Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/542 E. 2023/598 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/542
KARAR NO : 2023/598
DAVA : Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 26/07/2022
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu … Ltd şirketinin imzaladığı kredi sözleşmesi ve Business Card Sözleşmesi uyarınca müvekkili bankanın … şubesinden krediler ve ticari kredi kartı kullandığı, davalılar … … Şirketi, … ve …’ün in söz konusu borçlara müteselsil kefil olduğu, borçlu firmanın kredilerin geri ödemesinde temerrüde düştüğünden borçlunun kredi hesabının kat edildiği ve borçlulara noter ihtarnameleri gönderilmek suretiyle ödemeye davet edildiği, ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine teminat mektubu ve kredi kartı borcu için Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiği, söz konusu takipte asıl borçlu … firması ile … Şirketinin takipte belirtilen tüm borç ve ferilerinden kefiller … ve …’ün ise teminat mektubu borcundan kefalet limiti olan … TL. ve bu tutara kat ihtarnamelerinin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi, gider vergisi ve diğer ferilerinden sorumlu tutuldukları, davalıların takibe, borca ve tüm ferilerine itiraz ettikleri, arabuluculuk başvurusunda anlaşma sağlanamadığı, bu. itibarla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı şirketlerin icra takibinde belirtilen alacaklarının … TL. Kısmı davalılar … ve … için takip talebinde belirtilen kefalet limitleri … TL için itirazın iptali davasının açıldığı, sözleşmede müvekkili bankanın defterler ve kayıtlarının delil olacağının kararlaştırıldığı, defter ve kayıtların incelenmesiyle müvekkili bankanın alacağı ile ilgili olarak yapılacak icra takibine itirazın haksızlığının ortaya çıkacağı, uygulanan temerrüt faiziyle ilgili olarak takibe esas sözleşmenin 10.5 maddesi hükmü uyarınca icra takibine ilişkin krediler için 9070,80 oranında temerrüt faizi uygulandığı, bankanın … tarihli genel mektubunda temerrüt faiz oranının *470,80 olarak açıklandığı belirtilerek Sayın Mahkemeden davalıların itirazlarının davalı şirketlerin icra takibinde belirtilen alacaklarının … TL kısmı, davalılar … ve … ) için takip talebinde belirtilen kefalet limitleri … TL. iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın işbu itirazın iptali davasına konu ettiği icra takibi ve dayanak ihtarnameyle müvekkillerinden kredi sözleşmesinden sonra tahsis edilen ve ayrıca bir kefalet ilişkisi kurulmayan kredi kullandırımları için icra takibi ikame ettiği, müvekkili şirket ile davacı … arasında yeni bir kredi tahsisi, sözleşme kaynaklı ödeme planını, kredi tutarını ve faiz oranını değiştirerek yenileyen bir sözleşme olduğu, dolayısıyla … ve … ile sonradan tahsis edilen kredilere ilişkin kefillik ilişkisinin kurulmadığı, kefalet sözleşmesinin mevcut ve geçerli bir borç için yapılabileceği, borçların yeniden yapılandırılmasının TBK 133 kapsamında borçların sona erme ve sebepleri içinde sayılan borcun yenilenmesi olarak görüldüğü, bu davada bankanın icra takibine konu ettiği borcun bu yeni sözleşmeden doğan bakiye borç olduğu, borç yenileme sonucu doğuran sözleşmelerin önceki borçla birlikte buna bağlı kefalet borcunu da ortadan kaldırdığı, yeni ödeme planında müvekkillerinin kefil olarak yer aldıklarına dair beyan ve imzalarının bulunmadığı, banka tarafınca BDDK tarafınca kredi sınıflandırması ve düzenlenmesinde yönetmelikle belirlenen süreler ile yapılandırma hükümlerine aykırı şekilde hareket edildiği, açıklanan hususlar bakımından bankacı, ekonomist ve öğretim üyelerinden oluşacak bir bilirkişi kurulunca inceleme yaptırılmasının gerektiği, İİK 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla müvekkil kefillere tebliğ edilmeyen hesap kat ihtarnameleri sonucunda temerrüt oluşmayacağı ve işlemiş faizin talep edilemeyeceği, somut olayda ihtarnamelerin tebliğ şerhlerinin celp edilerek incelenmesinin gerektiği, geçerli adresleri dışında adreste üçüncü kişiye yapılan tebligat nedeniyle kefiller bakımından işlemiş faiz talep edilmesinin hukuken dayanaksız olduğu, alacaklı olunduğu iddia edilen takip değeri ve uygulanan faiz oranlarının fahiş olduğu, banka kayıtları üzerinde davacının sözleşme çerçevesinde faiz istemesinin Medeni Kanunun 2.maddesi anlamında objektif iyi niyet kuralına aykırılık teşkil edip etmediğinin bilirkişi kuruluna incelettirilmesinin gerektiği, icra dosyasına yapılan itirazın yerinde olduğu belirtilerek, davanın reddine ve tazminata karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında İİK’nun 67. Maddesi gereği itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyada tüm deliller toplanmış, Davacı bankaya müzekkere yazılarak davalılar ile aralarında imzalanan kredi sözleşmesinin, hesap hareketlerinin, borç ve ödeme bilgilerinin, ihtarname ve tebliğ şerhlerinin, ödeme planı ile davaya delil teşkil edebilecek bütün bilgi ve belgelerin birer suretlerinin mahkememize gönderilmesi istenmiş, müzekkere cevabı dosyaya konulmuştur.
Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelenmiş; alacaklının … A.Ş., borçlusunun davalılar … Ltd. Şti, … A.Ş., … ve … olduğu, … TL teminat mektubu borcu, 10.243,63 TL işlemiş faiz, 512,18 TL BSMV olmak üzere toplam 98.849,54 TL, davalılar … A.Ş. Yönünden de 32.605,97 TL ticari kredi kartı borcu, 1.588,61 TL temerrüt faizi, 79,43 BSMV olmak üzere toplam 34.274,01 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlulara gönderilen ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlular vekilinin … tarihli itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, İİK’nun 67/1 maddesi gereği yasal 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya bankacı bilirkişi ile nitelikli hesaplama konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi heyeti mahkemeye sunmuş olduğu … tarihli raporda,
“1- Davalı şirket yönüyle hesaplama:
1.1-Tazmin edilen teminat mektubundan doğan banka alacağının takip tarihi itibariyle hesaplanması:¸
Tablo özetlendiğinde davacı … tazmin edilen teminat mektubu kredisinden
doğan takip tarihi itibariyle alacağı:
… Asıl alacak

7.317,16 İşlemiş akdi ve temerrüt faizi
365,86 Gider vergisi olmak üzere toplam … TL. bulunmaktadır. Asıl alacak tutarı takip tarihinden itibaren %53 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden
%5 gider vergisine tabi bulunmaktadır.
1.2- Ticari kredi kartı kredisinden doğan banka alacağının takip tarihi itibariyle hesaplanması:

Tablo özetlendiğinde davacı bankanın ticari kredi kartı kredisinden doğan takip tarihi itibariyle alacağı:
32.597,14 Asıl alacak
1.538,58 İşlemiş akdi ve temerrüt faizi

76,93 Gider vergisi olmak üzere toplam 34.212,65 TL. bulunmaktadır.
Asıl alacak tutarı takip tarihinden itibaren %25,2 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisine tabi bulunmaktadır.

2- Gayri nakdi çek kredisinden depo talebi: Davacı bankanın tedbir mahiyetinde kredi sözleşmesinin 10.3 maddesi uyarınca davalı asıl borçlu ve davalı kefillerden yukarıda ilgili bölümde tabloda numaraları belirlenen 9 adet çek karşılığında … TL’nin depo edilmesini talep etmesi çek yasası uyarınca çek yaprağı baskı tarihinden itibaren beş yıllık başvuru süresi sonu … tarihine kadar olması kaydı şartıyla, mümkün bulunmaktadır.

3- Davalı kefiller yönüyle: Davacı … tarafınca, davalı … şirketine açılan ve kullandırılan ticari kredi kartı ve teminat mektubu kredisinden doğan yukarıda her bir kredi yönüyle kat tarihi itibariyle belirlenen asıl alacak tutarından oluşan banka alacağının kat tarihi itibariyle gerek çerçeve kredi sözleşmesi ve gerekse ticari kredi kartı sözleşmesi yönüyle davalı kefiller … … şirketi, … ve …’ün kefalet limiti içerisinde bulunması nedeniyle, davalı kefillerin sözü edilen banka alacağının tamamından ve kendi temerrütlerinden sorumlulukları doğmaktadır. Her birinin ayrı ayrı olmak üzere ve tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla, ödeme emrinde banka talebine uygun olarak … … şirketinin Ticari kart kredisinden, … … şirketi ve … ve …’ün Teminat mektubu kredisinden doğan kefalet sorumlulukları yukarıda 1.maddede davalı asıl kredi borçlusu şirket için yapılan hesaplamayla aynı bulunmaktadır.
… ve …’ün kefalet limiti içerisinde bulunması nedeniyle, davalı kefillerin sözü edilen banka alacağının tamamından ve kendi temerrütlerinden sorumlulukları doğmaktadır. Her birinin ayrı ayrı olmak üzere ve tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla, ödeme emrinde banka talebine uygun olarak … … şirketinin Ticari kart kredisinden, … … şirketi ve … ve …’ün Teminat mektubu kredisinden doğan kefalet sorumlulukları yukarıda 1.maddede davalı asıl kredi borçlusu şirket için yapılan hesaplamayla aynı bulunmaktadır.” şeklinde görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Mahkememizce taraf vekillerinin tüm iddia ve itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor hazırlanması için dosyamız yeniden bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti … tarihli ek raporunda özetle;
Davalı tarafça yapılan itiraz ve itirazın incelenmesinde:”davalılar vekilince davaya konu icra takibinin yeniden yapılandırma kredilerden kaynaklandığına ilişkin cevap dilekçesinde ileri sürülen hususlara karşın kök raporumuzda ortada herhangi bir yapılandırma kredisi ve yapılandırma sözleşmesi varlığından söz edilmediği halde, itiraz dilekçesinde yapılandırılan borçlar ve mevcut olmayan kefalet sözleşmesinden söz edilebilmesinin anlaşılır olmadığını belirtmeliyiz.
İcra takibine konu nakde dönüşen teminat mektubu kredisi, ticari kart kredisi ve çek kredisi davalı asıl borçlu … şirketinin imzaladığı çerçeve niteliğindeki kredi sözleşmesi ve ticari kart kredisi sözleşmesine dayalı olarak açılan ve kullandırılan krediler olup, davalı kefiller ise çerçeve ve Kart sözleşmelerinin devamı ve sözleşmeye bağlı kefalet sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayarak sözleşmeye dayalı olarak açılan ve kullandırılacak her türlü mevcut veya bilahare kullandırılacak kredilere müteselsil kefil olmuşlardır. (Ticari kart kredisine sadece davalı … şirketi kefildir.) Ayrıca her iki davalı kefil … ve … kefil sıfatıyla ayrıca davalı asıl borçlu şirket ve davalı şirket yetkilileri olup, şirket kaşesi üzerinde şirketi temsilen müşterek imzaları bulunmaktadır. Kaldı ki, ortada bir kredi yapılandırması dahi olsa, yapılandırma kredisinin mevcut çerçeve sözleşmeye dayalı olarak kullandırılmasının mümkün olacağı, süresiz çerçeve kredi sözleşmelerinin belirli bir kredi türüne özgülenmesinden ibaret olmadığı, her türlü nakdi ve gayri nakdi krediye dayanak teşkil edeceği, kefaletin ne şekilde sona erdirilebileceği hususları raporumuzda açıklanmıştır. Gerek kredilere kredi garanti fonu tarafından kefalet verilmesi ve/veya kredi garanti fonu uygulamasına benzer bir durumu gösteren Finansal Yeniden Yapılandırma sözleşmelerine konu krediler erteleme ve yenileme anlamına gelmediği alacaklı kuruluşlar ile borçlu ve kefiller arasında akdedilmiş olan kredi sözleşme ve taahhütnamelerin bu sözleşmelere dayalı ipotek, rehin ve sair teminat belgelerinin geçerliliğini ortadan kaldırmadığı, bu durumlarda yapılandırma Sözleşmesinin akdedilmesiyle birlikte kefaletlerin sona ermeyeceği hususlarında yasal düzenlemeler bulunmaktadır.
Davalılar vekilinin kefillerin temerrüt tarihlerinin hatalı belirlendiği, kefilin borçtan dolayı temerrüde düşürülmesi için hesap kat ihtarının kefile tebliğinin şart olduğu, İİK 68/b maddesi hükmünün kefil yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı hususundaki cevap ve itirazlarının da, gerekçesi bulunmamaktadır. Davalılara keşide edilen kat ihtarnamesi, davalı vekilince ileri sürüldüğü üzere İİK 68/b. maddesi hükmünde bir belge olmadığı gibi madde hükmüne uygun düzenlenmiş de değildir. Ayrıca, huzurdaki dava İİK 68 hükmü uyarınca itirazın kaldırılması değil İİK 67.madde uyarınca itirazın iptali davasıdır. Söz konusu … tarihli noter ihtarnamesiyle davacı … tarafınca tek taraflı olarak kredi hesabı kat edilerek taraflar arasındaki süresiz nitelikteki sözleşmesinin feshi yoluna gidilmektedir. İhtarnamede borçlulara ödeme için üç günlük atıfet süresi tanınmakta ve ihtarnamenin usulünce tebliğ olunamaması ve/veya hiç ihtar keşide edilmemesi halinde dahi borçluların takiple temerrütleri söz konusu olur ki, bu durumda da, takip tarihine kadar borca akdi faiz yürütülecektir. Davalılar vekilinin temerrüt oluşmaması halinde işlemiş faiz talep edilemeyeceği iddiasının hiçbir geçerli yanı bulunmamaktadır. İhtarname davalıların üzerinde imzalarının bulunduğu ve yöneticileri olduğu davalı şirket kaşesindeki iş adreslerine gönderilmiş ve iş adreslerinde yetkili ve reşit olduğunu beyan eden şirket çalışına imzasına tebliğ edilmiştir.
Bu durumda, müteselsil kefil davalılar … ve …’ın temerrüt tarihleri yönüyle asıl borçlu ve diğer davalı şirketin temerrüt halinden farklı tartışmaya açık bir husus bulunmaması nedeniyle, adı geçen davalıların temerrüde düşürülmediği ihtimaline yönelik hesaplama yapılmasına gerek bulunmadığı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı … tarafınca yapılan itiraz ve itirazın incelenmesi: “Dosyaya sunulan … tarihli raporumuzun “Uygulanacak akdi ve Temerrüt faiz oranlarının saptanması” bölümünde faiz oranları hususunda ayrıntılı durulmuş olup, Yargıtay içtihatlarında, temerrüt faizinin belirlenmesinde TC Merkez Bankasına bildirilen faizlerin ve bankanın kendi teşkilatına duyurduğu talimat değil, kredilere fiilen uygulanan akdi faizlerin baz olarak esas alınması gerektiği net olarak ifade edilmektedir. Oysa davacı bankanın icra takibine konu edilen kredilerde bankanın TC Merkez Bankasına tüm krediler için bildirdiği %35,40 oranının esas alınarak, Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak sözleşmede yazılı iki katı üzerinden %70,8 oranında faiz işlettiği ve takip sonrasında işletilmesini talep ettiği açıktır. Bu nedenle raporumuzda açıklandığı üzere kredilere fiilen uygulanan akdi faizleri baz alınmak suretiyle belirlenen temerrüt faiz oranları temerrüt tarihinden itibaren uygulanmıştır.
Bu durumda, inceleme ve değerlendirmeye esas yeni somut bir delil sunulmaması ve taraf itirazlarında yeniden değerlendirme yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığı gözetildiğinde dosyaya sunulan … tarihli kök raporumuz geçerli bulunmaktadır.
Dava değeri yönüyle davacı bankanın ara karar uyarınca açıklamasının değerlendirilmesi:”Dosyaya sunulan … tarihli kök raporumuzda, davaya konu icra takibine konu banka talebine ilişkin olarak, davalı şirket yönüyle yapılan hesaplamada takip tarihi itibariyle banka alacağının:
Tazmin edilen teminat mektubu kredisinden:
… Asıl alacak
7.317,16 İşlemiş akdi ve temerrüt faizi
365,86 Gider vergisi olmak üzere toplam … TL ve Asıl alacak tutarı takip tarihinden itibaren %53 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisine tabi bulunduğu,
Ticari kredi kartı kredisinden:
32.597,14 Asıl alacak
1.538,58 İşlemiş akdi ve temerrüt faizi
76,93 Gider vergisi olmak üzere toplam 34.212,65 TL. ve Asıl alacak tutarı takip tarihinden itibaren %25,2 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisine tabi olduğu,
Gayri nakdi çek kredisinden depo talebinin 9 adet çek yaprağı karşılığında … TL’nin depo edilmesinin çek yasası uyarınca çek yaprağı baskı tarihinden itibaren beş yıllık başvuru süresi sonu … tarihine kadar olması kaydı şartıyla, mümkün bulunduğu, belirlenmiştir.
Dava dilekçesinde, takibe esas icra takibinden doğan banka alacağının davalı asıl borçlu … Şirketi ve davalı müteselsil kefil … … şirketi için … TL, ve davalı kefiller … ve … için kefalet limitleri olan … TL. dava değeri üzerinden huzurdaki davanın ikame edildiği, görülmektedir.
Davacı ara karar uyarınca … tarihli beyanlarında, davalı ve kefil şirket yönüyle … TL. kısım için itirazı taleplerinin yukarıdaki gösterilen teminat mektubu v e ticari kredi kartı için hesaplanan tutarlardan ticari kredi kartı işlemiş faiz ve gider vergisinden tenzil edilerek ulaşılan toplam … TL. üzerinden yapılan taleple bağlı bulunduğu, görüşüne varılmaktadır. Buna göre:
Tazmin edilen teminat mektubu kredisinden:
… Asıl alacak
7.317,16 İşlemiş akdi ve temerrüt faizi
365,86 Gider vergisi olmak üzere toplam … TL Asıl alacak tutarı takip tarihinden itibaren %53 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisine tabi bulunduğu,
Ticari kredi kartı kredisinden:
32.597,14 Asıl alacak
428,37 İşlemiş akdi ve temerrüt faizi
21,42 Gider vergisi olmak üzere toplam 33.046,93 TL Asıl alacak tutarı takip tarihinden itibaren %25,2 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisine tabi olduğu, ve böylece toplam … TL’ye ulaşılmaktadır.
Davalı kefiller … ve …’ün sorumluluğu ise teminat mektubu kredisinden … TL. kefalet limitleri kadarıyla … TL. asıl alacak ve 1.729,95 TL. işlemiş faizi olmak üzere toplam … TL. bulunmaktadır.
Diğer taraftan, davacı .. tarafınca ara karar üzerine yapılan beyanda, gayri nakdi çek kredisinden depo talebinden tüm davalıların sorumlu bulunduğu belirtilmekle birlikte, kefalet limiti yönüyle davalılar … ve …’ün … TL kefalet limitlerinin teminat mektubu kredisiyle bağlı olduğu, davalı asıl borçlu şirket ile davalı kefil şirket (kefelet limiti yeterlidir.)yönüyle ise dava değerinin … TL. taleple bağlı bulunduğu dikkate alındığında gayri nakdi çek kredisi depo talebinden sorumlulukları hususu Sayın Mahkemeni taktirinde bulunmaktadır. ” sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; Uyuşmazlık; takip tarihi itibariyle takibe dayanak çerçeve kredi sözleşmeleri nedeniyle borçluların varsa sorumlu olduğu alacak miktarının tespitine ilişkindir
Akdi ilişkinin incelenmesinde; Davacı … ile davalı … Ltd. Şti arasında … tarih … TL limitli, … tarihli … TL limitli iki ayrı çerçeve kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmelere bağlı ve sözleşmelerin devamı kefalet sözleşmelerinde, davalılar … ve …’ün … tarihli … TL, davalı … … şirketinin ise … tarihinde … TL üzerinden müteselsil kefil oldukları, davalılar … ve …’ın kredi sözleşmesini davalı şirket kaşesi üzerinde şirketi temsilen müştereken, kefalet sözleşmesini ise kendi adlarına asaleten ve … … Şirketini temsilen imzaladıkları yine davacı … ile davalı … şirketi arasında bağıtlanan … tarihli Business Kart Üyelik Sözleşmesine bağlı kefalet sözleşmesine davalı … … şirketinin … tarih … TL kefalet tutarıyla müteselsil kefil oldukları, Davalılar … … şirketi yanı sıra … ve …’ın müteselsil kefil sıfatıyla şahsen imzaladığı çerçeve niteliğindeki süresiz kredi genel sözleşmesine dayalı olarak davalı asıl kredi lehtarına her türlü kredi işlemi açılıp kullandırılmasının mümkün olduğu anlaşılmıştır.
Antalya … Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın … tarihi itibariyle kat edildiği ve ticari kredi kartı ve teminat mektubu kredisinden doğan toplam … TL olan banka alacağının muaccel hale geldiği ayrıca gayri nakdi çek kredisinden … TL’nin depo edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Kefalet sözleşmesi davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
6098 Sayılı TBK 583.Maddesinde ; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 Sayılı TBK 584.Maddesinde”Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.
(Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md.) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı … ile davalı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesindeki davalıların kefaletlerinin 6098 Sayılı TBK 583. Vd. Maddesindeki yasal düzenlemeye uygun ve geçerli olduğu takibe konu krediler yönünden yapılandırma sözleşmesinin bulunmadığı görülmüştür.
Davacı vekilinin … tarihli açıklama dilekçesi ile dava değeri ile icra takip miktarı yönünden talep edilen miktarların belirlendiği görülmüştür.
Bütün dosya kapsamı, mahkememizce alınan yukarıda tarihi belirtilen hüküm kurmaya, mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli bilirkişi raporu da dikkate alındığında, davalılar … A.Ş’nin ticari kredi kartından doğan alacaktan, diğer davalılar … ve …’ün de teminat mektubu kredisinden doğan banka alacaktan kaynaklı borçlu olduklarının anlaşılması ile davalılar aleyhine açılan davanın, mahkememizce esasa alınan bilirkişi ek raporunda belirtilen bedeller üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının gayri nakdi çek depo talebinin değerlendirilmesinde; 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı).
Davacı tarafın çek depo talebi yönünden tüm davalıların sorumlu olduğunun kabulü ile taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak … TL’lik kısmı yönünden çek depo talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine yönelik değerlendirmede: Yargıtay 19. H.D.nin 27/02/2013 gün ve 2013/10 E. 2013/1630 K. sayılı emsal içtihatında ”…alacağın, banka kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu gözetildiğinde, sözleşme hükümlerine göre her aşamada hesap edilebilir, likit bir alacak olarak kabulünün gerekçesine ve borçlunun itirazında haksız bulunmasına göre, 2004 sayılı kanunun ilgili maddesi doğrultusunda itirazın iptaline karar verilen, harcı yatırılarak dava konusu edilen bölüm üzerinden alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmetmek gerekir…” şeklindeki emsal içtihad doğrultusunda kredi sözleşmesi nedeniyle sorumluluğunun kabulüne karar verilen borçlu aleyhine hükmolunan alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 04/04/2018 gün, 2017/4575 Esas, 2018/1823 Karar sayılı emsal içtihadında; “…gayrinakdi kredinin deposu yönünden maktu harç ve maktu vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği halde nakdi alacakla birlikte nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” şeklinde belirtildiğinden kabul edilen çek depo bedeli yönünden davacı vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle davacının davasının kabulüne, davalı kefiller … ve … yönünden sorumlu olukları miktar üzerinden belirlenen yargılama giderleri ile sınırlı olmak kaydıyla karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, Antalya Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında,
1-Ticari kredi kartından doğan banka alacağı yönünden;
a)Borçlu davalılar … Limited Şirketi ile … Şirketi itirazlarının 32.597,14-TL asıl alacak, 428,37-TL işlemiş faiz, 21,42-TL faizin gider vergisi olmak üzere toplam 33.046,93-TL üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktarlar üzerinden DEVAMINA,
b)Asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren % 25,2 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden % 5 gider vergisi; UYGULANMASINA,
2-Teminat mektubu kredisinden doğan banka alacağı yönünden;
Borçlu davalıların itirazlarının …-TL asıl alacak, 7.317,16-TL işlemiş faizi, (borçlu … ve … yönünden 1.647,57 -TL), 365,86-TL faizin gider vergisi (borçlu … ve … yönünden 82,37-TL) olmak üzere toplam …-TL (borçlu … ve … yönünden …-TL)üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktarlar üzerinden DEVAMINA,
b) Asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren % 53 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden % 5 gider vergisi; UYGULANMASINA,
3- Davacı …- TL’lik çek depo talebinin KABULÜNE;
4-Hükmolunan alacağın %20’si oranında hesaplanan 23.800,00- TL (borçlu … ve … yönünden 16.000,00-TL) icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Çek depo talebi yönünden alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcı davacı tarafça yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 8.128,89-TL harçtan peşin alınan 1.366,61-TL harcın mahsubu ile, bakiye 6.762,28-TL’nin (davalılar … ve … yönünden 4.849,74 TL) davalılardan müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.560,00 TL’nin (davalılar … ve … yönünden 1.075,00 TL)davalılardan müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Davacının yapmış olduğu posta ve müzekkere ücreti ile, bilirkişi ücretinden ibaret toplam 2.523,25 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen (davalılar … ve … yönünden 1.740,17 TL) tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davacının yapmış olduğu ilk dava masrafı olan 1.458,81 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen (davalılar … ve … yönünden 1.006,07 TL) tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 20.750,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen (davalı … ve … yönünden 17.900,00TL) tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
11-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca çek depo bedeline ilişkin alacak yönünden 17.900,00TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere tarafların göstereceği bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya taraflara İADESİNE,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ün yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/10/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza