Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/545 E. 2022/625 K. 29.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/545 Esas
KARAR NO : 2022/625
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ: 29/07/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkemeye hitaben vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 25/07/2020 günü saat 18:00 sıralarında, davalı …Sigorta Şirketi tarafından sigortalı olan , işleteni ve sürücüsü …olan …plaka nolu aracın bisiklet sürücüsü vekil eden …’a çarpması sonucunda yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasında … plaka nolu aracın sürücüsü … aracın hızını ;aracın yük ve teknik özellikleriyle yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması ve alkollü olarak trafiğe çıkması sebebi ile kazanın oluşumuna sebebiyet vermiş olup asli kusurlu olduğunu, …’un kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığını, Kaza sebebiyle vekil eden … yaralanmış, vücudunda birden çok kırıklar, ezilmeler ve kanamalar meydana gelmiştir. Vekil eden … kaza sonrasında Finike Devlet Hastanesine götürülmüş ve acil serviste ilk müdahalesi yapıldıktan sonra Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevki sağlanmıştır. Vekil eden … yaralanması basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek hayat fonksiyonlarını ağır şekilde etkileyecek şekilde olup ortalama 21 gün kadar hastanede tedavisi gerçekleşmiş ölüm tehlikesini atlattığını, Dolayısı ile bu durum vekil edende sürekli iş görmezlik ve geçici iş göremezlik sonucunu doğurduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalı sürücü ve işleten … için haksız fiil tarihinden itibaren davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihi olan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik 100,00 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 1.100,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ödenmesine, küçük çocuk için 15.000 TL davacı anne için 15.000 TL davacı baba için 15.000 TL olmak üzere toplam 45.000 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi itibari ile yasal faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin maddi tazminat yönünden tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen manevi tazminat yönünden davalı …’ye yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekilinin mahkemeye hitaben vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın görüleceği mahkemenin hangi sıfatla davaya bakacağı hususunun belirlenmesi gerektiğini, Her ne kadar ceza mahkemesinde görülen davada kusur yönünden asli kusurlu olarak rapor alınmış ise de, bu rapor tazminat davası açısından yeterli olmadığını, Yapılacak keşif sırasında da görüleceği üzere kazanın olduğu yer itibari ile küçük bir çocuğun serbestçe bırakılarak trafiğe açık bir yolda bisiklet tabir edilecek bir cihazla oynamasına müsaade eden Davacı ebeveynlerin kusur sorumluluğu daha ağır olduğunu, Çünkü küçük çocuğu kontrolsüz şekilde trafiğe açık bir yolda oynamasına göz yumulmuş gerekli dikkat ve gözetim sorumluluğu yerine getirilmediğini, Davalının sevk ve idaresindeki araç model yılı çok eski olduğunu, kazada yaralanan küçüğün yol kenarından aniden yola çıktığı sabit olduğunu, Davalı kazayı önlemek için gerekli önlemi aldığını, Davacıların ebeveynlik görevlerini ihmal ederek küçük çocuklarının yaralanmasına sebebiyet verdikleri halde zenginleşme oluşturacak şekilde maddi ve manevi tazminat talep etmeleri iyi niyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş, Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı kapsamında “Mahkememizin Ticaret Mahkemesi sıfatının kalmaması nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” şeklinde karar verilmiş, dosya Antalya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin 2022/545 E. sırasına kaydedilmiştir.
Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilgili ilamında, HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı gerekçeye dayanak yapılmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve 2017/11-10 E. 2019/401 K. sayılı emsal içtihadına göre, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde belirtilmiştir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların görevsizlik kararı ile Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen TABİİ HAKİM İLKESİNE de aykırıdır.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, karar (İstinaf incelemesi sonucu) kesinleştiğinde (veya İstinaf edilmeksizin kesinleşip merci tayini yolu ile mahkememizin görevsiz olduğu tespit edildiğinde) ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli Finike Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Yargılama giderlerinin 6100 s. HMK’nin 20 ve 331/2. maddeleri uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemece takdir edilmesine, davaya görevli mahkemesinde devam edilmemiş olması ve talep halinde ise mahkememizce gerekli kararın verilerek değerlendirilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansından artan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. Maddesine göre karar kesinletiğinde (ve dosyanın görevli mahkemeye süresinde gönderilmemesi halinde) re’sen davacıya iadesine,
4-Kararın İstinaf yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi halinde Finike Asliye Hukuk Mahkemesince de daha önce görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Antalya BAM 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında, gerekçenin tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere olmak üzere karar verildi. 29/07/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır