Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/615 E. 2022/804 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/615
KARAR NO : 2022/804

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2022
KARAR TARİHİ: 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin araç çekme işi ile iştigal etmekte olduğunu, ticari faaliyetini bu alanda sürdürdüğünü, davalının da oto alım satım işi ile iştigal etmekte olup …isimli iş yerini işlettiğini, müvekkil ile davalının, 13/12/2021 tarihinde …Plakalı ticari aracın alım satımı için anlaştıklarını ve akabinde Antalya … Noterliğinin … tarih ve … yev. Numaralı satış sözleşmesi ile davaya konu ticari araç davalıdan satın alındığını, alım satım işleminin akabinde müvekkilinin aracı kullanmaya başladığını ancak ilk günden itibaren araçta arızaların baş gösterdiğini, durumun satıcıya bildirildiğini ve satıcının birkaç kez aracı teslim alarak sözde tamir ettirdiğini ve müvekkiline iade edildiğini ancak geçen zaman içerisinde arızaların bir türlü tamir edilememesi üzerine müvekkilim bu sefer bizzat, arızaların tespiti için aracı tamire verdiğinde ise aracın hararet yaptığı ve uzun süre bu şekilde kullanıldığı buna bağlı olarak araçta motorunda aşırı derecede kurumlaşma ve oksitlenme olduğu ayrıca araç motorunda büyük çatlaklar olduğu bu hali ile aracın kullanılmasının mümkün olmadığının bildirildiğini, bu durumun satıcıya bildirildiğini ancak davalının sorumluluk almadığını, bunun üzerine Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve araçta bulunan arızaların satış öncesi yüksek hararet yapmasından kaynaklı motor arızası olduğunun tespit edildiğini, tespit neticesinde müvekkilce uğranılan zararın tazmini amacı ile Antalya Genel İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile takibe girişildiğini ancak davalının haksız itirazı nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiğini beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu aracı Antalya … Noterliğinin … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile … isimli şahıstan 50.000,00 ₺ (TL) bedel ile satın aldığını ve bu aracı kendisinin galericilik yapması nedeniyle kazanç elde etmek amacıyla dükkanının önünde bulundurduğunu ve satılmasını beklediğini, daha sonra dava konusu araç için 27/09/2021 tarihinde SGK tarafından kayıt dışı işçi çalıştırmaktan dolayı 9.300,00 ₺ (TL) idari para cezası gönderildiğini, bu cezanın açıklama kısmında, ”Antalya il emniyet müdürlüğünün 08.02.2021 tarihli trafik ceza tutanağına istinaden …’nın kayıt dışı çalıştırıldığı tespit edilmiştir.’ yazdığını, burada anlatmak istediklerinin vekil edenin aracı satın almadan önce yine aynı aracı davacının kendisinin kayıt dışı olarak çalıştırdığını, her ne kadar vekil edenin aracı …’dan satın almışsa da aracın kullanımı yine davacının kendisinde olduğunu, 08.02.2021 tarihli Antalya emniyet müdürlüğünün trafik cezası tutanağında da sabit olduğunu, davacı tarafın daha önceden de kullanımında olan aracı kendi nam ve hesabına almak için vekil eden ile iletişime geçtiğini ve dava konusu aracı 13.12.2021 tarihinde 51.000 TL bedel ile satın aldığını, vekil edenin bu süreç içerisinde aracı ne kullanmış nede başka birisi tarafından çalıştırdığını, araç alındığı şekilde bekletildiğini, davacı tarafın aracın susuz kullanıldığını iddia etmesi bu nedenle motor arızası yaptığını belirtmesi ve üstüne üstlük bu motor hasarını vekil edenin ayıbından kaynaklandığını ileri sürmesi son derece kötü niyetli olduğunu gösterdiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
.Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Belirtmek gerekir ki; Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (TTK m. 11) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.(TTK m. 12). TTK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10 uncu maddesine göre, TTK’nin 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen Cumhurbaşkanı kararı (Bakanlar Kurulu kararı) çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemeler uygulanır.
Resmi Gazetenin 21.7.2007 tarih ve 26589 sayısında yayınlanan Bakanlar Kurulu’nun 2007/12362 Karar sayılı Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin 18.6.2007tarihinde alınan kararının “Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayicinin ayrımı” başlıklı 1 inci maddesi aynen;
“ .. (1) 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a) Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğinikazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkârlar odalarına kaydedilmeleri, Ancak, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri,….”şeklindedir. Ayrıca, 5362 sayılı kanuna göre; Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri ifade eder.
Vergi usul kanununun 177 inci maddesinde belirtilen hadler, uygulamada yardımcı olmaktadır.
Denetime elverişlilik açısından;
Vergi usul kanununun 177 inci maddesi gereği, bilanço esasına göre defter tutma hadleri; (177/1 gereği) alış tutarı kalemlerinde, 2016 yılı 168.000,00 TL, 2017 yılı 170.000,00 TL, 2018 yılı 190.000,00 TL, 2019 yılı 230.000,00 TL, 2020 yılı 280.000,00 TL, 2021 yılı için ise 300.000,00 TL’dir. Satış tutarı kalemlerinde, 2016 yılı 230.000,00 TL, 2017 yılı 230.000,00 TL, 2018 yılı 260.000,00 TL, 2019 yılı 320.000,00 TL, 2020 yılı 390.000,00 TL, 2021 yılı ise 420.000,00 TL’dir. Kanunun 177/2 maddesi gereği, yıllık gayrisafi iş hasılatı hadleri; 2016 yılı 90.000,00 TL, 2017 yılı 90.000,00 TL, 2018 yılı 100.000,00 TL, 2019 yılı 120.000,00 TL, 2020 yılı 140.000,00 TL, 2021 yılı 150.000,00 TL’dir. Kanunun 177/3 maddesi gereği, 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde İş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı hadleri; 2016 yılı için 168.000,00 TL, 2017 yılı için 170.000,00 TL, 2018 yılı için 190.000,00 TL, 2019 yılı için 230.000,00 TL, 2020 yılı için 280.000,00 TL, 2021 yılı için 300.000,00 TL’dir.(https:/…com/2018/12/12/2019-defter-tutma-ve-sinif-degistirme-hadleri/) (https://www.alomaliye. com/2020/12/30/2021-yilinda-isletme-hesabindan-bilanco-esasi-gecis/)
Bu temel belirlemeler ışığında bakıldığında, mahkememizce taraflar için tacir araştırılması yaptırılmıştır. Tarafların esnaf odasında kayıtları mevcuttur. Ticaret odasında ise kayıtları yoktur. Her ne kadar tarafların esnaf odasına veya ticaret odasına kayıtlı olmaları tek başına ilgililerin tacir veya esnaf sayılmasını gerektirmese de bu husus değerlendirmeye esas kalemlerden biridir. Örneğin, ilerde de belirtileceği üzere davalının esnaf odasına kaydı olsa da bilanço usulüne göre defter tuttuğundan tacir olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanında, Kalekapı Vergi Dairesi müdürlüğünün 13/09/2022 tarihli cevap yazısında özetle; davacının vergi kaydının olduğu, işletme esasına göre vergilendirmeye tabi olduğu, VUK m. 177’de belirtilen limitlerin altında kaldığı belirtilmiştir. Üçkapılar vergi dairesi müdürlüğünün 02/09/2022 tarihli cevap yazısında özetle; davalının bilanço esasına göre defter tuttuğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamına ve bu belirlemelere göre, davacının tacir olmadığı, davalının tacir olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu uyuşmazlık mutlak ticari davaya vucut vermemektedir. Yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin dava da söz konusu değildir. Nispi ticari dava yönünde bakıldığında da, davacı tacir olmadığından, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren ve her iki tarafın tacir olan bir uyuşmazlık da söz konusu değildir. Uyuşmazlığın temelinde yer alan aracın ticari araç olarak kayıtlı olması da uyuşmazlığın ticari davaya vucut vermesi için yeterli değildir. Ticari dava sayılmanın ve ticaret mahkemesinde uyuşmazlığın görülmesinin şartları yukarıda ayrıntılı açıklanmıştır. Mahkememiz, davada görevli değildir.
Tüm açıklamalar, dosya kapsamı göz önüne alınarak, davada mutlak ticari davanın söz konusu olmadığı, davalı tacir olmasına rağmen davacının olmadığı, bu nedenle nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı, davanın, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardan olmadığı anlaşılmakla, görevsiz olunduğundan, davanın usulden reddine karar vermek, dosyayı görevli asliye hukuk mahkemesine göndermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekili …ile davalı vekili …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır