Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/435 E. 2022/745 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/435
KARAR NO : 2022/745
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 19/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; … … … Ltd Şti iye davalı arasında 12/08/2021 tarihinde “Yetkili Satıcı Sözlşemesi” başlıklı 18 ay süreli Tek Satıcılık Sözleşmesi imzalandığını, … başlanmasına müteakip … LTD. ŞTİ tarafından sözleşme de üstlenilen tüm edimler yerine getirilmeye başlanmıştır. Yurt içi ve yurt dışında yüzlerce kişiyle görüşüldüğünü, internet sitelerine ilan verildiğini ve çekimler yapıldığını, ayrıca … satışı gerçekleştirildiğini, … ŞTİ’nin edimini en iyi şekilde yerine getirdiğini ve yapılan pazarlama çalışmaları sayesinde yurt dışı ve yurt içinde onlarca kişiye gayrimenkul satışı sağlandığını, ancak … LTD. ŞTİ. … LTD. ŞTİ yetkililerininin, sözleşme süresi devam ederken, herhangi bir sebep olmaksızın şantiye alanlarına almamaya başladıklarını ve farklı kişilerle Tek Satıcılık Sözleşmesi imzalamış ve satışa ilişkin tanıtımların başkaca gayrimenkul danışmanlarınca yapıldığını, farklı kişilerle tek satıcılık sözleşmesi imzalanması başlı başına sözleşmeye aykırılık teşkil ederken, … LTD. ŞTİ yetkililerin şantiye alanlarına erişiminin sıfırlanması ise sözleşmenin mahiyetine tamamen aykırı olduğunu, zira gayrimenkul edinmek isteyen bir kişinin satın alacağı daireyi görmeyi istemeden bir taşınmazı edinmesinin imkanı olmadığı gibi … LTD. ŞTİ’ye sözleşmede yüklenen edim ilgili kişilere tanıtımın sağlanması olduğunu, … eylemleri bununla da kalmadığını, ilgili projelerin içerisinde daire satmaya ve reklam çalışmalarını bağımsız yürütmeye başladığını, bütün bunların Tek Satıcılık sözleşmesinin niteliğine aykırı olduğunu, … ŞTİ yetkililerinin şantiye alanlarına girişinin engellenmesinin, davalı tarafından reklam ve satış çalışmaları yapılması başka kişilerle reklam ve satış için anlaşılması yönünden; ki başkaca taşınmaz danışmanlığı şirketlerince yapılan tanıtımlar ve yayınlanan ilanların sunulduğunu, … ŞTİ ile … arasında 25.01.2022 Tarihinde Temlik Sözleşmesi Başlıklı temlik sözleşmesi imzalandığını buna göre … LTD. ŞTİ, İle arasında imzalanmış 12/08/2021 tarihinde akdolunmuş “Yetkili Satıcı Sözleşmesi” Başlıklı Tek Satıcılık Sözleşmesinden doğan alacaklarını …’a temlik ettiğini beyan ederek; şimdilik 10.000,00 TL cezai şartın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, cezai şartın tazmini talebinden ibarettir.
Davacı, dava dışı … … … Ltd Şti iye davalı arasında 12/08/2021 tarihinde “Yetkili Satıcı Sözlşemesi” başlıklı 18 ay süreli Tek Satıcılık Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereklerine aykırı davranıldığını, … ile … arasında 25.01.2022 Tarihinde Temlik Sözleşmesi Başlıklı temlik sözleşmesi imzalandığını buna göre … LTD. ŞTİ. İle arasında imzalanmış 12/08/2021 tarihinde akdolunmuş “Yetkili Satıcı Sözleşmesi” Başlıklı Tek Satıcılık Sözleşmesinden doğan alacaklarını …’a temlik ettiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce davacı hakkında tacir araştırması yaptırılmıştır.
Davacının potansiyel vergi mükellefi olduğu, şirket ortağı/yöneticisi olduğu gelen belgelerden özetle, anlaşılmıştır. Bir kişinin şirket ortağı/yöneticisi olması, kişiye tek başına tacir sıfatı kazandırmaz. Potansiye vergi mükellefliği de tacir sıfatını göstermez.
Davacı tacir olmadığından, yasada belirtilen her iki tarafın tacir olması ve ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmasına ilişkin koşul bulunmadığı gibi, TTK 4. maddesinde sayılan davalardan da olmadığından, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Somut olaya bakıldığında; tek satıcılık sözlşemesinden doğan ihtilafların mutlak ticari dava olduğunu gösterir bir mevzuat hükmü yoktur (İzmir BAM 17. HD., 2017/406 E, 2017/552 K; 2017/226 E, 2017/301 K) Yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin dava da söz konusu değildir. Davalı ticaret şirketidir ve tacirdir. Davacının ise tacir olmadığı açıktır.
Dava, hukuki niteliği itibari ile, davalı ile dava dışı … LTD. ŞTİ arasında imzalandığı iddia edilen tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart talepli dava olup, davacı tacir olmadığından, yasada belirtilen her iki tarafın tacir olması ve ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmasına ilişkin koşul bulunmadığı gibi, TTK 4. maddesinde sayılan davalardan da olmadığından, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi mümkün değildir. (Benzer, İstanbul BAM 44. HD., 2021/1572 E, 2021/1639 K)
“Dava; tek satıcılık sözleşmesinin ihlali iddiasıyla cezai şart ve iş kaybı iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir.
Eldeki davada gerçek kişi olan davacının İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde tacir kaydının olmadığı, Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarihli yazısına göre davacının … tarihinde bakkal ve marketlerde yapılan perakende ticareti faaliyetine başladığı, gerçek usulde vergilendirmeye tabi olduğu, ikinci sınıf işletme hesabı esasına tabi tüccar olduğu, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, 2020 yılı gayri safi hasılatının 10.362,91TL olduğunun bildirildiği , buna göre davacının tacir sıfatının bulunmadığından uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu haliyle davanın mutlak yada nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Davanın HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkemece HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığından, davalının yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir. “
(İzmir BAM 17. HD; 2021/2106 E, 2021/1723 K)
Davanın niteliği itibariyle 6100 Sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden, davalı vekilinin görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu tespit edilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/7717 -10326 esas ve karar sayılı 12/10/2015 tarihli kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/03/2019 tarihli, 2017/11-2630 esas ve 2019/ 328 karar sayılı kararı) (İstanbul BAM 44. HD., 2021/1572 E, 2021/1639 K)
Uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nun 183. vd. maddeleri hükümlerinin uygulanacağından, dava konusu uyuşmazlık ticari dava niteliği taşımamaktadır. (Bakınız Yargıtay 11.HD’sin 2015/14950 Esas, 2016/3539 Karar ve Yargıtay 13.HD’sinin 2015/15096 Esas, 2017/2181 Karar sayılı ilamları) (İstanbul BAM 16. HD., 2019/330 E, 2019/384 K)
Yukarıdaki tüm açıklamalar ışığında, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmakla; davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır