Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/491 E. 2022/792 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/491 Esas
KARAR NO : 2022/792

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/06/2022
KARAR TARİHİ: 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14.10.2020 tarihinde Mersin ili Mut ilçesi Karşıyaka Mahallesinde; davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya konumundaki müvekkili …’ a çarpması neticesinde; yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, hayatta kazanma gücünü belirli oranda ve sürekli olarak kaybettiğini, Müvekkilinin her iki bacağında da çok sayıda kırık, başında ve vücudunun değişik yerlerinde kırık ve hasarlar oluştuğunu, kalıcı izler meydana geldiğini, Yargılamaya konu kazada davalı …’in asli kusurlu olduğunu, Davalı sürücü …’ in kullandığı …plakalı aracın davalı …SİGORTA A.Ş. tarafından …acente ve … poliçe numarası ile ZMMS sigortalı olduğunu, maddi tazminat yönüyle Belirsiz alacak davası ve manevi tazminat yönüyle alacak davası olarak, şimdilik; (Sigorta şirketi poliçe limiti ile sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla) davalının kullandığı …plakalı aracın trafik kaydı üzerine 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davası konusu trafik kazası anılan zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açıldığını, zamanaşımı itirazlarımız doğrultusunda işbu davanın reddi gerektiğini, 2918 Sayılı Karayolları Trafik kanunun 97. maddesinde ilişkin düzenlemeler yahıldığını, .yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırılmış; dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirilmiştir. haliye başvurunun tam yapılması gerektiiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarının, yargılama neticesinde müvekkilimiz şirket aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesi hukuken mümkün olmadığını, Öncelikle zamanaşımı def’imiz ve gerekçeli itirazlarımız dikkate alınarak Sayın Mahkemeniz nezdinde görülen olan haksız ve hukuka aykırı davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine,Davacı uhdesinde meydana gelen zararlardan müvekkilimiz şirketin ZMMS poliçe teminatı kapsamında sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle haksız davanın reddine, Kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, Davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre rapor alınmasına, kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat oranı ve miktarının tespiti için, yukarıdaki hususlar tamamlandığında Hazine Müsteşarlığı Aktüerler Sicili’ne kayıtlı aktüer bilirkişiden TRH 2010 Mortalite Tablosunda yer alan verilere göre rapor düzenlenerek gerçek zararın tespit ettirilmesine, Aleyhe hüküm kurulacak olması halinde SGK tarafından yapılan-yapılacak ödemelerin müvekkilimiz Şirket’in sorumluluğundan tenziline Harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvurana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özele; dava konusu 14.10.2020 tarihli kaza MERSİN/MUT ilçesinde meydana geldiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla huzurdaki davada MUT mahkemeleri yetkili olduğunu, Kaza sebebiyle soruşturma ve kovuşturma da MUT ileçesinde yapıldığını, Bu nedenle mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davacıların talepleri zamanaşımına uğramış olup davanın usulden reddi gerektiğini, bahse konu kazanın meydana gelmesinde davacının kusur durumunun ehil bilirkişi marifeti ile tespit edilmesi gerektiğini,- Yetki itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, davanın esastan reddine, Meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur durumunun tespit edilmesine, müvekkilin kusursuz olması durumunda davanın reddine, Sigortalının kusurlu olması durumunda, davacının maluliyet oranının tespiti ile davacının gerçek zararının tespitine, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin ise davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemli davadır.
Davacı 14/10/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yolcu konumunda olan davacının yaralandığını bu nedenle maddi manevi tazminat taleplerinin karşılanmasını talep etmiş, davalı … vekili kazanın Mersin Mut ilçesinde meydana geldiğini, Mut mahkemelerinin yetkili olacağını yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın yetki itirazının ileri sürülmesine ilişkin 19/2.fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildireceği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağı, maddenin 4. fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davalı …’e dava dilekçesinin 15/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, araya adli tatil girdiğinden cevap süresinin 08/09/2022 günü sona ereceği, davalının cevap süresi içinde yetki itirazında bulunduğu görülmekle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle 6100 Sayılı HMK’nun 116/1-a ve 117/2. Maddeleri gereği, ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK.’nın genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “, 7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Kanunun 14. maddesinde ise, “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7.maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
Somut olayda olduğu üzere bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir, (aynı yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Yukarıda anılan yer mahkemelerinin yetkili olduğu hususu tartışmazsızdır. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarında en çok tartışılan husus Sigorta şirketlerinin Bölge Müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olup olmadıklarıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1092 esas, 2018/463 karar sayılı dosyasında da bu husus direnme yolu ile değerlendirilmiş olup, incelenen dosyada, davacıların davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yönelttiğinden 2918 sayılı yasanın eldeki davada uygulanma olanağı bulunmadığı, her ne kadar, 2918 sayılı KTK’nın 110/2. Maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesi uygulanması gerektiği, her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığı, Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin yorum yolu ile genişletilemeyeceği, bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/1759 esas, 2018/1148 karar sayılı dosyasında da konu tartışılmış, kanunda sayılan ve yukarıda açıklanan tüm yetkili mahkemeler dışında sırf Sigorta şirketinin Bölge müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkemenin yetkili kabul edilemeyeceği, sigorta bölge müdürlüklerinin ticaret siciline şube olarak tescilinin yapılmadığı, yasada düzenlemeye tabi tutulan şube gibi kabul edilemeyeceği, bölge müdürlüklerinin tamamen her şirketin işlem hacmi, kendi iç işleyişi, personel ve hizmet sunumu, eksper gönderilmesi gibi bir takım yönetim işlemlerini yürütmek üzere, iç işleyiş kapsamında 3.kişiler ile doğrudan ve kendi adına işlem yapma ehliyetine ve tüzel kişiliğine sahip olmayan idari birimler olduğu; bağlı olmayan tacir yardımcılarından olan Acentenin TTK’nun 105.maddesi gereğince hukuki uyuşmazlıklarda müvekkili adına dava açabilecek ve kendisine karşı aynı sıfatla dava açılabilecek bir tüzel kişilik olmasına ve TTK’nun 107.maddesi gereğince acentelerin müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ayrıca ticaret sicil gazetesinde ilan ettirilmesinin zorunlu olmasına göre. bölge müdürlüğünün acenteden daha yetkili olduğuna dair görüşün yasal bir dayanağı bulunmadığını,
Acente ve şubeyi denetleyen üst mercii olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla yetkisi olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kabul edilebilmesi için en azından sözleşmeyi yapan acentenin bulunduğu yerin bölge müdürlüğü olması gerektiğini, acentenin bağlı olmadığı bir bölge müdürlüğünün acentenin yaptığı iş ve işlemlerden haberdar olması, bu iş ve işlemleri denetlemesi ve acenteden daha yetkili bir üst bir merci olarak kabulünün mümkün olmadığını, aksi halin kabulünde bu tür uyuşmazlıklarda herhangi bir yetki kuralına tabi olmadan Türkiye’nin her yerinde dava açılabileceği sonucunun doğacağını belirterek davaya konu poliçeyi yapan acentenin bağlı olmadığı bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tartışmalar neticesinde gelinen noktada kanunda sayılı yetkili mahkemeler dışında bölge müdürlüklerinin bulunduğu yerde davanın açılabilmesi için en azından poliçeyi tanzim eden acentenin bağlı olduğu bölge müdürlüğü olması gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda kazanın Mersin’in Mut İlçesinde meydana geldiği, davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin İstanbul, davalı sürücünün yerleşim yerinin Mut/Mersin, davacı zarar görenin yerleşim yerinin Mut/Mersin, davaya konu sigorta poliçesinin Mut’taki acenta vasıtasıyla tanzim edildiği, bu acentanın Adana Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olduğu ancak davanın tüm bu yetkili mahkemeler dışında Antalya’da açıldığı anlaşılmıştır. Nitekim Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. H.D. Dosya no: 2022/948 Karar no: 2022/1346 sayılı ilamında “Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere, davacı taraf, davalı sigorta şirketlerinin Ankara’da bölge müdürlüğünün bulunduğunu belirterek Ankara Mahkemeleri’nde dava açmış ise de; yasada düzenlenmeyen, görev ve yetkilerinin ne olduğu, hangi bölgede bulunduğu bilinmeyen veya varsa adresi ancak internet üzerinden yapılacak arama ile bulunabilecek bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yasada düzenlenen şube ve acenteye kıyasla yetkili olarak kabul edilmesinin Anayasa’nın 142. maddesinde düzenlenen mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenleneceğine ilişkin Anayasa hükmüne açıkça aykırı düşeceği izahtan varestedir” açıklaması işbu dosya yönünden emsal kabul edilmiştir. Böylelikle davalının süresi içinde yetki itirazında bulunduğu ve ortak yetkili olan mahkemenin davalı gerçek kişinin yetki itirazında belirttiği Mut Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştu
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetki itirazının KABULÜNE, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE
2-Yetkili mahkemenin Mut Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olduğuna,
3-HMK Md. 20 gereğince kararın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edilmesinin gerektiğine, talep edildiği takdirde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK Md. 331 gereğince yetkili Mahkemeye gönderme başvuru yapılır ise yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, başvuruda bulunulmaz ise talep üzerine Mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespit ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceğine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yetkili mahkemede tevzi edilecek dosyaya aktarılmasına, dava dosyasının yetkili mahkemeye süresi içinde gönderilmesinin talep edilmemesi ve dosyanın kesinleşmesi halinde, bakiye gider avansınınistek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili …’ın yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2022

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı