlı gelir vergisi mükellefi olduğu, davalının incelemeye ibraz ettiği 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanuni süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davalının 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinin bu haliyle sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davalının 2020 ve 2021 yılı ticari defter kayıtları kapsamında yapılan tetkik ve incelemelerde Davacı adına açılmış herhangi bir hesap veya herhangi bir cariye rastlanılamadığı gibi, Davalının 2020 ve 2021 yılında taraflar arasında mevcut herhangi bir ticari ilişkiye de rastlanılamadığı, Davalının 2020 ve 2021 yılı ticari defter kayıtlarında dava konusu … tarihli ….TL bedelli çekin kaydına da rastlanılamadığı belirtilmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tacir olmadığı belirtmiş ve ticari defter sunmamıştır.
Dosyada taraflar için tacir araştırması yaptırılmış, davacının bilanço usulüne göre defter tutmakla tacir olduğu, davalının ise tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 19. HD’nin 2016/17145 E, 2018/1865 K sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; taraflar tacir dahi olsa kambiyo senetlerinin deftere kayıt zorunluluğu bulunmamaktadır.
HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
Davalı tacir olmadığından ve ticari defterlere yönelik istisna haricinde kimsenin kendi kayıtlarına tek başına dayanarak hak iddia etmesi olanaklı olmadığından, davalının ticari defterlerinin tek başına lehine delil oluşturması mümkün değildir. Zaten, çeke ilişkin de bir kaydın olmadığı belirtilmiştir. Bu belirleme, davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmek için yeterli değildir. Çünkü, çek imzalanmıştır ve buna bir itiraz yoktur. İtiraz esasen, kambiyo vasfının olmadığına yöneliktir ki zaten davada bu yönüyle açılan kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme iddiası temelindedir.
Dosya kapsamında, davalı sebepsiz zenginleşmediğini ispat edememiştir.
İspat yükü altında bulunan tarafın başvurabileceği delillerden biri de yemin delilidir. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2015/22-2376 esas, 2019/370 karar)
Somut davada, dava değeri gereği, basit yargılama usulü uygulanmaktadır. HMK m. 317 gereği basit yargılama usulünün uygulandığı davalarda cevap süresi ise iki haftadır. HMK m. 318 gereği, Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır. Dosyada usulüne uygun, süresinde cevap dilekçesi verilmediğinden ve bu yönüyle süresinde yemin deliline dayanılmadığından, mahkememizce bu husus hatırlatılmamıştır. Bir an için süresinde cevap dilekçesi verildiği, yemin deliline dayanıldığı kabul edilse dahi, söylemek gerekir ki; bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK’nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir. Bu nedenle, zaten, davalının, davacıya, kendisinin sebepsiz zenginleşmediği konusunda yemin teklif etmesi, bu husus davacının kendisinden sadır olan bir husus olmadığından, hukuken mümkün değildir.
Tüm yukarıdaki açıklamalar, mevzuat hükümleri, ispat külfeti üzerinde olan davalının, sebepsiz zenginleşmediğini ispat edememesi hususları düşünüldüğünde; icra takibinden önce temerrüt söz konusu olmadığından, faize ilişkin istem haksız bulunduğundan, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen kabulü ile; davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ İLE; takibin ….-TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile; hükmolunan miktarın % 20 si üzerinden hesap edilen 8.000,00.-TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 710,43 TL peşin karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 2.021,97 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 791,13 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.271,25 TL’nin haklılık durumu gereği;1.233,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.560,00TL’nin, haklılık durumu gereği, 1.513,00 TL’sinin davalıdan, 47,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 1.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
12-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır