Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/406 E. 2023/314 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/406
KARAR NO : 2023/314
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ Kurum yetkililerince … tarihinde yapılan … adresinde yapılan kontrolde abone olmaksızın müvekkil kuruma hiçbir bildirimde bulunmadan başvuru yapmadan belge ibraz etmeden şebekeye kayıtsız sayaç bağlayarak su kullanımı yapıldığı tespit edildiğinden mülk sahibi ve fiili kullanıcı sıfatına haiz … Bankası A.Ş. Adına … nolu kaçak su kullanım tutanağı düzenlendiğinin tespit edildiğini, takibe konu olan borcun söz konusu … nolu kaçak kullanım tutanağına istinaden oluşturulan “…” nolu abonesiz kaydın … Dönemine tahakkuk ettirilen ancak ödenmeyen fatura borcu olduğunu, takibe konu faturaların Kanun ve Yönetmeliklere uygun olarak düzenlendiğini, fatura ihbarnameleri abonesiz kaydın bulunduğu adrese bırakıldığını, ödeme yapılmadığı için faturaların son ödeme tarihlerinden itibaren değişen oranlı yasal faiz ve yasal faiz K.D.V si hesaplandığını, müvekkil kurum istihbarat formunda da görüldüğü gibi yapılan araştırma neticesinde davalı bankanın hem mülk sahibi olması hem de … tarihli İstihbarat Bilgi Toplama Formunda fiili kullanıcı olduğu tespit edildiğinden , müvekkili kurumun tabi olduğu Tarifeler Yönetmeliği ve yukarıda belirtili birçok emsal karar gereğince tahakkuk eden ancak ödenmeyen borçlardan davalının sorumlu olduğunu beyanla; … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların tapu kayıtları karşısında gerçekliğinin bulunmadığını, Müvekkili bankanın davaya konu taşınmazı … tarihinde satmış olduğunu, … tarihinde kullanıcı olmasının fiilen mümkün olmadığını, kaldı ki taşınmaz natamam bir şekilde satıldığından müvekkili bankanın veya başkası tarafından da su tüketimi yapılmış olamayacağını, yapılan tespitin hata içermekte olduğunu, ,müvekkili banka gibi bir kurumun kaçak su kullanımı yapmasının söz konusu olamayacağını, borcun müvekkili bankaya ait olduğu hususunda dosyaya sunulan … tarihli istihbarat bilgi formu dışında herhangi bir belge veya tespit sunulmadığından müvekkili bankanın borca itiraz etmek durumunda kaldığını beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; uyap üzerinden dava konusu icra dosyası istenmiş ve dosyaya alınmıştır.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunmuştur.
Somut olayda; dava konusu kaçak su kullanım tutanaklarının düzenlendiği tarihlerde, davacı kurum ile davalı arasında herhangi bir abonelik sözleşmesinin bulunmadığı, bu kapsamda uyuşmazlığın “abonesiz kaçak su kullanımı” şeklindeki haksız fiil iddiasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesi “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmünü getirmiş olup madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere dava açmadaki genel yetki kuralını düzenlemiştir. Aynı Kanun’un 16. Maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü getirilmiş olup, haksız fiilden doğan davalarda seçimlik hak genişletilmiştir.
Haksız fiil iddiasına dayalı davada zarar görenler, davayı kendisinin veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde veya haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde açabilir. Bu seçeneklerden herhangi birini kullanmak, bu tür davalarda, davacıya tanınmış bir haktır.
Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir(HMK m. 6) Tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, tüzüklerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, işlemlerinin (işlerinin) yönetildiği yerdir (TMK m. 49).
Eldeki davada; davacı alacaklı, seçimlik hakkı gereği davanın, davacının yerleşim yeri mahkemesi olan mahkememizde açıldığı anlaşıldığından; davalının yetki itirazı yerinde değildir.
Davalı zaman aşımı def-inde bulunmuştur.
Tekel niteliğinde bir hizmette bulunan …’ın fiili veya yasal bir engel bulunmayan hâllerde, atıksu hizmetinden yararlanmak isteyen kişilerle sözleşme yapmak mecburiyeti vardır. Sözleşmenin kurulmasıyla …, karşı taraf abonenin hizmetine atıksu hizmetini sağlamakla yükümlü olup, anılan hizmetten yararlanan kişinin de hizmetin bedelini ödemesi gerekir. Sonuç itibarıyla sözleşmesiz ve kaçak olarak atıksu hizmetinden yararlandığı iddiası olan davalının ispat edilmesi halinde yasal mevzuat uyarınca anılan atıksu bedelini ödemesi gerektiği her türlü kuşkudan uzaktır.
Davacı kurum; sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davalı taraf ise, iddia gereği, sözü edilen bu hizmetten (atık su aboneliği) sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belkide bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak (atık sudan) yararlanmıştır. O hâlde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmelidir. Bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterlidir. Sözleşme benzeri bir ilişkinin kurulduğu kabul edildiğinde zamanaşımı süresinin de 1 yıl değil 10 yıl olması gerekir. Aksine bir yaklaşım, dürüst ve ilkeli davranarak sözleşme yaparak normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak atık su kullananların lehine bir sonuca yol açılarak, kaçak kullananlar korunmuş ve kaçak atık su kullanımı teşvik edilmiş olur ki, bu da hukuken kabul edilebilecek bir ilke değildir. Bunun aksini kabul, tipik bir hakkın kötüyü kullanılması niteliğindedir. Böylesi bir duruma ise hukuk düzeninin izin vermeyeceği aşikârdır. (TMK m. 2), (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun; 2000/3-1803 Esas-2000/1813 Karar, 2002/3-100 Esas-2002/68 Karar, 2009/13-461 Esas-2009/495 Karar, 2011/7-690 Esas, 2011/617 Karar, 2012/3-1927 Esas, 2013/1406 Karar, 3. Hukuk Dairesinin; 2000/2965 Esas, 2000/3341 Karar, 2000/6057 Esas, 2000/6244 Karar, 2010/8157 Esas, 2010/10301 Karar sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.)
Hal böyle olunca; taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişkinin kurulduğu gözönüne alındığında; B.K.’nun 125. maddesine göre zamanaşımı süresi 10 yıldır. Kaçak su tutanağı, istihbarat bilgi toplama formu ve dava tarihi itibarı ile bu süre dolmadığına göre, davalının zaman aşımı def-i yerinde değildir. (Emsal; Yargıtay 3. HD, 2013/13008 E, 2014/2194 K; 2013/14535 E, 2014/2191 K; Yargıtay 13. HD, 2009/2674 E, 2009/5345 K)
Mahkememizce, taraf delilleri toplanmıştır.
Taşınmaza ait tapu kayıtları dosya kapsamına alınmış olup; yapılan incelemede; taşınmazın … ile … tarihleri arasında davalı … Bankası adına tapuda kayıtlı olduğu, … tarihinde taşınmazın …’na satıldığı tespit edilmiştir. UYAP sisteminde mevcut icra dosyasının incelenmesinde Alacaklı/Davacı tarafından borçlu … Bankası A.Ş. aleyhine … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasından … harç tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
… tarihli … numaralı Kaçak Su Kullanım Tutanağının incelenmesinde; … tarihinde yapılan kontrolde … park adresli Mesken cinsli mülkte … Bankası tarafından kaçak su kullanımı yapıldığının tespit edildiği, … Sayaç numaralı … marka sayaç ile abonesiz kullanım yapıldığının belirtildiği, 5857 m3 sarfiyat tespit edildiği, mülk sahibinin … Bankası olarak belirtildiği tespit edilmiştir.
… tarihli İstihbarat Bilgi Toplama Formunun incelenmesinde; istihbarat neticesinin “Söz konusu borçla ilgili olarak yapılan incelemede adrese … nolu abonenin alındığı tespit edildi. Borçla ilgili … Bankası … Şb. Müd. … …’e ihbarname bırakıldı” şeklinde yazıldığı, kimsen bilgi alındı kısmında; “… Bankası Şb. Müd. … …” bilgisinin yer aldığı tespit edilmiştir.
Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği’nin 6/1. Maddesinde; “Su ve kanalizasyon hizmetlerinden yararlanan, özel veya tüzel kişilerle su abone sözleşmesi yapılır..” hususu düzenlenmiştir. Yine; Tarifeler Yönetmeliğinin 48. maddesine göre “malikler veya suyu fiilen tüketenler taşınmazlarına su aboneliği almak zorundadırlar.” Aynı Yönetmeliğin 29. Maddesi;“MADDE 29-(1) Suyu açık olan bir aboneliğe yeni taşınanlar, …’a müracaat ederek abone sözleşmesi yapmak zorundadırlar.”
Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği’nin “Kaçak Su” başlıklı 35. Maddesi aşağıdaki gibidir; “Kaçak su MADDE 35-(1) Abone olmaksızın …’a ait su dağıtım hattı, su abone veya şube yolu hattından, kuyu veya
kaynaktan boru döşeyerek, motor bağlayarak, şebekeyi delerek su temin etmek ve kullanmak, abone olmasına rağmen sayaçsız veya sayacı işletmeyecek herhangi bir tertibatla su kullanmak(Sayaçtan önce su almak, sökülen sayaç yerine boru bağlamak), sayacın tüketimini doğru olarak kaydetmesini önleyecek şekilde sayaca müdahale etmek, şehir şebeke suyu haricinde kendi imkanları ile …’ın görev alanı içerisinde kalan yer altı veya yerüstü kaynaklarından izinsiz ve ruhsatsız olarak su temin ederek atıksu üretmek, elde etmiş olduğu bu suyu su şebeke hattına bağlayarak bina tesisatına vermek, işlenmesi yasaklanmış fiillerden olup tespit edilen kaçak su ve atıksu tüketim miktarı, cezalı olarak tahsil edilir ve kaçak bağlantı iptal edilir. Abone yoksa abone yapılarak suyu açılır.
(2) Su şebeke hattı, su abone veya şube yolu hattından, şehir şebeke suyu haricinde, …’ın görev alanı içerisinde kalan yeraltı ve yerüstü kaynaklarından izin almaksızın, daimi bağlantı yaparak kaçak su temin edenlerden, birinci fıkraya göre cezalı olarak tahsil edilecek olan su ve atıksu kullanımının dışında ayrıca, her yıl, Genel Kurul tarafından belirlenecek miktar üzerinden, maktu para cezası alınır.”
Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği’nin “Kaçak Su Tespit Şekli” başlıklı 36. Maddesi ve “Kaçak su kullanma süresinin tespiti” başlıklı 37. maddesi aşağıdaki gibidir; “Kaçak Su Tespit Şekli MADDE 36-(1) Kaçak su ve atıksu kullananlar hakkında İdare görevlilerince bir tutanak tanzim edilir.
(2) Aykırı fiilin tespiti, en az iki idare personeli tarafından mahallinde yapılacak araştırma ve soruşturma sonucunda belirlenir.
(3) Bu tutanakta aykırı fiilin şekli, varsa sayaç ve endeksi hakkında bilgi ve tespit edilen süre ile ilgili bilgiler ayrıntılı olarak kaydedilir. Bilenlerin, yazılı ve imzalı beyanları temin edilmeye çalışılır. İnandırıcı delil ve belgeler tutanak eki olmak üzere hazırlanır.
(4) Tutanak üç suret olarak hazırlanır. İlgilinin imzası alınarak bir sureti ilgiliye bırakılır. ilgilinin bulunmaması veya imzalamaktan çekinmesi halinde, bağımsız bölüme veya yöneticisine bırakılan bildirim tebligat yerine geçerlidir.
“Kaçak su kullanma süresinin tespiti
MADDE 37-(1) Sayaçlı tüketimde, sayacın endeksinin idarece uygun bulunması halinde, sayacın gösterdiği tüketim miktarı esas alınır.
(2) Sayaç yerinden yapıldığı için sayaç okuyucunun rutin okumaları esnasında görülebilecek durumda olan sayaçsız olarak yapılan su kullanımların da, yapının faaliyete geçtiği tarihi gösteren belge veya bir önceki sayaç okuma tarihi veya bir önceki su kesim tarihi veya … tarafından belirlenecek diğer tespit şekilleri de dikkate alınarak, kaçak su kullanım süresi tespit edilir. (3) 1. ve 2. fıkralardaki usullerle tespit edilemeyen hallerde, üç okuma dönemi süresince kaçak su kullanıldığı kabul edilir.”
Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği’nin “Kaçak olarak tüketilen su miktarının tespiti ve hesaplanması” başlıklı 38. Maddesi aşağıdaki gibidir; “Kaçak olarak tüketilen su miktarının tespiti ve hesaplanması
MADDE 38-
(1) Abonesiz olarak su tüketilen yerlerde, tüketimi doğru olarak kayıt eden bir sayaç varsa, sayacın gösterdiği tüketim miktarı; sayaç çalışmıyor ise, aşağıdaki fıkra hükmü gereğince belirlenen emsal tüketim miktarı tabi olduğu abone türüne ait tarifenin % 100 fazlası dikkate alınarak su ve atıksu su bedeli tahakkuk ettirilir.
(2) Kaçak su kullanımlarında dikkate alınacak olan emsal su tüketim miktarları konutlar için ve ticari işletmelerin faaliyet türlerine göre çalışan personel ve kişi sayısı, masa sayısı, yatak sayısı dikkate alınarak her bir meslek grubu için ve inşaatlarda inşaat metrekaresi , bahçe ve sera sulamalarında sulanır alan metrekaresi dikkate alınarak Yönetim Kurulu tarafından belirlenir.
(3) Abone kaydı olsun veya olmasın sayaçsız veya sayacı işletmeyecek herhangi bir tertibatla su kullanılan yerlerde yukarıdaki fıkra hükmü uyarınca belirlenen emsal su tüketim miktarı tabi olduğu abone türüne ait tarifenin %100 fazlası dikkate alınarak hesaplanan su ve atıksu bedeli Genel Kurul tarafından belirlenecek olan maktu para cezası ile birlikte tahakkuk ettirilir. Bu durumun aynı abonede veya abone olmaksızın aynı kişiler tarafından tekrarlandığının tespit edilmesi durumunda tabi olduğu abone türüne ait tarifenin %300 fazlası dikkate alınarak hesaplanan su ve atıksu bedeli Genel Kurul tarafından belirlenecek olan maktu para cezası ile birlikte tahakkuk ettirilir . Ayrıca kaçak su kullananlar hakkında yasal işlem başlatılır ve bu değişiklik hükümleri Genel Kurul karar tarihinden itibaren uygulanır.
(4) Şehir şebeke suyu haricinde, yeraltı ve yerüstü kaynaklarından abone olmaksızın, su temin edilerek kullanılan ve atıksu üretilerek kanalizasyon şebekesine bırakılan yerlerde, sayaç varsa sayacın gösterdiği tüketim miktarı, sayaç çalışmıyor ise yukarıdaki fıkra hükmü uyarınca tespit edilen tüketim miktarı kendi abone türüne ait tarifenin %100 fazlası dikkate alınarak atıksu bedeli Genel Kurul tarafından belirlenecek olan maktu para cezası ile birlikte tahakkuk ettirilir.” Mahkememizce iki teknik bilirkişi ve bir adet borçlar mevzuatından kaynaklı bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile rapor alınmıştır.
… tarihl bilirkişi heyet raporunda özetle; Tespit edilen süre ile ilgili kaçak su kullanım tutanağında herhangi bir bilgi olmadığı; davalı … Bankası’nın … ile … tarihleri arasında kaçak su kullanıldığı tespit edilen gayrimenkulün maliki olduğu, kaçak su kullanım tutanağının incelenmesinde de kaçak su kullanıldığının … tarihinde tespitinin yapıldığı, … Sayaç numaralı … marka sayaç ile abonesiz kullanım yapıldığının ve 5857 m3 su sarfiyatının mevcut olduğunun tespit edildiğinin görüldüğü; Kaçak su kullanıldığının tespiti … tarihinde yapılmış olup, ilgili gayrimenkulün aboneliği olmasa da sayacın mevcut olması nedeni ile su sarfiyatının
tespit edildiği, 5857 m3 su sarfiyatının …-LT suya eşit olduğu, tespitin … tarihinde yapıldığı ve davalının gayrimenkulü … tarihinde sattığı dikkate alındığında aradaki 13 günlük sürede 5857 m3 su sarfiyatının yapılmasının olası olmadığı, dolayısı ile kaçak su kullanımının davalının malik olduğu dönemi kapsadığının tespit edildiği; … tarihli İstihbarat Bilgi Toplama Formuna bakıldığında da; adrese … nolu yeni bir abonenin alındığı belirtilmiş olup, ilgili istihbarat formunda … tarihli kaçak su kullanım
tutanağındaki borca ilişkin istihbarat bilgi toplama işleminin yapıldığının değerlendirildiği; tarifeler yönetmeliği’nin 29. Maddesi de dikkate alınarak; suyu açık olan bir
aboneliğe yeni taşınanlar, …’a müracaat ederek abone sözleşmesi yapmak zorunda olup, davalının malik olduğu …-… tarihlerinde su açık olmasına rağmen davalının herhangi bir abonelik sözleşmesinin de bulunmadığı görülmekle; davalının kaçak suyu fiilen kendisinin kullanıp kullanmadığı dosya kapsamında tespit edilememekle birlikte malik olduğu dönemde gayrimenkul üzerinde fiili hakimiyetinin mevcut olduğu görülmekle, malik olduğu dönemde gerekli kontrolleri yapmaması, su açık olduğu halde abonelik sözleşmesi yapmaması ya da kaçak su kullanımına engel olmaması nedenleri ile kaçak su kullanımına ilişkin bedelden sorumluluğunun doğup doğmayacağı hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu; davalı/borçlunun kaçak su bedelinden sorumlu olduğuna kanaat etmesi halinde takip tarihi itibari ile takip talebi/ödeme emrinde, davacı/alacaklı tarafça talep edilebilecek asıl alacak fatura tutarının 14.424,12 TL, işlemiş faiz tutarının 202,73 TL, işlemiş faizin K.D.V.’sinin 16,22 TL olabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi heyet raporu doğrultusunda; Tespit edilen süre ile ilgili kaçak su kullanım tutanağında herhangi bir bilgi olmadığı; davalı … Bankası’nın … ile … tarihleri arasında kaçak su kullanıldığı tespit edilen gayrimenkulün maliki olduğu, kaçak su kullanım tutanağının incelenmesinde de kaçak su kullanıldığının … tarihinde tespitinin yapıldığı, … Sayaç numaralı … marka sayaç ile abonesiz kullanım yapıldığının ve 5857 m3 su sarfiyatının mevcut olduğunun tespit edildiğinin görüldüğü; Kaçak su kullanıldığının tespiti … tarihinde yapılmış olup, ilgili gayrimenkulün aboneliği olmasa da sayacın mevcut olması nedeni ile su sarfiyatının
tespit edildiği, 5857 m3 su sarfiyatının …-LTsuya eşit olduğu, tespitin … tarihinde yapıldığı ve davalının gayrimenkulü … tarihinde sattığı dikkate alındığında aradaki 13 günlük sürede 5857 m3 su sarfiyatının yapılmasının olası olmadığı, dolayısı ile kaçak su kullanımının davalının malik olduğu dönemi kapsadığının tespit edildiği; … tarihli İstihbarat Bilgi Toplama Formuna bakıldığında da; adrese … nolu yeni bir abonenin alındığı belirtilmiş olup, ilgili istihbarat formunda … tarihli kaçak su kullanım
tutanağındaki borca ilişkin istihbarat bilgi toplama işleminin yapıldığının değerlendirildiği; tarifeler yönetmeliği’nin 29. Maddesi de dikkate alınarak; suyu açık olan bir aboneliğe yeni taşınanlar, …’a müracaat ederek abone sözleşmesi yapmak zorunda olup, davalının malik olduğu …-… tarihlerinde su açık olmasına rağmen davalının herhangi bir abonelik sözleşmesinin de bulunmadığı görülmekle; davalının kaçak suyu fiilen kendisinin kullanıp kullanmadığı dosya kapsamında tespit edilememekle birlikte malik olduğu dönemde gayrimenkul üzerinde fiili hakimiyetinin mevcut olduğu görülmekle, malik olduğu dönemde gerekli kontrolleri yapmaması, su açık olduğu halde abonelik sözleşmesi yapmaması ya da kaçak su kullanımına engel olmaması nedenleri ile kaçak su kullanımına ilişkin bedelden sorumluluğunun olduğunun kabulü ile; yapılan hesaplama gereği; takip tarihi itibari ile takip talebi/ödeme emrinde, davacı/alacaklı tarafça talep edilebilecek asıl alacak fatura tutarının 14.424,12 TL, işlemiş faiz tutarının 202,73 TL, işlemiş faizin K.D.V.’sinin 16,22 TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ İLE, takibin 14.424,12 TL asıl alacak, 202,73 TL işlemiş faiz, 16,22 TL işlemiş faizin KDV’si olmak üzere 14.643,07 TL üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ İLE asıl alacak üzerinden hesaplanan 2.884,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 80,70 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 370,68 ₺ (TL) peşin karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 629,58 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (hüküm gereği alınması gerekli toplam harç=1.000,26 TL – 370,68 TL= 629,58 TL )
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 451,38 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 4.812,50 TL’nin haklılık durumu gereği; 2.295,56 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; uyap sistemindeki arabuluculuk dosyasında, üzerinden geçen süreye rağmen sarf kararı olmadığı anlaşılmakla, devlet alacağı konusunda her hangi bir kayıp yaşanmaması için, hukuki çare yönüyle; iş bu giderin infaz amacıyla yazılacak müzekkere anında tespit edilecek miktarın haklılık oranı gereği % 47,70 oranının davalıdan; geri kalan kısmının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (hükmün bu şekilde kurulmaması düşüncesinde sarf kararı düzenlenene kadar mahkemenin gerekçesini yazamayacağı sonucu ortaya çıkmakla, bu husus kabule göre hukuken kabul edilemez//bu yargılama kalemi tarafların tahsil edeceği bir kalem değildir)
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
12-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar miktar itibariyle KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır