Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/588 E. 2023/313 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/588
KARAR NO : 2023/313
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/08/2022
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalı …’in bir örneğini de ekte sundukları … tarihli sözleşme ile, Antalya İli … ilçesi … Mahallesi … Mevkii … Ada … parsel ve parselin üzerinde mevcut ticari işletme (…) , çeşitli yapılar ve müzik sisteminin devri ve yine davacıya ait … plakalı aracın …-TL karşılığında devri hususunda anlaştıklarını, yine sundukları sözleşmeye göre kararlaştırılan …-TL nin ödenmesi için alıcı davalının edimlerini; “…-TL lik kısmı için sözleşme sırasında davalı … adına kayıtlı bulunan Antalya İli … İlçesi … Mah. … Ada Parsel No: da kayıtlı bulunan bağımsız bölüm, Antalya İli … ilçesi … Mahallesi … Mevkii … Ada … parselin devrinden sonraki 5 gün içerisinde müvekkile devredilecektir. Müvekkilin sahibi bulunduğu … Tur.Ltd.Şti’den kaynaklanan sözleşme tarihindeki …-TL lik SSK borcu müvekkil adına … tarafından ilgili kuruma ödenecektir. Devrilecek taşınmaz üzerindeki emlak vergisi borçları ve diğer kurum ve kuruluşlara olan borçlar ödenerek satış bedeli üzerinden düşülerek bakiyesi ile Antalya İli … ilçesi … Mahallesi … Mevkii … Ada … parselin davalıya devrinden sonraki 5 gün içinde müvekkile ödenecektir. Ayrıca sözleşmede her iki taraf için de belirlenen edimler … tarihinde başlamak üzere 15 gün içerisinde yerine getirilecektir.” kararlaştırıldığını, davacının … tarihli sözleşme gereği kendisine düşen edimleri yerine getirerek Antalya İli … ilçesi … Mahallesi … Mevkii … Ada … parsel ve üzerinde mevcut işletmeyi … tarihinde tapudan, yine sözleşmede belirlenen … plakalı aracı ise … tarihinde ekli noter senedi ile davalıya devrettiğini, davalı …’in … tarihli sözleşme sebebi ile kendisine … tarihinde devredilen Antalya İli … ilçesi … Mahallesi … Mevkii … Ada … parseli, üzerindeki yapılarla birlikte akrabasının da ortakları arasında bulunduğu … Ltd.Şti’ne … tarihinde devrettiğini, davacının sözleşmede vaad ettiği gibi işyeri ve alkol ruhsatının halen bu şirket tarafından kullanıldığını, davacının … tarihli sözleşmede belirlenen edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı …’in … Mahallesi … Ada … Nolu bağımsız bölümü davacıya devretmediğini, davalının davacıya ait …-TL lik vergi borcunu ödediğini, davacının 3.kişiden satın aldığı … plakalı karavanın …-TL olan satış bedelini ödediğini bildirdiğini, ayrıca ekte dekontları sundukları …’e ait … Bankası … Şb. … Nolu hesabından davacının … Nolu hesabına … tarihleri arasında 26 parça halinde …-TL ödeme yaptığını, davalı … … tarihli sözleşmeye istinaden Antalya İli … İlçesi … Mahallesi … Nolu bağımsız bölümü müvekkile devretmemiş, bakiye alacaklarının çok küçük bir bölümünü kabulleri olmamasına rağmen çok küçük taksitler halinde ödediğini, davacı adına sözleşmeye istinaden, bakiye alacakların ödenmemesi, ödenen tutarların sözleşmede belirlenen … tarihinden çok sonra ve kısmi yapılması sebebi ile faiz farkından kaynaklı alacağın tahsili için Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas Nolu dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine süresi içerisinde itirazı üzerine İcra Dairesi tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla fazlaya dair hakları, munzam zarardan doğan hakları saklı kalmak üzere, davalının Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas nolu dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacak belirli ve likit olduğundan, davalı aleyhine alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine; masraf ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davada Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, davanın kişiler arasındaki alım satım sözleşmesine dayalı alacak borç ilişkisinden kaynaklanan dava olup, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girmediğini, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının tüm edimlerini yerine getirmiş olup, davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, aksine davalının davacı yana borç para verdiğini, alacaklı konumunda olduğunu, bu alacağının tahsili amacıyla da davacı hakkında … İcra Müdürlüğünün … Esas ile alacak takibine girişildiğini, bu alacak takibine davacının itiraz etmesi neticesinde … İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, duran takibin devamı için davalı tarafından davacı yana karşı … … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas ile dava açılmış olup bu davanın derdest olduğunu, taraflar arasında ki … tarihli sözleşmede belirtilen … İlçesi … Mahallesi … Mevkii … Ada … Parsel sayılı taşınmaz, davacının da beyan ettiği üzere … tarihinde davalı …’e tapuda devir ve teslim edildiğini, sözleşmede bahsi geçen … plaka sayılı aracın ise sözleşmede belirtilen sürelerden çok sonra ancak … tarihinde devir edildiğini, sözleşmede bahsi geçen Antalya İli … İlçesi … Mahallesi … parsel üzerinde bulunan … no lu bağımsız bölümün ise, davacının bu daire yerine kendisine sözleşme harici karavan istemesi neticesinde yerine getirilmediğini, davacının isteği doğrultusuna kendisine … plaka sayılı … Marka karavan alınarak teslim edildiğini, bu karavanın bedelinin ise davalı tarafından araç satıcısına bir kısmı çek, bir kısmı havale, bir kısmı da elden olarak ödendiğini, davacı yanın kendisine böyle bir araç satın alındığını dava dilekçesinde zımni olarak kabul ettiğini, yine davalı tarafından davacının ve … … Ticaret Ltd. Şti’ne ait; Antalya Vergi Dairesi, Antalya SSK, … Vergi Dairesi, … Plaka sayılı araca ait tüm borçlar ve diğer kurumlara olan tüm borçların sözleşme gereğince ödendiğini, yine davalının parça parça olmak üzere davacı yana banka yoluyla ve elden ödemeler yaptığını, 5.000,00 TL kapora bedelini de peşin olarak davacı yana ödediğini, davacı yanın kötüniyetli olarak aradan geçen yıllar sonra davalıya olan borçlarına ödemediği gibi icra takibine giriştiğini, davacı yanın vekil edeni olan …’yı, “Vekil eden …, ilgili taşınmazı üçüncü kişilere satmış olup, satış bedelinin tamamı vekaletname veren olarak, vekilden tahsil olunmuştur. Vekilimi ibra ederim” şeklinde vekilini ibra edildiğini, bu ibraname ile birlikte davacının açıkca taşınmaz satışına ilişkin olarak sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının olmadığını, davalının edimlerini tam ve eksiksiz olarak süresinde yerine getirdiğini belge altında kabul ettiğini, davacının taşınmaz satışından kaynaklanan bir alacağı olsa idi taşınmazını devir etmeyeceğini, vekilini ibra etmeyeceğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, görevsizlik kararı verilmesine, davacının kötüniyetli olarak dava açmasından ötürü dava değerinin %20 sinden den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına çarptırılarak, davalıya ödenmesine karar verilmesini, dava masraf ve vekalet ücretlerinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Antalya Noterler Birliğine müzekkere yazılarak … plakalı aracın trafik kaydı celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Antalya ili … ilçesi … Mah… ada … nolu bağımsız bölümün tapu kaydı celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
SGK’ya müzekkere yazıldığı, … A.Ş. Ünvanlı işyeri ile ilgili kurumlarında herhangi bir borcun bulunmadığı görülmüştür.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … ünvanı adı altında firma kaydına rastlanmadığının bildirildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafın … tarihli sözleşme ile ticari işletme ve çeşitli yapılar ile müzik sistemleri … plakalı aracın devri konusunda anlaşma yapıldığı, davacının anlaşma gereği taşınmazı ve aracı tapu ve noterden devrettiği, ancak davalının üzerine düşen edimini yerine getirmeyerek bağımsız bölümü davacı adına devretmediği gerekçesiyle bakiye borcun tahsili istemiyle ilamsız takip başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde görev itirazında bulunulmuştur.
Davacı tarafça taşınmaz değerine konu olan yerin bungalovlardan oluşan pansiyon niteliğindeki … tesisi olduğu, devredilen taşınmaz tapuda tarla olarak görünse de üzerinde bungalovlar bulunduğu ve tesisin adına olduğu beyan edilmiştir.
Mahkememizce öninceleme duruşmasında, Davacı tarafa TTK 53 maddesi gereğince ticari işletmenin devrine ilişkin işletmenin aktif ve pasifi ile devredildiğini/ devralındığına dair taraflar arasında başka bir anlaşma yapılıp yapılmadığı, ticari işletmenin devrine ilişkin Ticaret Sicil Müdürlüğünce yapılmış bir ilan ve tescil bulunup bulunmadığı hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, ticari işletme devrine ilişkin devir ile ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünde yapılmış bir ilan ve kayıt bulunmadığı beyan edilmiştir.
Davacı vekilinin … tarihli beyan dilekçesi ekinde Esnaf ve Sanatkar Sicil Tasdiknamesi, işyeri açma ve çalışma ruhsatının eklendiği görülmüştür.
İzmir Bornova Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davalının 01/01/2011 tarihinde menkul sermaye iradından dolayı mükellefiyetinin açıldığı, … tarihi itibariyle kapatıldığı, şahsi faaliyetinden dolayı mükellefiyet kaydına rastlanmadığı, 2022 yılına ilişkin herhangi bir bilgiye de rastlanmadığı bildirilmiştir.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından da davalının sicil kaydının bulunmadığı görülmüştür.
Dava dilekçesine ekli taşınmaz sözleşmesi başlıklı … tarihli sözleşmede satışa konu taşınmazın Antalya ili … ilçesi … Mahallesi … mevkii … ada … parsel sayılı taşınmazın satışı hususunda anlaştıkları, taşınmaz üzerinde … işyeri, taşınmaz ağaç evler, diğer yapılar ile yapılar içerisinde bulunan müzik sistemleri ile diğer malzemeler bulunduğunun belirtildiği, söz konusu taşınmazın ve … plakalı aracın satış bedeli olarak tarafların … TL bedel hususunda anlaştıkları görülmüştür.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari … sayılan bir işin diğeri için de ticari … sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari … esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Yine aynı kanunun 11. Maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır“ düzenlemesi bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/11/2017 tarihli 2017/19-1658 Esas – 2017/1464 Karar sayılı emsal içtihatında; “…uyuşmazlık, davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi, yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki … bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, öğretide benimsenen görüşe göre de ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “ticari işletme”, “ticari …”, “tacir” ve “ticari dava” kavramları üzerinde kısaca durulmasında yarar vardır.
Belirtmek gerekir ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlanmasında esas itibariyle “ticari işletme” temelinden hareket edilmiş ve ticaret hukukunun önemli kurumları ticari işletme kavramı ile bağlantı kurularak tanımlanmıştır. Bu hususa TTK’nın 11. maddesinin gerekçesinde de değinilmiş ve “…ticari işletme kanunun temelidir; yani merkez kavramıdır; bu niteliği ile belirleyici, hatta tanımlayıcıdır…” denilmiştir.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1. maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır. Görüleceği üzere ticari işletmenin unsurları; esnaf işletmesi için öngörülen sınırın üzerinde bir gelir sağlamayı hedef tutan faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık olarak düzenlenmiştir. Buradaki faaliyet iktisadi faaliyet olup, amacı gelir elde etmektir. Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
TTK’nın 3. maddesinde “ticari …” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer … ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her … ayrık durumlar dışında, ticari … sayılmıştır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari … sayılmazlar (Eriş, G.: Ticari İşletme ve Şirketler, Ekim 2014, C. I, s.292).
Ticaret hayatının temel süjesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1. maddesinde belirtilmiştir. Maddenin devam eden bentlerinde; bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimsenin, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılacağı ve bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir.
Az yukarıda açıklandığı gibi ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari … niteliğinde olması veya ticari … karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari … sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari … karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari … sayılan bir işin diğeri için de ticari … sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari … esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür.
… eldeki davanın ticari dava olarak kabulü için uyuşmazlık konusunun her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasa maddesi ve emsal içtihatlar doğrultusunda yapılan değerlendirmede; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, satım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemiyle yapılan ilamsız takipte, takibin durmasından sonra açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinde mutlak ve nispi ticari davaların belirlendiği, 5. Maddede ticari davaların Ticaret Mahkemelerinde görüleceği hususunun düzenlendiği, ancak mahkememiz dosyasında her iki tarafın tacir olmaması (hem davacı hem de davalı gerçek kişinin tacir olmaması) ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması, uyuşmazlığın ticari işletme devri niteliğinde olmayıp taşınmaz devri niteliğinde olduğu gelen belgelerden de işletme var ise bile bunun esnaf işletmesi niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın nispi ticari dava da olmadığı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle; davaya bakma görevinin Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu ve dava şartlarından olan görev hususunun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usûlden reddi ile Mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiği tarihten, kanun yoluna gidilipte başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaatle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-HMK’nun 20/1 maddesindeki düzenleme uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde istem olması halinde dava dosyasının görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/05/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır