Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/439 E. 2022/518 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/439 Esas
KARAR NO : 2022/518
DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
DAVA TARİHİ : 08/06/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, 29/01/2020 tarihinde sahibinden com. üzerinden bulduğu ev için emlakçı … ile görüştüklerinin ve evin koşullarının uygun olması üzerine kira sözleşmesi uyarınca evi kiraladıklarını, evi kiralamak için 12 adet senet imzaladıklarını, senetlerin ev sahibi … ile kendisi arasında her ay 3.000,00 TL olmak şartıyla 12 aya tekabül edecek şekilde toplamda 36.000,00 TL tutarında olup, ödeme yapıldıkça kendilerine … tarafından verilmesinin beyan edildiğini fakat her ay ödeme yapmalarına rağmen senetlerin kendilerine verilmediğini, senetlerin şu nerede olduklarını bilmedikleri bu sebeple iş bu senetlerin iptalini, ve ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesini dava ve talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava bono iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 778. maddesi gereğince; iptal hakkındaki 757 ilâ 765. maddesine poliçeye ait hükümler bono hakkında da uygulanacaktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 757. maddesine göre; iradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir. Aynı kanunun devam eden maddelerinde neler yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 651/2. maddesine göre, “iptal talebinde ancak senet zayi olduğu anda veya zıyaın ortaya çıkması anında senet üzerinde hak sahibi olan şahıs, bulunabilir.” Anılan düzenleme uyarınca, iptal davasını bononun zayi olduğu veya ziyaın meydana geldiği zamanda bono üzerinde hak sahibi olan kimse açabilir. Bu nedenle iptal davası açılabilmesi için zilyetlik yalnız başına yeterli değildir. Aynı zamanda bonoda mündemiç hakkın sahibi de olmak gereklidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 688. maddesi şöyledir; “(1) Ciro, “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten” veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir. (2) Poliçeden sorumlu olanlar, bu hâlde, ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri def’ileri hamile karşı dermeyan edebilirler. (3) Tahsil cirosunun içerdiği yetki, bu yetkiyi verenin ölümü ile sona ermeyeceği gibi, onun medenî hakları kullanma ehliyetini kaybetmesiyle de ortadan kalkmaz.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/03/2015 tarih 2013/11-1884E. 2015/1059K. sayılı kararında; “…Çek iptali davası açma hakkı çeki kaybeden hamile ait olup, çek hamili çek iptal davasını olumlu şekilde sonuçlandırdıktan sonra çek bedelini çekin keşidecisinden talep edebileceğinden, somut olayda davacı banka, çekin muhatabı olduğundan çeki iptal ettirmesi halinde çek bedelini çekin keşideciden talep etme imkanı bulunmamaktadır. Davacı muhatap banka müşterisi tarafından keşide edilen ve karşılıksız çıkan bu çek için ödemiş olduğu yasal yükümlülük tutarını bu ödemeyi yasal delillerle ispatlayarak müşterisinden talep edebilir. Bu talepte bulunabilmesi için çeki iptal ettirmesine gerek bulunmamaktadır ve muhatap banka, keşideci yararına ödeme yapar…” denilmiştir.
Davamıza gelince; davacı bononun zayi nedeni ile iptali için dava açmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 651/2. maddesi uyarınca, iptal davasını bononun zayi olduğu veya ziyaın meydana geldiği zamanda bono üzerinde hak sahibi olan kimse açabilir. Bu nedenle iptal davası açılabilmesi için keşideci sıfatına sahip olunması tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda bonoda mündemiç hakkın sahibi de olmak gereklidir. Dava dilekçesindeki davacı beyanlarına göre davacının bononun keşidecisi olduğu, davacının dava konusu bono üzerinde hak sahibi olmaması nedeniyle zayi nedeniyle iptal talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinin ardından davacı tarafa iadesine
Dair, Tarafların yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır