Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/563 E. 2023/265 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/563
KARAR NO : 2023/265
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/07/2022
KARAR TARİHİ : 28/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacılar … ve … ile davalı …’ ın kardeş olup, … tarihinde vefat eden müteveffa …’ in mirasçısı olduklarını, davalı …’ ın aynı zamanda diğer davalı şirketin tek ortağı ve yetkili temsilcisi olduğunu, … tarihinde … Bankası … şubesinden davalı şirket için kredi çekildiğini, …’ın sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi için muris …’ya ait taşınmazları üzerine dava dışı banka lehine ipotek tesis edildiğini, kredi borcu ödenmeyince banka tarafından ipotekten dolayı takip başlatıldığını, taşınmazların satıldığını, bu satış nedeniyle davacıların zarar ettiğini, davalı …’ ın taşınmazların satışından dolayı müvekkillerine karşı sorumlu olduğunu, davalıların mal kaçırma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, alacaklarının da bir rehinle teminat altına alınmaması olduğundan davalıların taşınır ve taşınmaz malları ve 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminatsız olmadığı takdirde uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, davacı … ve … için ayrı ayrı … TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ikame edilen davada mahkememizin görevli ve yetkili olmadığını, alacak davalarında alacaklı olduğunu iddia eden tarafın borçlu olduğunu iddia ettiği tarafın ikamet ettiği yer mahkemesinde bu davayı açması gerektiğini, genel yetki kuralının uygulanması gereken iş bu davada yetki yönünden de itirazlarını sunduklarını, … tarihinde, diğer davalı şirket … Ltd. Şti. tarafından bir bankadan kredi kullanıldığını, kullanılan bu kredi için muris …’nın bizzat kendi imzasıyla ve özgür iradesiyle kefil olduğunu, anılan kredi için muris …’ya ait … sayılı taşınmazlar üzerine … tarihinde banka lehine ipotek tesis edildiğini, ayrıca aynı krediye ilişkin olarak davalı …’ın da kefil olduğunu, davalı … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, çünkü kredi sözleşmesi incelendiğinde davalı …’ın muris ile aynı pozisyonda olup dosyanın kefili olduğunu, bu nedenle rücuen tazminata ilişkin davalı …’ın herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını beyanla öncelikle yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilmesini, husumet itirazlarının kabulüne karar verilmesini, mahkememiz aksi kanaatte ise haksız ve hukuki mesnetten yoksun iş bu davanın esastan reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlanmıştır.
… Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, … Mah. … parsel sayılı taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… İcra Dairesine yazılan yazıya cevap verildiği … Esas sayılı takip dosyası Uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… İcra Dairesine yazılan yazıya cevap verildiği … Esas sayılı takip dosyası Uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, davalı şirketin adres bilgilerinin gönderildiği anlaşıldı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, alacak istemine ilişkindir.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Muris muvazaasının var olup olmadığı ile özellikle tenkis koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin incelemeler sırasında hisse senetlerinin reel değerlerinin belirlenmesi sürecinde ticari defterlerin ve kayıtların incelenmesi de davayı ticari dava kılmaz. Genel bir ilke olarak görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüt, muris muvazaasına ve tenkise konu malvarlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen malvarlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığı, terditli talep yönünden ise tenkis koşullarının bulunup bulunmadığıdır. Bu durumda davanın konusu sadece şirket hisseleri olmayıp murisin tüm terekesidir. Bu iddiaları değerlendirme görevi de HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine aittir..” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıdaki kanun maddesi ve emsal karar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; dava konusunun mirasçılar arasındaki miras payından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, miras payının, miras hukukunun değerlendirilmesi gerektiği, doğrudan bankacılık işlemlerinden kaynaklanan kredi sözleşmesine dayalı alacak olmadığı, bu dava yönünden genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemenin Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, davaya bakmaya Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna (Davacı tarafından ihtiyati haciz talepli olarak dava açılmış ise de, ihtiyati haciz talebi ile ilgili de ancak görevli mahkeme tarafından değerlendirme yapılabileceğinin kabulü ile) karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmakla Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-HMK’nun 20/1 maddesindeki düzenleme uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde istem olması halinde dava dosyasının görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır