Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/64 E. 2022/739 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/64
KARAR NO : 2022/739
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının Antalya Ticaret Sicilinin … Sicil Numarasında 20.04.2009 tarihinde tescil edilen ve Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … vergi kimlik numarasında kayıtlı … Limited Şirketi’ni %50 şer hisse ile ortağı olduklarını, 800 paya ayrılan şirket sermayesinin 20.000,00 TL olup, 400 pay karşılığı 10.000,00 TL sermayenin Davacı …’a, 400 pay karşılığı 10.000,00 TL sermayeninde Davalı … tarafından taahhüt edildiğini, şirketin ilk 10 için şirket müdürü … ve …’in her türlü iş için temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, Davacı …’un şirketteki hissesini 12.08.2010 tarihinde devrettiğini, kısa bir süre sonra şirketin vergi borçlarından dolayı müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını ve şirketin vergi borçlarına istinaden müvekkilince 20.475,34 TL ödeme yapıldığını, bu yapılan ödemenin 1/2 sine tekabül eden 10.234,67 TL tutarın şirketin diğer müdürü ve bu borcun diğer sorumlusu …’e rücu edilmek istendiğini, bu sebeple Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan takibe davalı tarafından itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, davalı borçlunun …’un şirket müdürü olduğu 20.04.2009-12.08.2010 tarihleri arası döneme isabet eden vergi borçlarının tamamından sorumlu olduğu, kendisinin borcu bulunmadığı yönünde yaptığı itirazın kabulünün mümkün olmadığını, zira 05.05.2009 tarihli 7304 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ana sözleşmede tarafların şirket ortağı ve temsilcileri olduğunun ilan edildiğini, dolayısıyla bahsi geçen dönemde hem davacı hemde davalının vergi borçlarından sorumlu olduklarını, Vergi Usul Kanunu’nun 10. Maddesinde tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumluları olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilecektir. AATUK’nun mükerrer 35. Maddesinde şirket yönetici ve ortaklarının şirketin ödenmeyen kamu borcunun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları yazdığını, açıklanan nedenlerle davalının söz konusu borcun 1/2 sinden sorumlu olduğunu, bu nedenle davalı tarafından Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından ödenen vergi borcun zamanaşımına uğramış bir vergi borcu olduğunu, 213 sayılı Vergi usul Kanunu’nun 113 maddesinin 1. Fıkrası” Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının ortadan kalkmasıdır”şeklinde düzenlendiğini, dolayısıyla davacı tarafından bu ödemenin yapılmamış olması gerektiğini, zamanaşımına uğramış bir borcun müvekkiline rücu edilmesinin de açıkça hukuka aykırı olduğunu, zira aynı kanunun 114/1 maddesinde ” Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar” şeklinde düzenlendiğini, bu açıklamalar doğrultusunda zamanaşımına uğramış olan vergi borcunun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu vergi borcun 20.04.2009-12.08.2010 tarihleri arasındaki döneme denk geldiğini, o dönemde yetkili müdürün davacı … olduğunu, her ne kadar müteselsilen sorumlu olunduğu iddia edilmiş ise de borcun ödenmemiş olmasının sorumlusunun davacı olduğunu, öncelikle davacının o dönemde şirketin gelir ve giderleri ilgilendiğini ve borcu şirketin sermayesinden ödeyebileceğini, ayrıca ilgili dönemde 6111 sayılı Yasadan da faydalanmadığını ve ihmal göstererek ana paraya ayrıca faiz ödenmesine sebebiyet verdiğini, ayrıca 20.04.2009-12.08.2010 tarihleri arası döneme isabete den vergi borçları yalnızca takibat sonrası ödenen borçlar ile sınırlı olmayıp, müvekkili tarafından da ilgili döneme ait vergi borcu dahil pek çok ödeme yapıldığını, müvekkilinin bu dosya kapsamında herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin ilgili vergi dairesinden getirtildiğinde müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunun görüleceğini ve müvekkilinin borçlu olduğu düşünülse dahi takas defi kapsamında müvekkilinin herhangi bir borcunun kalmayacağını, açıklanan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve savunma etmiştir.

D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; mahkememizce dosya vergi mevzuatında uzman nitelikli hesap bilirkişisine tevdi edilerek rapor aldırılmıştır.
Dosyaya bakıldığında; Davacı … ile Davalı … Antalya Ticaret Sicilinin … Sicil Numarasında 20.04.2009 tarihinde tescil edilen ve Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … vergi kimlik numarasında kayıtlı … Limited Şirketi’ni %50 şer hisse ile kurucu ortakları oldukları, 800 paya ayrılan şirket sermayesi 20.000,00 TL olup, bu sermayenin 400 pay karşılığı 10.000,00 TL sermayenin Davacı …’a, 400 pay karşılığı 10.000,00 TL sermayeninde Davalı … tarafından taahhüt edildiği, Şirket ana sözleşmesinin Şirketin İdaresi başlıklı 8. Maddesinde:” Şirketin işleri ve muameleleri ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütülür.İlk 10(on) yıl için … ve … şirket müdürü olarak seçilmişlerdir. ” hükmü yer aldığı, şirket ana sözleşmesinin Temsili başlıklı 9. Maddesinde:”Şirketi müdürler temsil ederler. Şirketi ilzam edecek imzalar ortaklar kurulu tarafından tespit, tescil ve ilan olunur. Şirketi ilk 10(on) yıl için Şirket Müdürü … ve … bu sözleşmede yazılı hususlarda ve diğer her türlü işlemde kamu kurum ve kuruluşlarında ve bankalarda ahzu kabza yetkisiyle münferiden temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.” hükmü yer aldığı, dava dışı şirkette 28.07.2010 tarihinde yapılan Ortaklar Kurulu Toplantısında alınan 06 sayılı Kararda Davacının şirkette bulunan 10.000,00 TL kıymetindeki 400 hissesinin tamamı … isimli şahsa devrettiği ve aynı tarih itibariyle şirket müdürlüğünden istifa ettiği ve istifasının kabul edildiği, şirket müdürü …’in görev süresi sonuna kadar müdürlüğünün devamına karar verildiği ve keyfiyetin Ticaret Sicili Gazetesinin 20.08.2010 tarih ve 7633 sayılı Gazetesinin 487. Sahifesinde yayımlandığı görülmektedir.
Dava dışı şirketin 06.04.2012 tarihinde unvan değişimi yaparak yeni unvanının … Limited Şirketi olarak değiştirdiği ve tescil ettirdiği görülmektedir. Yine dava dışı şirketin 30.04.2014 tarihinde Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı 30.09.2014 tarihi itibariyle Resen Terk işlemi yapıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda; dava dilekçesi ekinde yer alan dava dışı şirketin davacı tarafından ödendiği belirtilen vergi borçları ve vergilendirme dönemlerine ilişkin yapılan ödemeler tablo halinde gösterilerek, tespit edilen ve vergi dairesince konulan hacizler neticesinde dava dışı şirketin borçlarına mahsup edilen tutar toplamının 20.475,34 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafça Davalı aleyhine Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile 29.03.2021 tarihinde dava dışı şirket için ödemiş olduğu 27.413,51 TL bedelin 1/2 si olan 13.706,75 TL bedelin rücuen tahsili amacıyla icra takibi başlattığı davalı tarafça yapılan itiraz neticesinde takibin durduğu ve eldeki davanın ikame edilerek; Davacı tarafça itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı talep edildiği, davalı tarafça ise davanın reddi talep edildiği görülmektedir.
Yukarıdaki şirket ve ortaklıklar hakkında yapılan açıklamalar da dikkate alınarak; Davacının şirketteki hissesini 28.07.2010 tarihinde devrederek aynı zamanda şirket müdürlüğünden ayrıldığı, ancak; tarafların dava dışı şirkette 20.04.2009-28.07.2010 tarihleri arası dönem vergi borçlarından her ikisininde şirkette ilgili tarihlerde temsile yetki müdür olması hasebiyle birlikte sorumlu oldukları, bu sorumluluk neticesinde ortaklar tarafından yapılan ödemelerin ise ortaklık hisseleri oranında paylaştırılması gerektiği, her ne kadar davalı tarafça Davacı tarafından yapılan ödemelerin zamanaşımıa uğramış bir borç olduğu beyan ve iddia edilmiş ise de dosya kapsamında yer alan ödeme belgeleri kontrol edildiğinde davacı tarafından ödenen borçlarının dönemleri itibariyle … dönemleri olsa da bu borçların ödeme plan numaralarının tarihlerinin 13.09.2013 tarihli olduğu ve yine 01-12/2014 dönem borcun ödeme plan numarasının tarihinin 13.04.2016 olduğu, 01-03/2014 dönem borcun ödeme plan numarasının tarihinin ise 04.06.2015 tarihli olduğu ve tüm borçların takipli olduğu, ayrıca şirket ortak ve yetkililerinin hesaplarına haciz tatbik edildiği ve zamanaşımı sürecinin kesildiği anlaşılmaktadır. Davacının dava dışı şirket için toplamda 20.475,34 TL ödeme yaptığı, bu yapılan ödemelerden tarafların dava dışı şirkette ortak ve müdür olduğu 20.04.2009-28.07.2010 tarihleri arası döneme isabet eden kısmının 20.416,75 TL olduğu, yapılan ödemelerden 01-12/2014 dönemine ait 24,88 TL ile 01-03/2014 dönemine ait 33,71 TL olmak üzere toplam 58,59 TL kısmının ise Davacının şirkette ortak veya müdürlükten ayrıldığı tarihten sonrası dönemlere ait olduğu, bu durumda Davacının dava dışı şirket için ödemiş olduğu vergi borçlarından dolayı Davalıya rücu edebileceği tutarın tarafların dava dışı şirkette ortak ve müdür olduğu 20.04.2009-28.07.2010 tarihleri arası döneme isabet eden borç kısmı olan 20.416,75 TL tutarın 1/2 si yani ( 20.416,75 TL /2= 10.208,38 TL) 10.208,38 TL ile hissesini devrettiği ve şirket ortak müdürlüğünden ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere isabet eden ve Davacının bu borç bakımından sorumluluğu olmayan 58,59 TL bedeli rücu edebileceği, hal böyle olunca Davacının dava dışı şirket için ödemiş olduğu 20.475,34 TL vergi borcundan dolayı Davalıya rücu edebileceği tutarın toplamının ( 10.208,38 TL + 58,59 TL = 10.266,97 TL) 10.266,97 olduğu, Davacı tarafça Davalıdan takip talebinde 13.706,75 TL talep edildiği raporda belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Taraf vekilleri rapora karşı beyan ve itirazlarını sunmuşlardır.
Davacı vekili, … tarihli duruşmada özetle; itirazlarından vazgeçtiklerini, rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, dava değerinin belirttikleri değer olmakla beraber 10.237,67 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalının itirazları ise yeniden rapor aldırılmasını gerektirmeyen, raporda karşılanan hususlardır. Dava değeri, 13.706,75 TL olarak gösterilmiştir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu içeriği, davalının itirazlarının yerinde bulunmayışı ve raporda karşılanmış olması, davacının itirazının olmaması (itirazından vazgeçmesi) hususları bir arada düşünüldüğünde, davacının dava dışı şirket için ödemiş olduğu vergi borçlarından dolayı davalıya rücu edebileceği tutarın tarafların dava dışı şirkette ortak ve müdür olduğu 20.04.2009-28.07.2010 tarihleri arası döneme isabet eden borç kısmı olan 20.416,75 TL tutarın 1/2 si yani ( 20.416,75 TL /2= 10.208,38 TL) 10.208,38 TL ile hissesini devrettiği ve şirket ortak müdürlüğünden ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere isabet eden ve davacının bu borç bakımından sorumluluğu olmayan 58,59 TL bedeli rücu edebileceği, hal böyle olunca davacının dava dışı şirket için ödemiş olduğu 20.475,34 TL vergi borcundan dolayı davalıya rücu edebileceği tutarın toplamının ( 10.208,38 TL + 58,59 TL = 10.266,97 TL) 10.266,97 olduğu, talebin ise 10.237,67 TL olduğu anlaşılmakla; davanın, bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
İcra inkar tazminatının şartları şunlardır:
a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,
b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı,
c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı,
d)Talep olmalı,
e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
Dosyaya baktığımızda; yasal unsurlar mevcut olduğundan, davacı lehine inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, buna göre Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ İLE takibin 10.237,67 TL üzerinden aynı şartlarda DEVAMINA,
2-Davacının inkar tazminatının KABÜLÜ İLE, hükmolunan alacağın %20’si tutarındaki 2.047,53 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 80,70 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 234,08 ₺ (TL) peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 465,25 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 314,78 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 814,30 ₺ (TL)’nin haklılık oranı gereği; 610,00 ₺ (TL)’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yapılan bir gider uyap sisteminde olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin haklılık oranı gereği; 990,00 ₺ (TL)’sinin davalıdan; 330,00 ₺ (TL)’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 3.469,08 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı verilen karar davacı yönünden KESİN davalı yönünden verilen karar tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır