Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/55 E. 2023/648 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/55
KARAR NO : 2023/648
DAVA : Rehin Karşılığında Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan (TMK M. 962 – 969) (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 23/12/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Rehin Karşılığında Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan (TMK M. 962 – 969) (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesine özetle; Davalı şirket … … Ltd.Şti.’nin yetkilisi … olduğu, … Ltd.Şti.’nin … tarihine kadarki yetkilisi …, … tarihinden itibaren yetkilisi ise …’tir. … Ltd.Şti.’nin eski pay sahibi olan … davalı şirket … … Ltd.Şti. yetkisi …’nun eşi olduğu, … … tarihinde şirket hisselerinin tamamını …’ndan devir aldığı, Şirket hisselerinin devri gerçekleşmeden önce yani … tarihinde şirket adına kayıtlı rehne konu … plakalı aracın kaydı üzerine … Ltd.Şti. lehine gerçekte var olmayan bir borç sebep gösterilerek rehin tesis edildiği, Rehin sözleşmesini karı koca olan şirket yetkilileri … ve … düzenleyerek imzalattıkları, Davacı şirket aleyhine … Noterliğinin … yevmiye ve … tarihli Rehin Sözleşmesinden kaynaklı olarak … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, davacı tarafından rehine, borca ve her türlü ferine itiraz edildiği, davacı tarafın davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacı taraf hisselerinin tamamına ilişkin olarak … tarihinde pay devri gerçekleştirildiği, … tarihine kadar … Ltd.Şti.’nin hisselerinin tamamı alacaklı … Ltd.Şti. yetkilisi …’nun eşi …’na ait iken … tarihinde hisselerin tamamı …’e devredildiği, ş bu devirden 2 gün önce … tarihinde ise karı koca olan … ile … arasında takibe konu rehin sözleşmesi düzenlendiği, … şirket hisselerini devir alırken şirket adına kayıtlı olan … plaka sayılı araç üzerinde rehin şerhi olduğunu bilmediği, Karı koca arasında kötü niyetli olarak yapılmış olan bu işlem …’ten gizlendiği, Takip konusu rehin sözleşmesinde alacaklı … … Ltd.Şti. tarafından borçlu … Ltd.Şti.’ne … tarihinde … borç verildiği ve bu borca karşılık olarak borçlu şirket adına kayıtlı olan … plaka sayılı aracın kaydına rehin şerhi konulduğu, borcun ödenmesi halinde rehin şerhinin kaldırılacağı belirtildiği, bu nedenle İİK 72.madde gereğince tedbir kararı verilmesi ve müvekkil … Ltd.Şti. ‘nin alacaklı olarak görünen … … Ltd.Şti.’ne rehin sözleşmesine ilişkin borcu olmadığının tespiti ile … plaka sayılı araç üzerindeki rehnin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Herhangi bir şirketi devir alana kişinin devir tarihi itibariyle ödenmemiş olan vergi ve prim borçlarından, devir tarihinden öncesine ait olup devir tarihinden sonra tahakkuk eden, doğan veya ortaya çıkan vergi ve prim borçlarından sorumlu olduğunu, davacı şirket yetkilisi …’in … Ltd. Şti.’de 3 yıl işçi olarak çalıştığını, iç ilişkiyi tamamen bildiğini, davacının devir tarihi itibariyle basiretli bir tacir olmanın yegane gereği olarak devralacağı şirketin tüm bilançolarını, aktif-pasiflerini, her türlü kayıtlarını inceleyerek buna göre alması gerektiğini, şirket kasa defterinin … tarihli sayfasındaki mutabakatta davacının gerek rehne konu borçtan gerekse bu doğrultuda şirket üzerine kayıtlı araçlar üzerine konulan rehinlerden devir öncesi haberdar olduğunu, tarafların devir tarihinden bir gün sonra … tarihinde bu hususta mutabakat sağlandığını, bu mutabakatta … tarihine kadar … TL borcun ödeneceği, ödenmezse daha önceden rehin konulmuş araçlara el konulacağının açıkça kararlaştırıldığını, söz konusu mutabakat yapılırken mutabakata da şahit olarak imza attığını, haksız ve kötü niyetli olarak açılan bu davanın reddini, İİK 72/4 uyarınca kötü niyetli olarak dava açan davacının alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere davacıya yükletilmesini beyan etmiştir.
Dava, gerçekte var olmayan bir borç sebep gösterilerek rehin tesis edildiği iddiasına dayalı özünde menfi tespit talebinden ibarettir.
Dava, ilk olarak, … Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas sayısında açılmış olup, mahkemece özetle, davaya ticaret mahkemesi sıfatı ile bakıldığından (karar başlığında bu yönde bir belirleme olmasa da içerikten ve teknik olarak gönderme kararı kurulduğundan, bu sıfatla bakıldığının kabul edildiği anlaşılmaktadır), Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun almış olduğu 07/07/2021 tarihli 608 nolu karar gereğince Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevresi hariç) olarak belirlendiği ve mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesiyle yargılama yetkisinin kalmadığı gerekçesiyle dosya mahkememize gönderilmiştir.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararında da vurgulanmıştır. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
Davanın türü hakkında yapılan bu açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Türk Ticaret Kanunu m. 4/1, b gereği Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Taraflar ticaret şirketidir. Uyuşmazlıkta kabule göre ticaret mahkemesi görevlidir.
Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönünde ara karar kurulmuştur.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; Takip tarihi olan … tarihi itibari ile davalı firmanın davacı firmadan ….-TL alacağı olduğu, … tarihi itibari ile davalı firmanın, davacı firmadan ….-TL alacağı olduğu, 2022 yılında bu tutarın devredildiği, davacının defterleri sunulmadığından inceleme yapılmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili, itiraz dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda yer alan “davalının 2021 yılına ait yevmiye defterinden açılış kaydının incelenmesinde 2020 yılında davacı firmadan herhangi bir alacağının olmadığı, bütün borcun 2021 yılında verilen sipariş avanslarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.” ifadesi ile 2020 yılında müvekkil şirketin herhangi bir borcu olmadığının açıkça belirtildiğini, bu durumda dava konusu rehin sözleşmesine ilişkin herhangi bir alacağın mevcut olmadığının da ortaya çıktığını beyan etmiş, davanın kabulüne, aksi kanaatte olunması halinde eksik hususların giderilerek, ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın, aynı içerikte, dosyaya gönderdiği, birisi … tarihli birisi ise … tarihli saat: … saatli iki dilekçe mevcuttur. Bu dilekçelerde özetle; müvekkil şirkete ait ticari defterler müvekkil şirketin muhasebecisi olan ve … adresinde bulunan Mali Müşavir …’nda bulunduğu; Mali Müşavir müvekkil şirketin kendisine borcu olduğu iddiası ile ticari defterleri vermemekte, borcun ödenmesi halinde defterleri vereceğini beyan ettiği bu nedenle adı geçene müzekkere yazılmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
İnceleme gününden ve saatinden önce bu talebin mevcut olduğu görülmektedir.HMK m. 221;
” (1) Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder.
(2) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi hâlinde ise bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır. Mahkeme yapılan açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak dinleyebilir.
(3) Belgeyi ibraz zorunda olanlar, tanıklıktan çekinmeye ilişkin hükümlere göre, belgeyi ibrazdan veya bu konudaki tanıklıktan çekinebilirler. Belgeyi ibraz veya bu konuda tanıklık yapmak zorunda olanlar hakkında, tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.” şeklindedir.
HMK m. 221 hükmü de dikkate alınarak, talep gereği ihtarat yapılmıştır ve davacı ticari defterleri dosyaya sunulmuştur, mahkememizce ek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi ek raporunda özetle; Davacının inceleme konusu olan 2020 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde TTK.nun 64/3 maddesi gereğince açılış-kapanış kayıtlarını zamanında yaptırdığı, davacı tarafın 2020 defterlerinin lehine delil olma özelliği taşıdığı, 2021 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde TTK.nun 64/3 maddesi gereğince açılış kayıtlarını zamanında yaptırdığı, ancak kapanış kaydını yaptırmadığı, defterin yıl sonuna kadar işlenmediği eksik olduğu, en son kaydın … tarihinde yapıldığı defterin kapatılmadığı, davacı tarafın 2021 defterlerinin lehine delil olma özelliği taşıyıp taşımadığının mahkemenin takdirinde olduğu; 2020 yılı defterlerinin incelenmesinden davalı şirkete …-TL … toprak satışı yapılarak fatura düzenlendiği, ticari defterlere … tarih ve … yevmiye no ile defterlerine kaydının yapıldığı, yıl sonunda da 2021 yılına davalı şirketten alacak olarak bu tutar olan …-TL devrinin yapıldığı, 2021 yılı defterinde davacının alacağı olan ….-TL nin … tarih … yevmiye no ile … alacağına mahsup açıklaması ile ortaklar cari hesabına virmanlanarak kapatıldığı alacak borç ilişkisinin cari hesap bazında sıfırlandığı, 2021 yılı ticari defteri kayıtlarının yıl sonuna kadar kayıtların yapılmadığı … tarihinde yapıldığı defterin dönemsellik ilkesi gereği kapatılmadığı eksik olduğunun görüldüğü; takip tarihi olan … tarihi itibari ile kayıtların mevcut olmadığı, son kayıt olan … tarihi itibari ile davacı firmanın davalı firmadan her hangi bir alacak ve borcunun bulunmadığının görüldüğü; davalının 2021 yılı ticari defterlerine göre; 2020 yılı defterlerinin mevcut olmadığı için incelenemediği, ancak 2021 defterlerinin açılışı kontrol edildiğinde taraflar arasında 2020 yılından devir alacak/borç görülmediği, davalının inceleme konusu olan 2021 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde TTK.nun 64/3 maddesi gereğince açılış-kapanış kayıtlarını zamanında yaptırdığı, takip tarihi olan … tarihi itibari ile davalı firmanın davacı firmadan ….-TL alacağı olduğu, … tarihi itibari ile davalı firmanın, davacı firmadan ….-TL alacağı olduğu, 2022 yılında bu tutarın devredildiğinin tespit edildiği; değerlendirme sonucu; Davacı ve davalının defterlerinin incelenmesinden davacı ile davalı defterleri arasında uyumsuzluk olduğu davacı firmanın 2021 yılı defterlerinin yazımının eksik olduğu, yapılan son kayıt olarak … tarihi itibari ile davacı firmanın, davalı firmadan alacak ve borç ilişkisi kalmadığı 120 Alıcılar hesabının bakiye tutarı olan …-TL. nin ortak … cari hesabına virmanlanarak sıfırlandığı, davalının ticari defterlerinde 2020 yılı defterleri sunulmadığından her hangi bir inceleme yapılamadığı, 2021 yılında ise … tarihi itibari ile davacı firmadan ….-TL alacağı olduğu, 2022 yılında bu değerin devredildiğinin tespit edildiği; tespit edilen rakamlardan davacı firmanın faturalı mal satışından alacaklı olduğu, davalı firmanın da davacıya ödenen tutarlar yönünden alacaklı olduğu eğer ortaklar cari hesabına virmanlanarak hesap kapatılmamış olsa idi …-…=….-TL davalı firmanın alacağı kalacağı, kayıtların düzensiz olduğu, ödeme ve faturaların karşılıklı kapatılmamasının resmi muhasebelere doğru veri akışının (evrak, bilgi vs.) yapılmamasından kaynaklandığının düşünüldüğü, kayıtlar yönü ile net tespitler yapıldığı, ancak değerlendirmeler yönündeki gerçekliğin öyle olduğunun ispat yükümlüğünün taraflarda olduğu hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Cevap dilekçesinde davalı taraf özetle; şirket kasa defterinin … tarihli sayfasındaki mutabakatta davacının gerek rehne konu borçtan gerekse bu doğrultuda şirket üzerine kayıtlı araçlar üzerine konulan rehinlerden devir öncesi haberdar olduğunu, tarafların devir tarihinden bir gün sonra … tarihinde bu hususta mutabakat sağlandığını, bu mutabakatta … tarihine kadar … TL borcun ödeneceği, ödenmezse daha önceden rehin konulmuş araçlara el konulacağının açıkça kararlaştırıldığını beyan etmiştir.
Dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, davacı şirketin … tarihinden itibaren yetkilisi … …. Kasa defterinde de … yazan kısım mevcuttur.
Mahkememizce, …’in isticvabına karar verilmiştir. Çünkü, Tüzel kişinin taraf olduğu bir davada, o tüzel kişinin kanuni temsilcisi durumunda bulunan kişiler tanık olarak dinlenemezler ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 3, s. 2568 ). Bir davada taraf ya da kanuni temsilcilerinin vakıalar hakkında beyanı isticvap yolu ile alınabilecektir. (Yargıtay HGK, E. 2006/9-315, K. 2006/465)
Davacı şirket yetkilisi … duruşmada; “Gösterdiğiniz belgedeki ismim altındaki imza bana aittir, ancak yazı içeriği ben imzalarken yoktu sadece üst kısımda parantez içerisinde gördüğünüz hem yazı ile yazılan hem rakamla yazılan ….-Tl lik kısım vardı gerisi yoktu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… plakalı aracın, …’in imzasının olduğu kasa defterindeki belgede de adı geçmektedir. Davacı şirket yetkilisi …, imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiştir. “Gerisi yoktur” şeklindeki beyan kısmı bir nevi beyaza imza durumunu ortaya koymaktadır ki bu iddianın iddia sahibi tarafından senetle somut olay açısından senetle ispat kuralı dahilinde ispat edilmesi gerekmektedir. Bir başka açıdan da bakıldığında, borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir. (TBK m. 18) Aksini iddia eden borçlu gözükenin aksini usulünce ispat etmesi gerekir.
Somut olayda, davacı şirket yetkilisinin beyanı da göz önüne alındığında, artık ticari defterlere değrelendirmeye gerek yoktur (aleyhe delil olması durumu hariç). Borcun olduğu ikrar edilmiştir ve aksi ispat edilememiştir. Davacının, gerçekte var olmayan bir borç sebep gösterilerek rehin tesis edildiği iddiası ispat edilememiştir. … İcra Hukuk mahkemesinin itirazın kaldırılması yargılaması, itirazın kaldırılması kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden, bekletici mesele yapılmamıştır.
Burada söylemek gerekir ki; İspat yükü altında bulunan tarafın başvurabileceği delillerden biri de yemin delilidir. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Bir başka deyişle; Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK). Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2015/22-2376 esas, 2019/370 karar)Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 03.03.2017 gün ve 2015/2 E. 2017/1 K. no’lu kararı ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa ‘yemin teklifinde bulunma hakkı’nı hatırlatmayacağına oyçokluğu ile karar verilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/1-281 E., 2010/323 K., 16.06.2010 tarih)
Davacı, dava dilekçesinde “yemin” deliline de dayanmıştır. HMK m. 226 gereği; Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yemine konu olamaz. Somut olayda da, dava konusuna ilişkin, davalıyı/temsilcisini ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak iddialar (sahtecilik, dolandırıcılık vb) mevcuttur. Bu nedenle, yemin deliline dayanması davacıya hatırlatılmamıştır.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının iddiasını ispatlayamadığı kanaatiyle, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki; dava menfi tespit davası olup, davacının talebi İİK’nın 72/3 maddesi gereğince vezneye yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilerek bu kararın gerekli teminat yatırılarak infaz edilmesinden sonra davanın reddine karar verilmesi halinde davalı lehine İİK’nın 72/4 maddesinin; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü uyarınca tazminat verilmesi gerekir. Somut olayda, mahkememizce tensiple ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de uyaptan yapılan kontrolde teminatın yatırılmadığı anlaşılmış olmakla, davalının bu madde gereği istediği tazminatın da reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatının REDDİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 269,85 TL maktu ret karar harcının, davacı tarafça başlangıçta yatırılan 1.823,02 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı şirket yetkilisi … ve vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. … ‘nin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır