Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/474 E. 2023/89 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/474
KARAR NO : 2023/89
DAVA : Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 23/06/2022
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı … arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden davalıya kredi kartı açıldığı ve kullandırıldığı, borcun geri ödenmemesi sebebiyle kredi kartı hesabının kat edildiği ve … tarihli ihtarname ile … TL’nin ödenmesinin talep edildiği, borcun ödenmemesi üzerine Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığı, davalının itirazıyla takibin durduğu, arabuluculuk faaliyetinin anlaşamama şeklinde sona erdiği, icra takibine dayanak sözleşme ve diğer tüm sözleşmelerin TBK ve yasalara uygun olarak hazırlandığı ve davalı tarafınca imza edildiği belirtilerek davalının icra dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına ve tazminata karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221)(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., …-… esas, … karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, uyap sistemi üzerinde eklenmiştir.
Mahkememizce dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilerek, rapor aldırılmıştır.
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/13205 esas, 2018/887 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
Somut davada, mutlak ticari dava olarak nitelendirilecek bir husus yoktur. Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması/her iki tarafın tacir olması gibi bir durum da söz konusu değildir. Yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin bir dava da söz konusu değildir. Bu hususları gösterir bir bilgi veya belge dosyada mevcut değildir. Bilakis, dosyada mevcut bilirkişi raporunda, özetle; 25.07.2018 tarihli “Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinin” dosyaya ibraz edilen tarafların imzalarını taşıyan sön bölümü ve sözleşme ön bilgilendirme formuna dayalı olarak davalı …’nun kullanımına … hesap kesim döneminden itibaren … TL. olarak belirlenen … numaralı kredi kartının tahsis edildiği, davalıya tahsis edilen kredi kartının 5464 sayılı Bankacılık ve Kredi Kartları Kanunun “Kurumsal Kredi Kartları” başlıklı 43.maddesinde tacirlere verilen kurumsal kredi kartı niteliğinde olmadığı, müzekkere üzerine dosyaya ibra edilen kredi kartı ön bilgilendirme formunda Tüketici Kredisi kapsamında kredi kartı uygulamaları hakkında ön bilgilendirme başlığının yer aldığı, davalının gerçek kişi tacir olduğunu ve kredi kartının ticari kart niteliğini gösterir bilgi bulunmaması bir yana, kredi kartı hesabına tahakkuk ettirilen faizlerinin %5 gider vergisi (BSMV) ile %15 oranında kaynak kullanımını destekleme fonuna tabi tutulduğu dikkate alındığında dava konusu kredi kartının davalının tüketici sıfatına haiz olarak işlem gördüğü ve dolayısıyla dava konusu banka alacağının tüketicilere tahsis edilen kredi kartı işlemlerinden doğduğu, müzekkere üzerine davacı … vekilince … tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunulan belgeler ve kredi kartı dönemsel hesap ekstrelerinin incelenmesinden anlaşıldığı hususunda tespitler yapılmıştır. Kabule göre, taraflar arasındaki ilişki tüketici ilişkisidir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, dosyada mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin Antalya Tüketici mahkemesi olduğu anlaşılmakla; davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..08/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır