Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/627 E. 2023/79 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/627
KARAR NO : 2023/79
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02/09/2022
KARAR TARİHİ : 02/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından … plakalı aracın , kasko poliçesi ile sigorta güvencesi altına alındığını, davalının maliki, işleteni olduğu … plakalı aracın , … tarihinde meydana gelen trafik kazası ile müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan park halindeki … plakalı aracın hasarlanmasına sebep olduğunu, … plakalı aracın hasarı sebebi ile müvekkil şirket tarafından , hak sahibine … TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, T.T.K ve B.K.nun ilgili maddeleri ile Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, davalının sorumluluğuna isabet eden ve karşılanmayan miktar … TL ana para ve ferilerinin ödenmesi için davalı hakkında Antalya Genel İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak ; davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, takibin devamının sağlanması için işbu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, davaya konu taleplerinin haksız fiilden kaynaklandığını, haksız fiil ile bir kişiye zarar veren tarafın o zarardan sorumluluğu zarar verdiği tarihi ile başladığını, sigorta şirketinin kasko poliçesi gereğince halefiyet ilkesine dayalı açtığı rücu davalarında ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilebildiğini, davalının tacir olduğunu beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İddia edildiği gibi vekil edene ait aracın kazaya sebebiyet verdiği iddiasının doğru olmadığını, meydana gelen hasara müvekkil şirketin maliki olduğu aracın mı sebep oluğu veyahut meydana gelen hasarda müvekkilin bir sorumluluğunun olup olmadığı araştırılmadığını ve bu hususta kesin bir belirleme yapılmadığını, dosyadaki anlatımların çelişkili olduğunu, hasardan kimin sorumlu olduğu açık ve net değilken davacı tarafından müvekkil aleyhine icra takibi başlatılmasının ve davacı tarafından yapılan ödemenin müvekkilden rücu edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, rücu davası açılmasının doğru olmadığını, davacının müvekkili ile irtibata geçmeden, basiretli tacir gibi davranmadan dava açmasının doğru olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (T.T.K.) 1472 maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … esas, … karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Somut olayda; Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının … Tarih E. …, K. …, RG. … sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.(Benzer yönde Yargıtay … HD., … E, … K; … E, … K) Bu nedenle, iş bu davada davacı ile davalının tacir olması görevli mahkemeyi belirlemede önemsizdir. Davacının sigortalısı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki niteliği önemlidir.
Davacı sigortalısına ait … plakalı aracın poliçesine bakıldığında, aracın “hususi oto”, kullanım tarzının “özel otomobil” olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sigortalısının tacir olduğunu gösterir bir bilgi ve / veya belge dosyada mevcut değildir. Her iki tarafı (davacının sigortalısı bakımından) tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren bir uyuşmazlık yoktur. Davacı sigortalısı ile davalı arasında tüketici ilişkisinin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, görevli mahkemenin genel görevli mahkeme Asliye Hukuk mahkemesi olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu kanaatiyle, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Av. … ile e- duruşma talep eden davalı vekili Av. …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır