Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/745 E. 2023/400 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/745
KARAR NO : 2023/400
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 25/10/2022
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kaza tarihinde maliki bulunduğu … plaka sayılı aracın, … tarihinde, maddi hasarlı zincirleme trafik kazasına karıştığını, dava dışı …, sevk ve idaresindeki, davalı … Sigorta A.Ş.’ ye … Nolu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan, … plakalı araç ile, … İlçesi 70 km/s azami hız limitli … Caddesi üzeri … Kavşağı istikametinden … Kavşağı istikametine seyri sırasında, meydan alt geçidi çıkışına geldiğinde sevk ve idaresinde aracın ön kısmını, ileride aynı yönde seyir halinde olan ve trafiğin durmasından dolayı beklemede olan … plakalı otomobilin arka kısımlarına çarpması sonucu, çarpmanın etkisi ile … plakalı otomobilin de ön kısmı, önünde beklemekte olan müvekkil …’ın maliki bulunduğu … plakalı araca arkadan çarparak hasarlanmasına sebep olduğunu, zincirlemeli maddi hasarlı trafik kazası olayında; dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki davalı şirkete sigortalı bulunan … plakalı araç ile ön ilerisinde aynı yönde seyir halinde bulunan araçlar ile arasında bulundurması gereken mesafeyi ihlal ettiğinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun ve Yönetmeliğinde belirtilen kuralları ihlal ettiği ve asli kusurlu olduğunun sabit olduğunu, taraflarınca Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesi … D.İş sayılı dosyasından vekil edenin maliki olduğu araçta meydana gelen hasara ilişkin tespit yapılması talep edildiğini, bilirkişi tarafından araçta oluşan hasar bedelinin 21.228,00 TL, aracın onarılması için geçen geçen 7 iş gününe ilişkin yoksun kalma zararının ise 1.400,00 TL olarak hesaplandığını, Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesi … D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda da tespiti yapıldığı üzere zincirlemeli maddi hasarlı trafik kazası olayında vekil edenin maliki olduğu … plakalı otomobil sürücüsü …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun ve Yönetmeliğinde belirtilen kuralları ihlal etmediğinin tespit edildiğini, kaza sebebi ile … plakalı araçta meydana gelen hasar bedelinin taraflarına ödenmesi hususunda kazaya sebep olan … plakalı aracın zorunlu trafik sigortacısı … Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne yazılı başvuru ile ihbarda bulunulduğunu, ancak yasal süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmadığını, değinilen nedenlerle, tarafımızca yukarıda adı geçen taraftan trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen hasara ilişkin tazminat talep etme zarureti doğduğunu, müvekkilinin maliki bulunduğu araçta meydana gelen hasar bedelinin tazmin edilmesi için arabuluculuk Kurumuna başvurulmuş olup; ekte sunulan … Arabuluculuk Dosya Nolu Anlaşamama Tutanağı ile davalı taraf ödeme yapmaya yanaşmadığını beyan ederek; şimdilik 12.000,00-TL hasar bedelinin kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizi, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkil sigortalı araç sürücüsünün davacı araçta oluşan hasara ilişkin illiyet bağı bulunmadığını, birden fazla kazanın meydana gelmesi halinde kazaların birbirinden bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi ve kusur dağılımı yapılması gerektiğini, değişik iş sayılı dosyanın tebliğ edilmediğini, davacı tarafından kasko sigortacısına başvurulup başvurulmadığının tespit edilmesi gerektiğini, hasar bedelinin Genel Şartlara göre hesaplanması gerektiğini, şirketin KDV’den sorumlu tutulması mümkün olmadığını, usulsüz yapılan tespit raporunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, faiz talebi içeriğinin usule aykırı olduğunu, her durumda müvekkil sigorta şirketi temerrüde düşmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından (haksız fiilden) kaynaklı hasar tazminatı talebinden ibarettir
Türk Borçlar Kanunu m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Mahkememizce taraf delilleri aşamalarda toplanmış ve dosya kusur/ sigorta eksperi bilirkişiye tevdi edilmiştir.
… tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; … Plakalı araç sürücüsü …, 2918 Sayılı Yasada belirtilen; 52/ 1-b, 56/ 1-c, 84/ 4 Maddeleri ile Yön. 95. 101. Ve 107 Maddelerini ihlal ettiği; … Plakalı, … Plakalı, … Plakalı araç sürücülerinin ise; her birinin ayrı ayrı kural ihlalinin/ kusurunun olamadıkları; hasar tutarı yönünden, Rapora konu kaza sonucunda araçta meydana gelen hasarın, parça değişimi ve hasar gören parçaların onarım ve değişim işçiliklerinin 18.967,39 TL + KDV (KDV DAHİL 22.381,52 TL) tutarında olduğu; k inceleme konusu araç üzerinde 10.000,00 TL değer kaybı oluşacağı; dava konusu araç için mahrumiyet bedelinin: 10 gün (onarım süresi) x 450,00 TL = 4.500,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Davacı taraf, ıslah dilekçesi sunmuş ve 12.000,00 TL olarak talep ettikleri hasar bedelini 6.967,39 TL arttırarak bilirkişi raporunda belirtilen KDV hariç 18.967,39 TL’ye yükseltilmesi yönünde davayı ıslah ettiklerini ve her ne kadar dava dilekçesinde değer kaybına ilişkin tazminat talebinde bulunulmamış ise de bilirkişi raporunda belirtilen 10.000,00 TL değer kaybı tazminatının da davalı sigorta şirketinden tazmini hususunda davayı ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Islah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.
Aşamalarda, davalı vekilinin talebi gereği dava ihbar edilmiştir.
İhbar olunan … Sigorta AŞ vekili beyan dilekçesinde özetle; ihbar olunan olarak davayı takip ettiklerini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, gerekli incelemenin yapılması gerektiğini, taleplerin yerinde olmadığını, müterafık kusurun dikkate alınması gerektiğini, kusur durumlarının tespiti gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Sadece, bilirkişi (sigorta eksperi) davada talep edilmeyen kısımlar için de hesaplamalar yapmıştır.
Bilindiği ve 07.12.1964 gün ve 3/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere; Dava, mahkemeden verilecek bir hükümle, bir iddia üzerinde hukuki korunmanın sağlanması dileğidir.
Yasal istisnalar dışında, davada talep edilen sonuçlar değiştirilemez ve genişletilemez.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biridir. Gerek öğreti gerekse Yargıtay, ıslah yoluyla davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini, aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak, bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK’nun 29.06.2011 tarih, 2011/1-364 E., 2011/453 K.) Bu nedenle başlangıçta dava konusu edilmeyen değer kaybı tazminatı talebi ıslahla dava konusu haline getirilemez. Davacının değer kaybı tazminatı talebine yönelik ıslahı yerinde değildir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu içeriği, taleple bağlılık ilkesi, yukarıdaki açıklamalar kapsamında, davacının hasar tazminatı talebinin kabulü ile, 18.967,39 TL (KDV hariç) hasar tazminatının … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … tarihli dilekçesi ile değer kaybı tazminatını da talep ettiklerini bildirmekle, bu şekildeki ıslah ile yeni talebin davaya ithali usulen mümkün olmadığından bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının değer kaybı tazminatının usulsüz olduğu, ıslahla davaya dahil olamayacağı kanaatiyle mahkememizce ret kararı verildiğinden, bu yönde bir dava değerine esas talep olmadığından, davanın bütün halinde kısmen kabulü söz konusu olmayıp, davacının usule uygun olarak dava dilekçesinde talep ettiği hasar tazminatı talebi ve dolayısıyla davası tam kabul olduğundan, bu yönüyle davalı lehine bir vekalet ücreti takdirine ve aynı gerekçelerle yargılama giderlerinin haklılık oranı gerekçesiyle taraflar arasında paylaştırılmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, davadan önce, delil tespitinde bulunmuştur.
Yargıtay 3. HD nin 2017/9181 esas, 2019/5802 karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere; Delil tespiti isteyenin haklarını korumak içi zorunluluk varsa veya acele hallerde mahkemece karşı tarafa tebligat yapılmadan delil tespiti yapılabilir, ancak bu durumda mahkemece delil tespiti tutanağının ve bilirkişi raporunun bir sureti derhal karşı tarafa tebliğ edilmelidir. Ancak tebligat yapılmış olsa bile cevap dilekçesinde kabul edilmemiş delil tespiti raporuna dayanılarak hüküm verilmesi kanuna aykırılık oluşturur. Yargıtay 3. HD nin 2017/10278 esas, 2019/5981 karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere; Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir. Davalı taraf delil tespiti dosyasına itirazlarını sunmuştur. Yine Antalya BAM 4. HD’nin 2019/685 E, 2020/1196 K sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; 6100 Sayılı HMK’nın 323/ç madde ve fıkrası gereğince geçici hukuki koruma tedbirleri nedeniyle yapılan giderler ile delil tespiti masrafları, yargılama giderleri kapsamındadır. Bu durumda delil tespit davası nedeniyle yapılan giderler yargılama giderlerinden olup, yargılama gideri türünden değerlendirilerek (Yargılama giderine eklenerek, davanın kabul-red oranına göre) bu konuda karar verilmesi gerekirdi. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 06/11/2014 gün, 2014/15868 E., 2014/15196 K.; 20/12/2018 gün, 2018/292- 12596 E.K; 20/11/2014 gün2014/19847-16462 E.K.) Mahkememizce bu hususlar göz önüne alınmıştır.
Dosyaya baktığımızda; davanın trafik kazasına dayandığı anlaşılmaktadır ve genel kural olarak Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir ifade ile haksız fiillerde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı ge-rektirmez. Bu durumda, davacı tarafın sigorta şirketi haricinde talep ettiği tazminata, talep var ise talep ettiği gibi kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir(Yargıtay 17. HD., 2008/2484 E., 2008/4216 K., Yargıtay 11. HD., 25.1.2007 tarih, 2005/14182E.,2007/809 K.)Haksız eylemden kaynaklanan tazminat  davalarında, olay tarihinden faiz yürütülmelidir(fur semper in moro). Dava, sigorta şirketine karşı açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Dosya arasında başvuruya ilişkin belgeler (10/01/2018 başvuru tebliğ tarihi) sunulmuştur. Bu nedenle, sigorta şirketi yönünden kaza tarihi değil, hesaplanan (başvurunun 8 iş günü sonrası) tarih esas alınmıştır.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının hasar tazminatı talebinin KABULÜ İLE, 18.967,39 TL (KDV hariç) hasar tazminatının … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacı … tarihli dilekçesi ile değer kaybı tazminatını da talep ettiklerini bildirmekle, bu şekildeki ıslah ile yeni talebin davaya ithali usulen mümkün olmadığından bu talebin REDDİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 204,93 TL peşin harcın ve aşamalarda yatan 289,76 TL ıslah harcı adında yatırılan harç toplamı 494,69 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 800,97 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 575,39 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücretine ilişkin giderler toplamı 2.573,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
8-Davacı tarafça delil tespiti (değişik iş) dosyasında yapılan masraflar toplamı 1.435,60 TL’nin (dosyaya eklenecek evrak içeriğinde dosya örneği mevcuttur ve oradan tespitler yapılmıştır) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.560,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
11-Davacının değer kaybı tazminatının usulsüz olduğu, ıslahla davaya dahil olamayacağı kanaatiyle mahkememizce ret kararı verildiğinden, bu yönde bir dava değerine esas talep olmadığından, davanın bütün halinde kısmen kabulü söz konusu olmayıp, davacının usule uygun olarak dava dilekçesinde talep ettiği hasar tazminatı talebi ve dolayısıyla davası tam kabul olduğundan, bu yönüyle davalı lehine bir vekalet ücreti takdirine ve aynı gerekçelerle yargılama giderlerinin haklılık oranı gerekçesiyle taraflar arasında paylaştırılmasına yer olmadığına,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
13-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21.06.2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır