Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/40 E. 2022/332 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/40
KARAR NO : 2022/332
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/01/2022
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin ticari hesabından haksız kesintiler yaptığını beyan ederek; dava dilekçesinde belirtilen kalemlerin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı bankadan kullandırılan ticari kredi nedeniyle haksız tahsil edildiği iddia edilen kesintilerin istirdadı istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. maddesinde yer alan emredici hükme göre hâkim,sadece çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda bilirkişiye başvurabilecektir. Hâkim açısından “özel bilgi” ise, hukuk bilimi dışındaki belli bir bilim dalının araştırıp ortaya koyduğu sonuçlara ilişkin bilgi olarak anlaşılmalıdır. Somut olayda, bankacı bilirkişiden rapor aldırılması gerektiği, konunun özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği yerleşik yargı kararları gereğidir.
Mahkememizce de taraf delilleri toplanmış, gerekli yazışmalar yapılmıştır ve dosyanın bankacı bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş, gerekli masrafların yatırılması için davacı vekiline bilirkişi masrafını yatırması için iki hafta kesin süre verilmiş, kesin süre içinde masraf yatmaz ise dosya kapsamına göre hüküm verileceği ihtaratı da yapılmıştır.(“Mahkemece “bilirkişiler için takdir edilen ücretin davacı tarafça iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılmadığı takdirde davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itirazdan vazgeçmiş sayılmasına” şeklindeki kesin süre usul ve yasaya uygun değildir. Mahkemece, bilirkişi ücretinin kesin süre içerisinde yatırılmaması durumunda dosyadaki delillere göre karar verileceği şeklinde kesin süre verilmesi gerekirken hak kaybına ve yanlış yoruma neden olacak şekilde süre verilmesi uygun görülmemiştir”//Yargıtay 3. Hukuk Dairesi., 2013/11161 esas, 2013/15012 karar sayılı ilam)
Belirtmek gerekir ki; Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır. Hakimin tespit ettiği süreler, kural olarak kesin değildir (Kuru, Baki/ Arslan Ramazan/ Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749). Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nin 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir (HMK m.94/2, HUMK m.159).   Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur.  
Kısaca; ister kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.(Benzer ilkelere YHGK’nin 12.12.2012 gün ve 2012/9-1170 E., 1172 K.; 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241 ve 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249 sayılı kararlarında da değinilmiştir.).
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; delillere ilişkin masrafları yatırmalıdırlar. Somut olayda, bilirkişi delil avansı davacı tarafça yatırılmamıştır.
Tüm bu anlatılanlar ışığında, bilirkişi delil avansının davacı tarafça kesin sürede yatırılmaması, dosyada davacının iddiasını ispata yarar başkaca bir delilin olmaması karşısında, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 4,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.27/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır