Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/693 E. 2022/919 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/693 Esas
KARAR NO : 2022/919
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2022
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)İtirazın İptali ) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin 28/12/2021 tarihinde davalıya 69.050,88-TL ödeme yaptığını, 29/12/2021 tarihli … nolu fatura karşılığı ürünlerin teslim edilmediğini, müvekkili şirket tarafından ürünlerin iade faturası 31.12.2021 tarihli … nolu belge ile düzenlendiğini, 29.12.2021 tarihinde müvekkil şirket tarafından gönderilen davalının uhdesinde bulunan 69.050,88 TL nin üç gün içerisinde müvekkil şirketin banka hesaplarına yahut vekilin hesabına iade edilmesi için Antalya … Noterliği … yevmiye numaralı 17.03.2022 tarihli ihtarnamenin davalıya gönderildiğini, müvekkili şirkete ödeme iade edilmediğini, Davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, Davalı taraf tüm ihtarlara rağmen borcunu ödemediğini, kendisi hakkında Antalya İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası kapsamında takibe geçilmiş olup; davalı tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, Davalarının kabulüne, Antalya Genel İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyandaki itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının gönderdikleri ürünleri zamanında temerrüt ederek teslim almadıklarını, Helal Sertifikası ile diğer sertifikaları ürünler için almalarının, talep edildiğini, büyük ihracat yapmak için, mevcut belgeler, ön ödeme mahiyetinde Davacı tarafından gönderilen bedel kullanılarak söz konusu sertifikalar yaklaşık 150.000 TL olarak alındığını, Dolayısı ile belge alınmasına rağmen, tarafımızdan ürün alınmayarak, tarafımıza ihtiyacımız olmamasına rağmen, davacı için sertifika alınmasına rağmen, sipariş verilmeyerek, daha önce teslim alınmayan ürünler, eski fiyatından tekrar istendiğini, Faturadaki konu malzemeler, yaklaşık 4(dört) katı arttığı dikkate alındığında, güncelleme yapılmadan ve aynı fiyatlardan tekrar istenmesi hukuksuz olduğunu, Davacının gönderdiği bedel, ürün teslim almamasından sonra, belgelendirme masrafına katkı olarak kabul edildiğini, Davacının, belgemiz olmadığı halde, talep ettiği ürünleri, tekrar belgelendirdikten sonra tekrar aynı fiyattan talep etmesi ticari teamüllere aykırı olduğunu Firmanın gıda mühendisi ceren isimli hanımefendi tarafından aşağıdaki, belge doldurularak, belge eksikliği olduğu beliritilerek iade edilmiştir. Zaten belgeli ürünlerin bu fiyatlara satılması mümkün değildir. 18 litreli zeytin yağı belgeli olarak 1260 TL olduğu gözetildiğinde, fiyat güncellemesi söz konusu fiyatlardan yapıldığı takdirde, teslim hazır olduğumuzu beyan etmemize rağmen, eski fiyatlardan 4 ay sonra ürün talep edildiğini, davacının tarafımızdan alacağı olmadığı, hatta yaptırılan masraflardan dolayı tarafımızın alacaklı olduğu dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf faturadan kaynaklı başlatılan icra takibine itirazın iptalini talep etmiş, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, davalı için tacir araştırması yapılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1-a bendi uyarınca; tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz.
TTK’nın 4/1. maddesi uyarınca nisbi ticari dava olması için, her iki tarafın tacir olması ve davanın ticari işletmelerinden doğması gerekir. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1.maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır.Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3.maddesinde; “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Ticaret hayatının temel öznesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1.maddesinde belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir.
Tüm açıklamalardan sonra dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; davacı şirket ile davalı arasında faturaya istinaden mal alım satım ilişkisinin gerçekleştiği, ürün teslim edilmemesi iddiası ile ödenen bedelin tahsili için Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydı ile mahkememizden itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır. Ancak; mahkememizce yapılan tacir araştırması neticesinde davalının oda kayıtlarının bulunmadığı gibi işletme hesabına göre defter tuttuğu tacir sıfatının olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve tanımlar doğrultusunda olayda; dava TTK.nun 4/1-a-f bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan (tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın) değildir. Davacının Anonim şirket olduğu ve tacir sıfatını taşıdığı sabit ise de, davalının tacir olmadığı dolayısıyla davanın da hukuki niteliği itibariyle ticari dava olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın mahkememiz görev alanına girmediği anlaşılmıştır.
Görev, 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair, davacıvekili Av. … ile e- duruşma talep eden davalı vekili Av. …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/12/2022

Katip …
E imzal

Hakim …
E imzalı