Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/824 E. 2023/426 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/824
KARAR NO : 2023/426
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/11/2022
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının eşi …’in … tarihinde Antalya’nın … ilçesinde kendi aracı ile seyir halinde iken, davalının da içinde bulunduğu araç ile çarpıştığını ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu trafik kazası nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığının … numaralı dosyasında soruşturma başlatıldığını ve davacının eşi …’in … tarihinde tutuklandığını, davacının eşi tutuklandıktan sonra davalı …’nın bunu fırsat bilerek davacıya süreklilik arz edecek şekilde manevi baskı uygulamaya başladığını, davacının bahsedeceği şahıslarla birlikte iştirak halinde davacıya karşı ” biz eşinle anlaştık onun haberi var, sen bize senet imzalayacaksın, eğer imzalamazsan eşin mükerrer suçlu olacak ve 7,5 sene hapis yatacak, bize senet verirsen eşini hapisten kurtaracağız, her şey bizim elimizde” gibi manevi baskılarda bulunduğunu ve imzalattırılan senetlerin davacının eşi tahliye olduktan sonra iade edileceğini söylediğini, davacının eşinin avukatı da eşi ile karşı tarafın anlaştıklarını ve eşinin de bilgisi olduğunu ifade ettiğini, bunun akabinde davacı, aile dostu olan … ve eşinin avukatı olan … ile birlikte davalının avukatı olan …’ın ofisine gittiğini ve burada ” bu senetleri imzaladığınız an eşin hapisten kurtulacak” baskıları altında miktar kısımları boş olan iki ayrı senede imza attığını, o sırada yanında bulunan …’ı da senede kefil olarak eklediklerini, bu senetlerin bedel kısmı boş olan yerleri davalı tarafından … ve … TL olarak doldurularak iki ayrı senede dönüştürüldüğünü, bu süreçlerin hiç birisinden davacının o aşamada tutuklu olan eşinin haberi olmadığını, daha sonra davacı eşiyle konuştuğunda avukatı …’un ” biz eşinle anlaştık onun haberi var” dediği için davalıya senet verdiklerini anlattığını ve eşinin de kendisinin böyle bir konudan haberi olmadığını, kimseyle anlaşma yapmadığını o an öğrendiğini söylediğini, yani davacının eşi …’in, hiçbir şekilde davacı ve davalı arasında borç ilişkisinin kurulmasına muvafakati olmadığını, davacı eşi konuştuktan sonra eşinin avukatının karşı tarafla işbirliği yaparak davacıyı yanılttığını anladıklarını, bunun üzerine davacının eşi …’in avukatı …’u azlettiğini, davacı da … Cumhuriyet Başsavcılığının … ve … numaralı soruşturma dosyalarında davaya konu senetler ile ilgili şikayetçi olduğunu, davalı ve avukatı ile işbirliği halinde olan davacının eşinin eski avukatın ifadesinde; Senet alındıktan sonra alacaklının şikayetçi olmadığını ve bu şekilde …’in cezaevinden salındığını ifade etmiş ise de ; senetlerin tanzim tarihinin … olduğunu, … tarihinde yani senedin tanzim tarihinden 7 gün sonra … vermiş olduğu ifadesinde “… isimli şahıstan şikayetçiyim” dediğini, davacının azlettiği avukat …’un … tarihinde Sulh Ceza Mahkemesindeki ifadede taraflar arasında anlaşma sağlandığını ve protokol yapıldığını ifade ettiğini, davacının hukuki bilgisizliği, eşinin cezaevinde olması, davalının davacının eşinin avukatıyla birlikte hareket etmesi nedenleriyle iradesinin sakatlandığını ve gerçekte imza atmak istemediği senetlere iradesi sakatlanarak imza attırıldığını, davaya konu senetlerdeki bedel kısımlarının sonradan doldurulduğunu, davacı … TL ve … TL meblağları yazılı olmayan, ödeme tarihi kısmı boş olan senede imza attığını, davalı tarafın savcılık ifadesinden de anlaşılacağı üzere davaya konu senetlerin davacının eşinin borcundan kaynaklandığı ve davacının, davalı tarafa borç ilişkisi altına girmesine sebep olabilecek hukuki bir olay bulunmadığını gösterdiğini, dolayısıyla ortada bir kambiyo sözleşmesi de bulunmadığını, zira davalı taraf da borcun davacının eşi tarafından cezaevinden çıktıktan sonra ödenmesini kabul ettiğini asıl borçlu olarak davacının eşini kabul ettiğini, davacının şeklen gösterildiğini kabul etiğini ileri sürerek, davacının … tanzim ve … ödeme tarihli … TL bedelli senet ve … tanzim ve … ödeme tarihli … TL’lik senet yönünden davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki haksız icra takibinin iptaline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış oldukları zararların yasa gereği alacağın %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak davacıya verilmesine, vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle iş bu davanın İİK’nun 72/son maddesine göre menfi tespit davasında yetkili mahkeme icra takibi başlatmış ise de; takibin başlatıldığı icra dairesinin bağlı olduğu genel mahkeme veya her halde davalının yani davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, icra takibinin …’te başlatıldığının, davalının yerleşim yerinin dava dilekçesinde de belirtildiği üzere Manavgat olduğunu, hem … ilçesinde yaşanan ticari uyuşmazlıklar hakkında hem de Manavgat’ta yaşanan ticari uyuşmazlıklar noktasında yetkili Mahkemenin Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini, esasa ilişkin ise … tarihinde Antalya’ nın … İlçesinde, davacının eşinin ve davalı ile ailesinin dahil olduğu kazada davacının eşi, ehliyetsiz, alkollü olması ve kırmızı ışıkta geçmesi, kırmızıda geçmesine rağmen frene dahi basmaması sebebiyle tam kusurlu olduğu trafik kazası meydana geldiğini, akabinde Sulh Ceza Hakimliği kararıyla tutuklanarak ceza evine gönderildiğini, tutukluluk süreci boyunca … tarafından defalarca kez avukatı … ile ceza evinde görüş yapıldığını ve kendisi tarafından avukatına, ceza yargılamasında uzlaşılarak kendisinin tutukluluğunun kaldırılması için karşı taraf ile anlaşılması yönünde talimatlar verildiğini, yaşanan tüm bu gelişmeler sonucunda davacı tarafından uzlaşmanın sağlanarak eşinin dışarı çıkabilmesi hususunda ısrarcı olunmuş, bunun üzerine taraflar avukatları ile birlikte davalı vekili olarak ofisine geldiklerini, taraflar bu görüşme kapsamında kendi istekleri ile meydana gelen ve sigorta şirketinden talep edilemeyen gelir kaybının, manevi tazminatın karşılığı olarak ve ceza yargılamasında uzlaşmanın karşılığı olarak toplam … (sekiz yüz bin) TL karşılığında anlaştıklarını, anlaşılan bu bedelin karşılığı olarak vadeleri birbirinden farklı ve bedel kısımları da dolu halde biri … TL ‘lik diğeri … TL’ lik olmak üzere iki farklı senet davacı tarafından tamamen kendi rızası ve isteği ile imzalanarak davalıya teslim edildiğini, bu senetlerden … TL ‘lik olan ceza yargılamasında gerçekleşecek uzlaşmanın ve meydana gelen gelir kaybının karşılığı olarak, … TL’ lik olan ise meydana gelen zarardan kaynaklı manevi zarar tazminatı kapsamında davacıdan alındığını, sonrasında davacının eşinin avukatı tarafından sulh ceza hakimliğine tarafların anlaştığının beyan edilmesi üzerine davalının eşinin kaza dosyası kapsamında tahliyesine karar verildiğini, bir başka ifade ile davacının eşi yapılan anlaşma sonrasında ve yapılan anlaşma sayesinde trafik kazası dosyasından tahliye edildiğini, bu haliyle davacının dava dilekçesindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, sadece borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, aldatma ve korkutma durumu söz konusu olmadığını, davacı, dava konusu görüşmelere kendi avukatıyla birlikte geldiğini ve tamamen kendi hür iradesiyle senet verdiğini, ayrıca karşılıklı menfaatler arasında gabin oluşturacak bir orantısızlık da bulunmadığını, senetlerin bedel ve vade kısımlarının boş olarak alındığını, daha sonrasında kendilerince doldurulduğu iddiasınında gerçeği yansıtmadığını, tüm bu tutarsızlıklardan bağımsız olarak, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için senetlerin boş olarak verilmiş olduğu ve davalı tarafından sonradan doldurulduğu düşünülse dahi bu husus senedin geçerliliğini ortadan kaldırmayacağını, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da yer bulduğu üzere bu durumun açığa imza anlamına geleceğini, imzanın davacı tarafından kendi rızası ile atılmış olması sebebiyle dava konusu senetlerin hukuken geçerli olduğunu ve davacının da bu senet borçlarından sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, davanın reddi ile icra takibinin devamına karar verilmesini, huzurdaki dava haksız ve kötü niyetli olarak açıldığı için İİK’nun 72. Maddesi uyarınca alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere belirlenecek olan tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, kambiyo senedine dayalı takipten sonra İİK 72/3. Maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı tarafça davacının açmış olduğu İİK’nun 72/son maddesine göre menfi tespit davasında yetkili mahkemede icra takibi başlatmış ise de; takibin başlatıldığı icra dairesinin bağlı olduğu genel mahkeme veya her halde davalının yani davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, icra takibinin …’te başlatıldığı, davalının yerleşim yerinin dava dilekçesinde de belirtildiği üzere Manavgat olduğu, hem … ilçesinde yaşanan ticari uyuşmazlıklar hakkında hem de Manavgat’ta yaşanan ticari uyuşmazlıklar noktasında yetkili Mahkemenin Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, yetki itirazında bulunulduğu görülmüştür.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davalarında yetki hususu İcra ve İflâs Kanunu’nun 72 nci maddesinin son fıkrası hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer ve davalı alacaklının ikametgahı mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. Kambiyo senetlerine dayalı menfi tesbit davalarında keşide yerindeki mahkemenin yetkisi de kabul edilmektedir. (Yargıtay 19. HD., 2010/7456 E, 2011/687 K//uyap mevzuat)
Hükme göre, menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. İlgili düzenlemede yetki hususu seçimlik olarak düzenlendiğinde kesin yetki hali mevcut değildir.
Somut olayda menfi tespite konu icra takibinin dayanağı 2 adet bono olup bonolar üzerinde yetkiye ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Davacı tarafça dava Antalya Mahkemeleri’ne yöneltilmiş olup; icra takibinin yapıldığı yerin … ilçesi, davalının yerleşim yerinin de … ilçesi olduğu nazara alındığından davanın yetkili Mahkemede açılmadığı hususu sabittir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın … tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir. Buna göre … ilçesinin Alanya Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinde kaldığı anlaşılmakla davalının süresinde yaptığı yetki itirazının kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE; mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın yetkili Alanya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yetkili mahkemece nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekili Av. …’ın yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır