Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/400 E. 2022/403 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/400
KARAR NO : 2022/403
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/05/2022
KARAR TARİHİ: 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, davalı …Üniversitesi tüzel kişiliğinin Üniversiteye ait öğrenci yurdu, lojman, kafeterya vs. tesislerinin işletmeciliğine dair olarak açılan ihalelere iştirak ettiğini ve bu sebeple davalı tarafa iki ayrı defada birisi (60.000,00 TL) diğeri ise (65.000,00 TL) olarak banka aracılığı ile toplamda (125.000,00 TL) teminat olarak ödemede bulunduğunu, ihaleler sonucunda, bu teminatların müvekkil şirkete iadesi şartları gerçekleşmesine ve müvekkilin talebine rağmen bu teminat bedellerinin iade edilmemesi sebebiyle, davalı aleyhine toplam (125.000,00 TL) geçici teminat bedelinin faiziyle birlikte tahsili için Antalya Genel İcra Dairesinin …E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı tarafın vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile borca ve yetkiye itirazda bulunmak suretiyle takibin durdurulması neticesini elde ettiğini, davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ve takibin devamının temini için işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Somut olaya bakıldığında; davacı ticaret şirketidir ve tacir olduğu uyuşmazlık dışıdır. Davada, mutlak ticari davaya sebebiyet veren bir uyuşmazlık olmadığı gibi, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin bir uyuşmazlık da mevcut değildir. Davada, nispi ticari uyuşmazlık olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Davalı üniversite, eğitim kurumudur ve tacir olarak kabulü mümkün değildir. Davalının tüzel kişiliğe sahip olduğu ancak tacir olmadığı, eğitim kurumu olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmaması nedeniyle ticaret mahkemeleri görevli değildir. ( aynı doğrultuda bkz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/9631 Esas, 2015/10002 Karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/18404 Esas, İstanbul BAM 19. HD. 2016/12784 Karar, 2018/1929 Esas, 2018/1294 Karar sayılı ilamları)
Anlatılan nedenlerle, mahkememizin uyuşmazlıkta görevli olmadığı, genel görevli asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla; usulden ret kararı vermek gerekmiştir. Son olarak söylemek gerekir ki; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/5065 esas, 2015/6407 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 115/1 maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarih, 4-2247 Esas, 1667 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle mahkememizce tensiple görevsizlik yönünde usulden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli Nöbetçi Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinden, iş bu gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/05/2022

Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır