Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/407 E. 2023/175 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/407 Esas
KARAR NO : 2023/175
DAVA : Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 24/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile … Ticaret ve Sanayi A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, bu sözleşmeye davalılar … ve …’ün de müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu, anılan sözleşme kapsamında adı geçen firmaya Hazin Destekli KGF kefaletli olarak Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığını, ancak firmanın kredi borçlarını ödemediğini ve bu sebeple borçlulara ihtarname gönderildiğini fakat buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine bu kez haklarında genel haciz yoluyla Antalya Banka Alacakları İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, ancak borçluların takibe yaptıkları itiraz üzerine takibin durduğunu, haksız olarak yapılan bu itirazın iptal edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla …,-TL tutarındaki alacakları için itirazın iptal edilmesi ve %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kredinin bir borç yapılandırılmasından kaynaklandığını, yenilenmenin eski borçları sona erdirici bir sebep olduğunu, buna bağlı olarak da kefaletlerin de sona erdiğini, icra takibine konu olan borcun da yeni bir sözleşmeye ait borç olup, yeni ödeme planında da kefillerin imzalarının bulunmadığını, diğer taraftan; banka tarafından kredi sınıflandırılması ve düzenlemesinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun “Bankalarca Kredilerin Ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi Ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik” uyarınca sınıflandırma yapılması ve buna göre yapılandırma veya yeni itfa planına bağlaması gerekirken bu gruplandırılmaya gidilmeden tahsilat yoluna gidildiğini, diğer taraftan; kefillerin sözleşme adreslerine tebligat çıkarılmaması nedeniyle temerrüdün oluşmamış sayılması gerektiğini, bununla beraber; davacı tarafın fahiş faiz oranı uyguladığını ve aynı sözleşme çerçevesinde farklı davaların açılmış olduğunu belirterek davanın reddini ve %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereği İtirazın İptali istemine ilişkindir.
Dosyada tüm deliller toplanmış, Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmış, incelenmesinde; davacı banka tarafından kredi borçlusu davalılar adına ödenmeyen kredi borcunun tahsili istemiyle … tarihinde takip başlatıldığı, takibe davalılar tarafından … tarihinde itiraz edildiği, yasal 1 yıllık sürede eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Dosya banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak üzere bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişinin mahkemeye sunmuş olduğu raporda “Dava konusu … TL tutarındaki kredinin … tarihinde kullandırıldığı, anılan krediden herhangi bir tahsilat yapılmadığı ve kredinin … tarihi itibariyle kat edildiği ve … tarihinde temerrüdün oluştuğu dikkate alındığında; artık sözleşmenin banka tarafından feshedilimiş olduğu ve banka alacağının tümü üzerinden bir hesaplama yapılması gerekliliğinin ortaya çıktığı görülecektir.
Böyle bir durumda; … olan kredinin kullanılış tarihi ile kat işleminin yapıldığı tarihin 1 gün öncesi olan … arası dönem için akdi faiz oranı olan %1,83 Aylık akdi faizi (Yıllık: %27,96) oranı uygulanarak kat işleminin gerçekleştirilmesi, kat tarihi olan … ile temerrüt tarihinin 1 gün öncesi olan … dönemi için kat sonrası için yine %27.96 olan akdi faiz uygulaması yapılması gerekecektir.
Temerrüt faizi uygulaması için ise;
Davacı banka, Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi’nin temerrüt faizinin belirlenmesine ilişkin, “10. Muacceliyet Ve Temerrüt Halleri İle Uygulanacak Gecikme Faizi Oranı başlığı altındaki; “Borcun Sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; Müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredinin vadesine bakılmaksızın muaccel hale geldiği tarihten itibaren Banka’ca Borçlu Cari Hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” hükmüne göre işlem yapmak durumunda görünmekte ise de(Ek: 3), davacı bankanın bu yaklaşımının doğru olmadığını düşünmekteyiz. Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … No’lu Kararındaki;
“…Somut olayda yanlar arasında … tarihinde “Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşmenin 45. maddesinde davalının sözleşmeden doğan borcunu ödemediği takdirde alacağın muaccel hâle geldiği tarihten itibaren bunları davacı bankaya sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihe kadar geçen günler için kredinin cins ve niteliğine bakılmaksızın davacı bankanın mevzuat gereğince Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %50 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi ile ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Ne var ki Yargıtay uygulamasında bankaların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.
O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin 45. maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir.” ifadeleriyle de vücut bulan hükmünü somut olayımıza uyarladığımızda, akdi faizin zaten önceden belli olduğu, belli olmayan oranın sadece temerrüt faizi olduğu dikkate alındığında; temerrüt tarihi itibariyle önceden belirlenmiş olan akdi faizin %50’si oranında bir temerrüt faizi uygulaması yapılması gerektiği sonucu ortaya çıkacaktır.
Bu hükme göre de, temerrüt tarihi olan … ile … olan Ödeme Emri Tarihi(Takip Talebinde tarih belirtilmediğinden, bu tarih baz alınmıştır.) arası dönem için yıllık akdi faiz oranı olan %27,96 oranının %50 fazlası olan %41,94 oranının temerrüt faizi olarak uygulanması gerektiği görüşündeyiz.
Bu kıstaslar çerçevesinde yaptığımız hesaplamalar sonucunda da, davacı … Bankası A.Ş.’nin kredi borçlusu Davalı … Ticaret ve Sanayi A.Ş. ile anılan firmanın sözleşme kaynaklı müteselsil kefilleri olan davalılar … ve …’ın her birinin davacı bankaya karşı;
… TL. Anapara Alacak
… TL Krd. Kul. Tarihin (…) ile Kat tarihinin 1 gün öncesi(…) için %27,96 Akdi Faiz
1.304,62 TL Kat öncesi faizin vergisi (%5)
668,18 TL Kat Tarihi(…) ile Tem. Tarihinin 1 gün öncesi(…) için %27,96 Akdi Faiz
+ 33,41 TL Kat sonrası akdi faizin vergisi (%5)
… TL Asıl Alacak
10.306,76 TL Tem. Tarihi (…) ile Öd. Em. Tarihi (…) arası %41,94 Tem. Faizi
+ 515,34 TL Tem. Faizinin Vergisi (%5)
… TL Toplam Alacak
şeklinde detaylandırılan borçtan sorumlu oldukları ve tahsil tarihine kadar geçecek süre için %41,94 Temerrüt Faizi işletilmesi gerektiği görüşündeyiz. “
Uyuşmazlık; davalı …Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi ile imzalanan … tarihli genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu şirket ile kefil olan davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı ve takip tarihi itibariyle sorumlu oldukları alacak miktarının tespitine ilişkindir.
Akdi ilişkinin incelenmesinde; Davacı Bankanın … Şubesi ile davalı … Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi arasında imzalanan … tarihli …-TL limitli Genel kredi Sözleşmesi imzalandığı, imzalan sözleşmenin süresiz ve tüm ticari krediler için çerçeve kredi sözleşmesi kapsamında olduğu, davalıların sözleşme tarihinden sonra kullandırılaracak krediler için …-TL limitle müteselsil kefil oldukları, Antalya … Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiği, kat ihtarlarının davalılara tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı asıl borçlu şirkete … tarihinde … TL tutarında, 22 ay vadeli Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığı ve ödeme planında bu kredinin genel kredi sözleşmesinin eki olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Kefalet sözleşmesi davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
6098 Sayılı TBK 583.Maddesinde ; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 Sayılı TBK 584.Maddesinde”Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.
(Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md.) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesindeki davalıların kefaletlerinin 6098 Sayılı TBK 583. Vd. Maddesindeki yasal düzenlemeye uygun ve geçerli olduğu görülmüştür.
Bütün dosya kapsamı, mahkememizce alınan yukarıda tarihi belirtilen hüküm kurmaya, mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli bilirkişi rapor ve ek raporları da dikkate alındığında, davalıların kredi sözleşmesinden kaynaklı borçlu olduğunun anlaşılması ile mahkememizce esasa alınan bilirkişi raporunda belirtilen bedeller dikkate alınarak, davacı tarafın takipte talep ettiği bedeller ile bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine yönelik değerlendirmede: Yargıtay 19. H.D.nin 27/02/2013 gün ve 2013/10 E. 2013/1630 K. sayılı emsal içtihatında ”…alacağın, banka kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu gözetildiğinde, sözleşme hükümlerine göre her aşamada hesap edilebilir, likit bir alacak olarak kabulünün gerekçesine ve borçlunun itirazında haksız bulunmasına göre, 2004 sayılı kanunun ilgili maddesi doğrultusunda itirazın iptaline karar verilen, harcı yatırılarak dava konusu edilen bölüm üzerinden alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmetmek gerekir…” şeklindeki emsal içtihad doğrultusunda kredi sözleşmesi nedeniyle sorumluluğunun kabulüne karar verilen borçlular aleyhine hükmolunan alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; davalıların, Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ İLE; takibin, …-TL asıl alacak, 2.703,00-TL işlemiş faiz, 135,15-TL gider vergisi olmak üzere toplam …-TL üzerinden devamına,
2-Asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren % 41,94 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden % 5 gider vergisi UYGULANMASINA,
3-Davacının inkar tazminatı talebinin KABULÜ İLE, 42.800,00-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 14.618,34 TL harçtan peşin alınan 2.506,07 TL nin mahsubu ile eksik alınan 12.112,27 TL nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.560,00 TL’nin davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacının yapmış olduğu ilk yargılama gideri, posta ve müzekkere ücreti ile bilirkişi ücretinden ibaret toplam 3.725,50 TL nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 32.960,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Av. … ile e-duruşma talep eden davalılar vekili Av. …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır