Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/415 E. 2023/191 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/415
KARAR NO : 2023/191
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/05/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin harçlardan muaf olduğunu, iş bu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, temlik eden … Bankası A.Ş. ile imzalanan sözleşme hükümlerine uyulmaması üzerine Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile borçlu … … Turizm San. ve Tic. A.Ş. ve … aleyhine … tarihinde icra takibi başlatıldığını, söz konusu kredi alacağının davacı … … A.Ş.’ye temlik edildiğini, borçlu … A.Ş. Şirketinin … kurulu üyesi ve münferit yetkilisinin … olduğunu, borcun doğumundan sonra borçlu şirket yetkilisinin oğlu … tarafından borçlu şirketi ile aynı iştigal konusunda … … Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, şirketin hali hazırdaki faaliyet adresinin borçlu şirketin resmi faaliyet adresi ile aynı olduğunu, kredi borçlusunun piyasaya borçlandığı tarihlerde yeni şirketin kurulduğunu ve davalı şirket nezdinde ticari faaliyetlerine devam ettiğini, icra dosyasından borçlu şirketin resmi faaliyet adresine haciz işlemine gidildiğinde hem borçlu … ……A.Ş. hem de … … Ltd. Şti. tabelasının görüldüğünü, davalılar arasındaki organik bağ nedeniyle, davalı … … Limited Şirketinin borçluların … olarak kabul edilmesini ve davalı şirketin borçluların paravan şirketi olması sebebiyle, müvekkili şirketin alacaklarını paravan şirketten talep etme hakkı olduğunu, bu nedenlerle davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ….-TL alacaklarının davalı … … Limited Şirketi ve …’dan tahsilini, davalıların müvekkilinden mal kaçırma kastı içerisinde olduğundan davaya konu edilen alacaklarının tahsilini teminen davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Taraflara usulüne uygun meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmıştır.
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası Uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, davalı şirket ile dava dışı …A.Ş.’ye ait sicil dosyaları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Temlik eden … Bankası A.Ş.’ye müzekkere yazılarak …A.Ş. ve … arasında imzalanan kredi sözleşmesi ve ödeme planı ile kat ihtarnamesi celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… İlçe Jandarma Komutanlığına müzekkere yazılarak davalı şirket ile dava dışı … A.Ş.’nin birlikte faaliyet gösterip göstermedikleri hususunda gelen cevabi yazı celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, namı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiasıyla tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı olan TBK’nun 19 maddesi kapsamındaki iptal davası niteliğindedir.
Davacı tarafça temlik eden banka tarafından dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi ve alacaklıları zarara sokmak kastı ile asıl borçlu şirket yetkilisi tarafından şirketle aynı istigal konusunda aynı adreste oğlu adına başka bir şirket kurulmak suretiyle işlemlerin bu şirket üzerinden yapıldığı, asıl borçlu şirketin içinin boşaltılarak alacaklının zarara sokulduğunun iddia edildiği, bu sebeple tüzel kişilik perdesinin aralanması, organik bağ esasları da dikkate alınarak alacağın davalılardan tahsili talep edilmiştir.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/02/2016 tarih 2014/17-2389 Esas, 2016/129 Karar sayılı emsal içtihatında; “…Davacı şirket, davalı şirkete satmış olduğu malların bedelini alamaması nedeni ile tahsili için takip yapmış, bu takip sırasında davalı şirketin diğer davalı gerçek kişiye yapmış olduğu araç satışının muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağını teminini sağlamak için TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle iptali istemli eldeki davayı açmıştır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir.
Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır…” şeklinde belirtilmiştir.
İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesinin 17/11/2022 tarih, 2022/2140 Esas, 2022/1580 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Elde ki dava; nam-ı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiası ile Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisine Dayalı açılmış olan TBK’nın 19.maddesi kapsamında iptal davasıdır.
Kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin davaya bakma hususunda görevli olup olmadığının resen incelenmesi gerekmektedir.
HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalar ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu kanun’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6335 sayılı kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
6100 sayılı HMK’nın 2.maddesinin 1.fıkrasına göre malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yine aynı maddenin 2.fıkrasına göre HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
Muvazaaya dayanan davalar ile İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları için gerek HMK, gerek TBK, gerekse İİK’da görevli mahkemeye ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmediğinden genel hükümlere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekecektir.
Yargıtay HGK’nun 10.02.2016 gün, 2014/17-2389 Esas ve 2016/129 Karar sayılı kararında “…tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır.” şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir.
Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da ” … Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girmektedir.” şeklinde karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının avukatı aşamalardaki dilekçelerinde ve en son istinaf başvuru dilekçesinde açıkça; görülmekte olan davanın TBK’nın 19.maddesi ve İİK’nın 277 ve devamı maddeleri kapsamında açıldığı ve bu hükümler dairesinde çözümlenmesi gerektiği, nam-ı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiası ile Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisine Dayalı açılmış olan dava ile amaçlarının; borçlu şirketin mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini kanuna karşı hile yaparak davalılar üzerinden devam ettirdiği, borçlu şirket ile diğer şirketler arasındaki bu tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacaklı müvekkilinin alacağına kavuşmasının sağlanması olduğu yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır, Dolayısıyla davacı tarafça davada; davalılar arasında ki tasarrufların davacının alacağının tahsili için iptali talep edildiğine göre, açılan dava ticari dava değildir. Yukarıya aktarılan emsal Yargıtay içtihatlarında da açıklandığı üzere davaya bakma hususunda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Hal böyle olunca da; ilk derece mahkemesince davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek istinaf incelemesine konu kararının verilmesi hatalı olmuştur…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasa maddeleri ve emsal içtihatlar doğrultusunda yapılan değerlendirmede; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, namı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiasıyla tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı açılmış olan TBK 19 maddesi kapsamındaki iptal davası niteliğinde olduğu, davanın TBK 19 ve İİK 277 vd. Maddeleri kapsamında açıldığı ve bu hükümler dairesinde çözümlenmesi gerektiği, namı müstear, muvazaa ve hile iddiasıyla tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı açılmış olan dava ile amacın borçlu şirketin mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini konuna karşı hile ile davalılar üzerinden devam ettirdiği, borçlu şirket ile davalı şirket arasındaki bu tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacaklının alacağına kavuşmasının temel amaç olduğu, dolayısıyla davacı tarafça davada davalılar arasındaki tasarrufların davacının alacağının tahsili için iptali talep edilmiş olmasına göre açılan dava ticari dava değildir ve davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.
Açıklanan gerekçelerle, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, Mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaatle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip ..
¸e-imzalıdır