Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/74 E. 2022/389 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/74
KARAR NO : 2022/389
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2022
KARAR TARİHİ: 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; …Toptan Gıda San. Tic. Limited Şirketinin …’a (… Ticaret) gıda ve türevi ürünler sattığını, sattığı malları teslim ettiğini, bu bağlamda vekil eden şirket ile davalı arasında ticari ilişki ve cari hesap gereği mal teslimi yapıldığını ancak davalı tarafından teslim alınan malların ödemesini yapılmadığını, vekil eden şirket tarafından verilen mallar karşılığı ekte dökümü yapılan e fatura- imzalı irsaliye düzenllendiğini, malların karşı tarafa teslim edildiğinin imzalı irsaliye ile sabit olduğunu, imzalı irsaliye ve e-faturanın taraflarında olduğunu, 02.08.2021 tarihli irsaliye de borçlu şirketin kaşe ve imzasının mevcut olduğunu, …Toptan Gıda San. Tic. Ltd. Şti. edimini ifa etmesine rağmen davalının bedel ödeme borcunu yerine getirmediğini, davacı vekil edenin, cari hesaptan, ticari ilişkiden ve e-fatura ve sevk irsaliyesi ile teslim edildiği sabit olan malların bedelinin ödenmemesinden kaynaklı olarak davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 80.825,25 TL alacağı olduğunu, davalı, davacıdan aldığı ürünlerin faturasını alıp kayıtlarına işlediği ve malları teslim aldığı halde ödemlerini zamanında yapmadığını, taraflar arasında ticari faaliyetler ve mal alım satımı, davalı tarafından ticari defter ve kayıtlarına işlenmiş olup BA/BS formlarında bildirildiğini, bu hususta BA/BS bildirim formlarının celbini talep ettiklerini, taraflar arasındaki irsaliye, e fatura ile cari hesaba göre alacaklı vekil eden karşı taraf borçludan 80.825,25 TL alacaklı olduğunu, 19.08.2021 tarihli E-faturanın vadesi gelmiş olup fatura bedelleri ödenmediğinden taraflar arasındaki 19.08.2021 tarihli E-faturanın bakiyesi muaccel hale geldiğini, malların davalı tarafa teslim edildiği sabit olup malların bedelleri vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, ödeme bakımından yapılan tüm uyarılar neticesiz kaldığını, davacı müvekkilin, alacağının ödenmemesi nedeniyle alacağının tahsili için davalı aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazlarının olduğunu, müvekkil davalının yerleşim yerinin Aydın ili Köşk ilçesi olduğunu, bu nedenle açılmış olunan iş bu davanın yetkisiz yer mahkemede açıldığını, davanın, davalı yerleşim yeri olan Aydın ili mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, takibe itirazın sebeplerinin genişletilemeyeceği iddiasının hukuken yerinde olmadığını, kaşe ve imza itirazlarının olduğunu, davacı ile müvekkil arasında dava konusu faturalardan kaynaklı bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı şirket hukuka aykırı olarak müvekkil davalıya fatura tanzim etme yolunu seçtiğini ve müvekkilden hakkı olmayan bedelleri tahsil etmeye çalıştığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İcra dosyasına bakıldığında, davalı tarafça, icra dosyasında da yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Bilindiği üzere genel olarak belirtmek gerekir ki, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Kural olarak, itirazın iptali davasında, mahkemenin ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlardan öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip karara bağlanır. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre de, itirazın iptali davasını gören mahkemece öncelikle takip dosyasındaki icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın tetkiki gerekir (Yargıtay HGK. 20.3.2002 gün ve 2001/13-241 E., 208 K. ile Yargıtay HGK. 06.10.2004 gün ve 2004/19-410 E. 2004/471 K. sayılı ilamları). Çünkü, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır ( Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ). Öte yandan, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır. Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E., 2002/208 K.; 27.11.2013 gün ve 2013/13-372 E. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir. Bunun için mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmadığının bir etkisi yoktur. Bunun sebebi, itirazın iptali davasına bakmaya yetkili mahkemenin, takibin yapıldığı yer mahkemesi olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda davalı aleyhine yapılan takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır. Özetle; icra dairesinin yetkisine de itiraz bulunduğu takdirde mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisi incelenip, yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde dava şartı gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi, icra dairesinin yetkili olduğunun kabul edilmesi halinde ise, mahkemenin kendi yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2011 tarihli ve 2001/19-267 E.-2001/311 K.) Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ( HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K. ).
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanunun 10.maddesine göre ise sözleşmeden doğan takiplerde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir.
İcra takibinin yapıldığı ve eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 89. maddesinde ise borcun ifa edileceği yer düzenlenmiştir. Buna göre;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1- Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2- Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3- Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir”.
Yukarıdaki hükümlerden anlaşılacağı üzere, para alacaklarına ilişkin davalar, alacaklının yerleşim yerinde de görülebilir. Somut olayda da davacının yerleşim yeri Antalya olmakla, davacı da TBK m. 89 hükmünü dile getirerek, yetkili mahkemenin Antalya mahkemeleri olduğunu beyan etmiştir. Davalı da bunu reddetmektedir.
Yukarıda belirtilen ifa yeri mahkemesine ilişkin hükümlerin uygulanması için taraflara arasındaki sözleşme ilişkisinin/borç dayanağına ilişkin ilişkinin uyuşmazlık dışı olması gerekir. Somut olayda ise, davalı özetle; davacı ile müvekkil arasında dava konusu faturalardan kaynaklı bir ticari ilişki bulunmadığını ileri sürmüştür. Davada ileri sürülen borç iddiasına temel hukuki ilişkiyi/sözleşme ilişkisini reddetmiştir. Bu nedenle, sözleşmenin ifa yerinde davanın görülmesi usulen mümkün değildir. Somut olayda, HMK m. 6 hükmünün uygulanması gerekir. Ancak, davalı icra dosyasında ilk olarak usule uygun yetki itirazında bulunduğu için öncelikle oradaki yetki hususunun dikkate alınması gerekir. Takip, yetkili yer icra dairesinde yapılmadığından, davalının yetki itirazı yerinde olduğundan, davanın iş bu nedenle, usulden reddine (yetkisizlik değil) karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Hüküm gereği alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın, davacı tarafça başlangıçta yatırılan 950,61 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, (itirazın iptali davasını ön şartı yetkili yerden/geçerli bir takip yapılması şartı olmadığından, AAÜT m. 7/2 gereği)
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekili …ile davalı vekili …’nın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır