Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/794 E. 2023/218 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/794
KARAR NO : 2023/218
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın, müvekkilin ticari hesabından toplam 653,88-TL. hesap işletim ücreti adı altında kesinti yaptığını, sözleşmeye aykırı haksız alınan bu ücretin fazlaya dair haklarının saklı kalması koşuluyla 10,00-TL.sinin iadesine, müvekkilin davalı bankadan … tarihinde kullanmış olduğu 50,00-TL. ticari krediden tahsil edilmiş olan 278,25-TL. ve 315,25-TL. kredi kullandırım ücretlerinin fazlaya dair haklarının saklı kalması koşuluyla 10,00-TL.‟sinin iadesine, … tarihinde kullandırılmış olan 50,00-TL. ticari krediden tahsil edilmiş olan 100,00-TL. peşin kredi komisyonu ve 278,25-TL. kredi kullandırım ücretinin fazlaya dair haklarının saklı kalması koşuluyla 10,00-TL.‟sinin iadesine, … tarihinde yapılan erken kapamadan tahsil edilen 3.217,48-TL. kredi erken kapama komisyonun fazlaya dair haklarının saklı kalması koşuluyla 400,00-TL.‟sinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının kullandığı kredinin ticari nitelik taşıdığını, tacirlerin basiretli iş insanları olduğunu, serbest iradesi ile banka ile müzakere ederek imzaladığı sözleşmeler ile yükümlülük altına girdiği konularla, vermiş olduğu taahhütlerle ve sözleşme dâhilinde yapılan bankacılık işlemleriyle ilgili olarak şartları kabul ettiğini, tahsil edilen komisyonların taraflar arasında imzalanmış olan Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerine ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı bankadan kullandırılan ticari krediler nedeniyle haksız tahsil edildiği iddia edilen kesintilere ilişkin alacak istemine ilişkindir.
09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğin 6/2. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, yapılmamışsa emsal banka uygulamaları araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3567 Esas, 2018/5113 Karar)
Mahkememizce, taraf delilleri toplanmış, emsal kesintileri gösterir bilgi/belgelerin dosyaya girebilmesi amacıyla bankalarla yazışmalar yapılmış, gelen belgeler dosyaya alınmıştır.
Kural olarak belirtmek gerekir ki; 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olan sözleşmeler, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca; sözleşme tarihi itibariyle 818 sayılı BK yürürlükte ise bu kanunun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3594 Esas, 2018/5920 Karar)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. Maddesinde ise genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih ve 2016/981 Esas ve 2017/293 Karar) 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacak olup taraflar arasındaki 2009 ve 2010 yıllarına ait genel kredi sözleşmelerinin, kanunun yürürlük tarihinden önce akdedildiği gözönüne alındığında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşullarının bu sözleşmelere uygulanmasının mümkün bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/01/2014 tarih ve 2013/10503 Esas ve 2014/70 Karar)
Bu temel belirlemeler ışığında, mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı bankaca tahsil edilen toplam 663,37-TL. hesap işletim ücretinin diğer banka ortalamalarının altında kaldığı ve haksız kazançtan söz edilemeyeceği, davalı bankanın kredi kullandırım ücreti adı altında tahsil ettiği 698,25-TL. ve 598,50-TL. olmak üzere toplam 1.296,75-TL. komisyonun kullandırılan kredilerin %1,4 ve %1,2 oranına tekabül ettiği ve nispi oranda alınan faiz dışı gelirin komisyon niteliği gösterdiği ve genel bankacılık uygulamalarında alınan tutarın makul sınırlarda kabul edilebilecek oranda olduğu ve iade edilmesinin uygun olmayacağı, davalı bankanın, erken ödeme tazminatı adı altında tahsil ettiği toplam 3.217,98-TL erken ödeme tazminat tahsilatının, kredi erken kapama tutarının %4,1869 oranına tekabül ettiği ve emsal olabilecek …‟ın aynı dönemde %10 oranında erken kapama komisyonu aldığı göz önüne alındığında, tahsil edilen tutarın iade edilmesinin uygun olmayacağı, davalı bankanın, halde peşin kredi komisyonu adı altında tahsil edilen 600,00-TL. nin tutarların mahiyetinin anlaşılamadığı, bankanın web sitesinde güncel ücret tarifesinde bu isimde bir ücrete rastlanmadığı, diğer bankalarda da emsalinin olmadığı görüldüğünden, bu kesintide genel işlem koşullarından söz edilmesi ve haksız yere alınan toplam 600,00-TL. “peşin kredi komisyonu” adlı masrafın iade edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili, … tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, … tarihli dilekçe ile taleplerini bölmüş, netleştirmiş ve … tarihli dilekçe ile taleplerini ıslah etmiştir.
Davalı vekili, … uyap tarihli dilekçe ile ıslaha ve bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sunmuştur.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu doğrultusunda; Davanın kısmen kabulü ile, davacının peşin kredi komisyonu ücretinin kabulü ile, 600,00 TL’nin, 100,00 TL’sine …, 500,00 TL’sine … tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının hesap işletim ücreti, kredi kullandırım komisyonu, erken kapama komisyonu taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davacının peşin kredi komisyonu ücretinin KABULÜ İLE, 600,00 TL’nin, 100,00 TL’sine …, 500,00 TL’sine … tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, davacının hesap işletim ücreti, kredi kullandırım komisyonu, erken kapama komisyonu taleplerinin REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) peşin harç ve aşamalarda yatan 11,00 ₺ (TL) ıslah harcı toplamı 70,30 ₺ (TL)’nin, alınması gerekli toplam 179,90 ₺ (TL)’den mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 109,60 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 129,60 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.458,10 ₺ (TL)’nin haklılık durumu gereği; 1.385,00 ₺ (TL)’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL) nin, haklılık durumu gereği, 1.254,00 TL’sinin davalıdan, 66,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 600,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 30,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ün yüzüne karşı verilen karar miktar itibariyle KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır