Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/356 E. 2022/355 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/356
KARAR NO : 2022/355
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/04/2022
KARAR TARİHİ : 09/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile dava dışı sigortalı … arasında … – … tarihleri arasında geçerli olmak üzere … poliçe numaralı genişletilmiş kasko poliçesi imzalandığını, sigortalıya ait aracın teminat altına alındığını, … tarihinde saat … sıralarında ise teminat altına alınan araçla dava dışı sigortalı … idaresindeki … plakalı araçla … numaralı sokakta seyir halindeyken kendi aracının sağ yan kısımları ile tali yoldan çıkan … plakalı aracın sol yan kısımları ile çarpıştıklarınını, … plakalı araç sürücüsü … ismiyle bilinen şahsın anlaşmalı tutanak tanzim etmek üzere kendisini eve çağırdığını ancak evde tutanağı imzalamak istemediğinden anlaşmalı tutanak tanzim edilmediğinin anlaşıldığını, sigortalı …’in … … tarihinde Antalya CBS Müracaat Bürosunun … gün ve sayı … soruşturma numaralı yazısına istinaden müşteki sıfatıyla verdiği ifadede de detayları ile kazanın oluş şeklini anlattığını, zarar dolayısıyla ekspertiz raporu aldırıldığını, zararın ise … TL parça + … TL işçilik + … TL KDV olmak üzere toplam … TL olduğunu ve sorumluya rücu imkanının olduğunun tespit edildiğini, aracın onarımını yapan yetkili … A.Ş tarafından düzenlenen faturanın ekte snulduğunu, müvekkil şirketçe sigortalıya … TL ödeme yapıldığını, 6102 sayılı TTK m. … bağlamında halefiyet ilkesi gereği sigortalıya yapılan ödemenin faizi ile birlikte kusuru bulunandan rücuen tahsilini isteme hakkı doğduğunu, davalı şirkete ait araçta sürücü olarak bulunan … isimli olduğu bilinen şahsın maddi hasara ilişkin kaza tespit tutanağı imzalamayarak olay yerini terk etmesi zaten başlı başına kusurlu olduğunun kabulü anlamında olduğunu, ayrıca dava dışı sigortalının ifade verdiği Antalya CBS … soruşturma nolu dosyasında da ifade verdiğini, ancak taraflarınca ödenen bedelin davalının kusuruna denk gelen %… oranındaki kısmının davalıya rücu edildiğini, yapılan ödemenin esasen …TL olduğunu, yapılan ödemenin davalıdan tahsili amacıyla kaza tarihinde aracın ruhsat sahibi olan davalıya icradan once ihtar yazısı gönderildiğini, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazın üzerine dosya yetkili Kemer İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, Kemer İcra Dairesi’nin …E. Sayılı icra dosyası üzerinden davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafca haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ilk önce Kemer … Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas sayısında açılmış olup, mahkemece, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı kapsamında dosya mahkememize gönderilmiştir. Her ne kadar kararda görevsizlik ibaresi kullanılmış ise de niteliği itibariyle, karar, HSK kararı gereği olduğundan gönderme kararıdır. (Bu nedenle, aşağıda anlatılacağı üzere verilen görevsizlik yönündeki hüküm, karşı görevsizlik değildir)
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır. Bu nedenle mahkememizin görevli olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …-… esas, … karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Somut olayda; Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.(Benzer yönde Yargıtay … HD., … E, … K; … E, … K)
Davacı sigortalısına ait … plakalı aracın poliçesine bakıldığında, aracın “hususi oto” olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sigortalısının tacir olduğunu gösterir bir bilgi ve / veya belge dosyada mevcut değildir. Her iki tarafı (davacının sigortalısı bakımından) tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren bir uyuşmazlık yoktur. Tüketici ilişkisinin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, görevli mahkemenin genel görevli mahkeme Asliye Hukuk mahkemesi olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu kanaatiyle, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde görevsizlik yönünde hüküm verilmekle, bu hususun usule aykırı olmadığı kanaati mevcuttur. Yargıtay … Hukuk Dairesinin … esas, … karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 115/1 maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … tarih, …-… Esas, … Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve … E., … K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle mahkememizce taraf teşkili sağlanmadan görevsizlik yönünde usulden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli Nöbetçi Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinden, iş bu gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır