Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/805 E. 2024/6 K. 03.01.2024 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/805
KARAR NO : 2024/6
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 01/09/2022
KARAR TARİHİ : 03/01/2024

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ya ait ve davalı … yönetimindeki … plakalı aracın, müvekkil …’a ait park halinde bulunan … plakalı araca çarpması neticesinde … tarihinde … ili, … ilçesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkile ait aracın park halinde bulunması sebebi ile herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkile ait araçta meydana gelen hasarın tespiti amacıyla ekte sundukları ekspertiz raporunun tanzim edildiğini, bahse konu ekspertiz raporunda müvekkile ait araçtaki hasar onarım bedelinin … TL olarak tespit edildiğini, davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın … kaza tarihi itibariyle geçerli … poliçe no’lu trafik (ZMMS) sigortası kapsamında … A.Ş.’ye … tarihinde (gerekli tüm belgelerle birlikte) başvurulmuş ise de, davalı şirket tarafından … tarihinde taraflarına sadece 1453,00 TL değer kaybı ödemesi yapıldığını, ancak bu tutarın taraflarınca kabulü mümkün olmadığından aracın onarım ve parça değişimleri sonucu satılmak istenildiğinde 2. El piyasasında meydana gelen reel değer kaybı bedelini tespit etmek amacıyla taraflarına Eksper … görevlendirildiğini, ekspertiz raporundan da açıkça görüleceği üzere müvekkile ait araçta reel değer kaybı bedelinin ödenen tutardan daha yüksek olduğunu, İşbu sebeple bakiye alacak yönünden davalı sigorta şirketine … tarihinde yeniden başvuru yapılmış ise de, bu taleplerinin davalı şirket tarafından yanıtsız bırakıldığını beyan ederek; maddi hasarlı trafik kazası sonucu müvekkilin aracında meydana gelen hasar nedeniyle (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik) 100,00 TL değer kaybı tazminatının ve 413,00 TL ekspertiz raporu ücretinin işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden (poliçe limiti dahilinde) temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; eksik evrak ile başvuru yapıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, 20.03.2020 tarihin ve 31074 sayılı resmi gazate’de yayımlanan “karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluksigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar” ın uygulanması gerektiğini, başvuran tarafın kasko şirketine hasar onarım bedeli ödemesi yapıldığını, araçta meydana gelen değer kaybının 1.453,50 TL olduğu tespit edildiğinden, bunun üzerine başvuran tarafa değer kaybı bedeli ödendiğini, trafik sigortası genel şartları (yeni) ekinde yer alan kriterlere göre hesaplama yapılması gerektiğini, ekspertiz ücretinin makul olmadığını, avans faizi talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ilk önce … Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas sayısında açılmış olup, mahkemece 2022/362 karar sayısı ile Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı ve Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ilişkin kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle mahkememizin ticari davalara bakma görevi kalmadığından dosyanın mahkememize gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Dava, bakiye değer kaybı tazminatı ve ekspertiz ücretinin tahsili talebinden ibarettir.
TBK m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Davalı sigorta şirketinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı itirazları, davacı tarafça bir başvurunun yapılmış olması, bunun sigorta şirketince de esasen (ödeme nedeniyle) kabul edilmiş olması, hak arama hürriyeti, mahkeme erişim hakkının gerektiğinden fazla kısıtlanmamasının gerekmesi karşısında yerinde bulunmamıştır.(Emsal olarak, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi., 2017/645 E., 2017/464 K.)
Yargı kararlarında, öncelikle dava konusu aracın hasar geçmişine ilişkin tüm bilgi ve belgeler (tramer kaydı, sigorta şirketlerinde oluşturulan hasar dosyası, servis belgeleri, trafik denetleme şube müdürlüklerince tanzim edilen tutanaklar ve fotoğraflar vs) ilgili yerlerden getirtilip konusunda uzman ayrı bir bilirkişiye tevdi edilerek aracın markası, modeli,yaşı, kilometresi ve değere etki eden diğer özellikleri de dikkate alınarak dava konusu aracın kaza öncesi serbest piyasa koşullarındaki 2. el değeri ile aracın onarım sonrası serbest piyasa koşullarındaki 2. el değeri (kaza sonrası onarımla değişen orijinal parçalar varsa bunların araca kattığı değer de dikkate alınarak) arasındaki farkın belirlenmesi yöntemiyle değer kaybının tespiti gerektiği belirtilmektedir.
Dosyada gerekli bilgi ve belgeler, taraf delilleri toplanmıştır.
Mahkememizce dosya kusur ve hesap bilirkişisine tevdi edilmiş ve rapor aldırılmıştır.
… tarihli heyet raporunda özetle; … Plakalı araç sürücüsü …, 2918 Sayılı KTK. da Belirtilen; 52/ 1-B , 84/ I, Maddeleri ile Yönetmelik 95. Ve 101.Maddelerini ihlal ettiği; park halinde duran, … Plakalı … plakalı araç sürücülerinin İse her birinin ayrı
ayrı; aynı Kanunda belirtilen; her hangi bir kural ihlalinin olmadığı;
başvuruya konu aracın, gerçek zarar ilkesi gereğince piyasa rayiçlerine göre oluşan değer kaybının 10.000,00 TL olduğu; davalıya ait aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini tanzim eden davalı sigorta şirketince 1.453,50 TL değer kaybı ödemesi yapıldığının görüldüğü; tespit edilen değer kaybından, ödemesi yapılan tutar tenzil edildiğinde kusur oranında bakiye değer kaybının 8.546,50 TL olduğu hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce … tarihli duruşmada, Davacı vekiline tebligat çıkartılarak dava dilekçesinde belirtilen … plakalı aracın kaza ile ilgisi olup olmadığı, sehven yazılıp yazılmadığı hususlarında netleştirici beyanda bulunmasının istenilmesine, usul ekonomisi gereğince Tramer’e yazı yazılarak … plakalı aracın kaza öncesine ait kayıtların varsa gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili, … tarihli davacı vekilinin beyan dilekçesinde özetle; söz konusu … plakalı araç bilgisinin sehven yazıldığı, müvekkile ait plaka bilgisinin … şeklinde olduğu bildirilmiştir.
Bu hususta çelişkinin giderilmesi için eksper bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
… tarihli ek raporda, özetle; kök rapordaki tespitlerin yerinde olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.(Yargıtay 17. HD., 2019/2909 E,2020/7805 K.)
Bu belirlemeler ve bilirkişi raporu ışığında, rapor içeriğindeki tespitler gereği, davacının kazada kusurunun olmadığı mahkememizin kabulündedir. Eksper raporu da dosya kapsamına uygundur.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir (AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Aşamalarda, davacı vekili, talebini ıslah etmiştir ve ıslah dilekçesi HMK m. 177/2 gereği davalılara tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi vekili ıslaha karşı beyan dilekçesi sunmuştur.
2918 sayılı Karayolları trafik kanunu’nun 109 uncu maddesi gereğince de ; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.(HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza tarihi, dava tarihi ve hatta olayın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. Maddesi kapsamında da değerlendirilebilecek olması karşısında, dava tarihi ve ıslah tarihi itibariyle zaman aşımı def-inin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki kabuller doğrultusunda, davalıların talep konusu sigorta eksper masrafını da karşılaması gerektiği anlaşılmaktadır.
Yine söylemek gerekir ki; Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir ifade ile haksız fiillerde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı gerektirmez. (Yargıtay 17. HD., 2008/2484 E., 2008/4216 K., Yargıtay 11. HD., 25.1.2007 tarih, 2005/14182E.,2007/809 K.)Haksız eylemden kaynaklanan tazminat  davalarında, olay tarihinden faiz yürütülmelidir(fur semper in moro). Davalı gerçek kişiler yönünden temerrüt tarihi olay tarihidir. Somut olayda dava, sigorta şirketine karşı da açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Dosya arasında bulunan belgeye göre, başvuru sonrası 8 iş günü … dir ve hükümde bu hususlara dikkat edilmiştir. Sigorta eksper masrafı yönünden ise faiz başlangıcı tarihi ödeme tarihi olarak kabul edimiştir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar, bilirkişi raporları dikkate alınarak,
Davanın kabulü ile; Davacının değer kaybı tazminatı talebinin kabulü ile; 8.546,50 TL değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden … tarihinden, davalılar … ve … yönünden … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; Davacının ekspertiz rapor ücreti talebinin kabulü ile; 413,00 TL ekspertiz rapor ücretinin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalırdan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Son duruşmada davacı vekilinin mazeret dilekçesi, içeriği de dikkate alınarak, yokluğunda karar verilmesi şeklinde değerlendirilerek, hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
1-Davacının değer kaybı tazminatı talebinin KABULÜ İLE; 8.546,50 TL değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden … tarihinden, davalılar … ve … yönünden … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının ekspertiz rapor ücreti talebinin KABULÜ İLE; 413,00 TL ekspertiz rapor ücretinin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalırdan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL peşin harç ve aşamalarda yatan 200,00 TL ıslah harcı toplamı 280,70 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye kalan 8.959,50 TL’nin 331,32 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 361,40 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 4.018,75 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.600,00 TL nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 8.959,50 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı davacı ve diğer davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/01/2024

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır