Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/754 E. 2023/689 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/754
KARAR NO : 2023/689
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 27/10/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından dava dışı … A.Ş. ‘ ye ait işletme … poliçe numarası ile Endüstriyel Paket Sigorta poliçesi ile sigortalandığını, …. tarihinde ise, … adresinde bulunan … …’a ait iş yerinde bulunan … model paketleme makinesinin beslediği şebeke geriliminin anlık voltaj düzensizlikleri nedeniyle arızalanması sonucu maddi hasar meydana geldiğini, söz konusu olay sonucu oluşan maddi hasar ekspertiz incelemesi ile tespit edilmiş ve …-TL … tarihinde müvekkil şirketçe sigorta poliçesi teminatından ödendiğini, somut olayda gerçekleşen zarar tamamen davalı tarafın hizmet kusurunda kaynaklı olarak gerçekleştiğini, taraflarınca dava dışı sigortalı işletmede söz konusu hizmetten doğan zarar için ödenen …-TL’yi davalının taraflarına ödeme zaruretinde olduğunu beyan ederek; davanın kabulü ile müvekkil şirket tarafından;…-TLödemesinin, ödeme tarihi olan …’ den itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı def-inde bulunduklarını, husumete ilişkin itirazlarının olduğunu, davaya konu hasarın meydana geldiği yerin dava dışı ”… … ve Tic. AŞ.” olmakla birlikte, ilgili şirketin bağlı bulunduğu adresin … olduğunu, müvekkil şirketin sorumlu olmadığını, gerekli araştırmanın yapılması gerektiğini, zararın doğduğu tarihte müvekkil bünyesindeki şebekelerde herhangi bir voltaj dalgalanması, gerilimin anlık düzensizliği vb. gibi bir arıza meydana gelmediğini (bu husus da arıza faaliyet raporları ile sabittir), hatta zararın doğduğu tarihe ilişkin müvekkil şirket bünyesinde kayıtlı abonelerden şirkete gelmiş herhangi bir arıza bildirimi bulunmadığı da yapılan araştırmalar sonucunda tespit edildiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, rücuen tazminat talebinden ibarettir.
Ödeme tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında, zaman aşımı def-inin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
TTK’nın madde 1472/1’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. (Yargıtay 17. H.D.’nin 2014/9316 E., 2014/9764 K.; 2015/1543 E., 2015/10091 K. ve 2014/20835 E., 2016/11086 K.). Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmıştır.
Davacının sigortalısı ticaret şirketidir ve davalı da ticaret şirketi olmakla, davada mahkememiz görevlidir.
Dosyada taraf delilleri toplanmış ve dosyada keşif/bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.
Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi heyet raporunda özetle; Meydana gelen hasarın davacı sigortacı ile dava dışı sigortalısı … Aş arasında tanzim edilen Endüstriyel Paket Sigorta poliçesinin vadesi içinde, poliçede belirtilen riziko adresinde sigorta kapsamında teminat limiti dahilinde meydana geldiği, meydana gelen hasarın KDV hariç … TL olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi kapsamında … tarihinde dava dışı … … firmasına ödendiği iddia edilen … TL’nin (dosyada ödeme belgesi olmadığından kontrol edilemedi) belirlenen gerçek hasar bedeli ile uyumlu olduğu, sigorta bedeli üst limitini aşmadığı, mahkemece davalı yönünden rücu şartlarının oluştuğunun kabulüne binaen yapılan tazminat yönünden incelemede, rücuya konu bedelin … TL olduğu; 6446 sayılı … PİYASASI KANUNU ve bağlı mevzuatına göre … … firmasının faaliyetlerini yürüttüğü (… İçindeki) işyerine ait Dağıtım Şebekesinin, ilgili bölgede Dağıtım Lisansı sahibi olan … tüzel kişiliği sorumluluğunda olduğu, davalı … … A.Ş sorumluluğunda olmadığı, … … firmasının faaliyet gösterdiği işyerinin Dağıtım Sistemi Bağlantı Anlaşmasının ve … Tedarik Sözleşmesinin … ile imzalanmış olduğu ve bu hizmetlerin Dağıtım Lisansı sahibi … tarafından yerine getirilmekte olduğu, … … A.Ş nin ve … … … A.Ş.nin mevzuat gereği bu hizmetlerde bir yetkisi ya da sorumluluğu olmadığı, Dağıtım hizmetini veren/Dağıtım şebekesinden sorumlu kuruluş … Bölgesi de olsa, … … A.Ş, de olsa; eldeki bilgi ve belgelere göre meydana gelen arızanın Dağıtım Şebekesi kaynaklı olmadığı, abonenin iç tesisatından ya da cihazın kendisinden kaynaklı olduğu hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi heyet raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi heyet raporu doğrultusunda; davalının sorumlu olmadığının kabulü ile, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 241,72 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 28,13 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 3.120,00 ₺ (TL) nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır