Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/273 E. 2023/211 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/273 Esas
KARAR NO : 2023/211
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil … Ltd. Şti. Antalya’da inşaat malzemeleri tedariki, satış ve pazarlama işi yaptığını, Müvekkil ile borçlu arasında -ticari iş- ilişkisi bulunmakta olup tarafımızca borçluya muhtelif tarihlerde beton üretimi tesislerinde kullanılmak üzere çimento vs malzeme tedariki ve satışı gerçekleştirilmiş olduğunu, borçlu davalının söz konusu malzeme tedariki satışından kalan ödenmemiş 37.275,27 TL anapara borcu bulunduğunu, İşbu alacaklara ilişkin düzenlenen … seri nolu … tarihli fatura ve … seri no’lu … tarihli faturalar davalı tarafından kabul edilmiş, herhangi bir iade veya itiraz gerçekleştirilmeksizin kayıtlarına alınmış olduğunu, başlatılan takibe itiraz üzerine iş ticari olmakla; ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtları, gerekirse vergi dairesi kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davalının müvekkile borcu olduğu ve takibe itirazın haksız olduğu görüleceğini, Öncelikle, ayrı bir tüzel kişiliği bulunan borçlu (… Belediye Başkanlığı Beton santrali işletmesi unvanı ile ticari faaliyet gösteren ) … Belediyesi İktisadi İşletmeler Müdürlüğü’nün ya da varsa vekilinin başlatılan takibe itiraz edebilecek iken; borca … Belediyesi vekilince itirazda bulunması yerinde olmadığını, dosyaya sunulan vekaletnamede de görüleceği üzere ilgili vekil sadece … Belediyesi’nin vekili olduğunu, Söz konusu borçlu ile … Belediyesi’nin ayrı tüzel kişiliğe ve vergi kimlik numarasına sahip olduğu gözetildiğinde eğer borçluya ait vekalet yok ise itiraz yetkisiz olup buna dair icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulması kararı verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, borcun konusu para borcu olduğunu, para borçları götürülecek borç olduğu için ifa edilmesi gereken yer alacaklının yani davacı şirket merkezi adresi Antalya olup işbu nedenle icra takibinin ve devamı davaların Antalya’da görülmesi usul ve yasaya uygun olduğunu, borçlunun yetkiye ilişkin itirazları haksız ve hakkaniyete aykırı olup Mahkemenizce işbu itirazlara itibar edilmemesi gerekmekte olduğunu, Davalının husumete ilişkin itirazları yerinde olmadığını, Davalı taraf, husumetin ”… Belediyesine” yöneltilmesi gerektiğini çünkü … Belediyesi İktisadi İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün tüzel kişiliğinin bulunmadığını iddia etmesi haksız ve mesnetsiz olduğunu, Davalının borcun faizine itirazları da haksız ve yersiz olduğunu, faturalar borçlu tarafından itirazsız kabul edilmiş, teslim alınarak kayıtlarına işlenmiş olup 30 gün sonra temerrüt gerçekleştiğinden davacının temerrüt faizi isteme hakkı doğmuş ve bu hakkına istinaden de, borçluya takip tarihine kadar mer’i -TCMB tarafından yıllık ilan edilen “Mal ve Hizmet Tedarikinde Geç Ödemelerde Uygulanacak Temerrüt Faiz Oranı” üzerinden temerrüt faizi- işletilmiş olduğunu, davalı tarafın icra dosyasına yaptığı haksız itirazlarının tümden reddini, takibin devamı ile davanın kabulünü, alacağın da, likit olduğu tartışmasız olduğundan takip miktarının % 20’ sinden az olmamak üzere ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; … Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, takibe koyduğu miktar üzerinden de hesap yanlışlığı bulunduğunu, davacı tarafa kısmi ödeme yapılmışdığını kalan bakiyede mutabakat sağlanamadığı için ödeme yapılmadığını, belediye Sayıştay denetimine tabi olduğu için eksik ya da fazla ödeme yapılması mümkün olmadığını, belediyeler mal alımlarının ödemelerinde stopaj kesme yükümlülüğü olduğunu, bakiye konusu yapılacak bilirkişi hesabı ile ortaya çıkacağını, faiz başlangıç tarihini de kabul etmediğini, ayrıca kurumumuza karşı açılan dava yersiz olup reddi gerektiğini, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davacının iyi niyetli olmadığından %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. Maddesi gereği itirazın iptali istemine ilişkindir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelenmiş; alacaklının … Limited Şirketi, borçlusunun … Belediyesi İktisadi İşletmeler Müdürlüğü olduğu, fatura bedeli ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.273,65-TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete … tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun … tarihinde takibe itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği ve İİK’nun 67/1 maddesi gereği yasal 1 yıllık süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi …, … tarihli raporunda sonuç olarak;”Davacı şirketin sunulan ticari defterlerine göre; takip tarihi ve dava tarihi itibari ile davacının davalı belediyeden 37.275,27.-TL alacaklı olduğu, 37.275,27.-TL ana paranın takip tarihi itibari ile ayrıntısı rapor içerisinde hesaplandığı üzere toplam gecikme faiz tutarının (…) 16.558,95.-TL olarak hesaplandığı, Davacı firmanın 2018 Ekim Bs formunda; Davaya konu 2018 yılının Ekim ayıma ait faturaların beyan edildiği ” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Bilirkişi …, … tarihli raporunda sonuç olarak; “1-Taraflar arasında Faturalarla 2018 yılında ‘İnşaat Malzemesi’ alımı / satımı yapılı olduğu, takipte talep edilen faturaların davalının mal alım faturası olarak kayıtlarına aldığı, ancak 100 kasa hesabı olarak kayıt ettiği, cari hesap kullanmadığı, cari hesap borcu / alacağı bulunmadığı, ancak 100 kasa hesabı ödemelerinin VUK kapsamında GİB tebliğlerinde belirtilen 7.000,00 TL ve üzeri finansal ödeme araçlarının kullanılması usulüne uyulmadığından ödemelerini finansal ödeme araçları banka, PTT vb ile yaptığına dair tevsik edici ödeme belgesi sunması gerekeceği,
2-Davalı Tarafın incelenen 2018 – 2019 yılları ticari defterlerinin Noter Açılış / Kapanış tasdiklerinin / onaylarının yasal süresinde yapıldığı, ancak 2018 yılı envanter ve büyük defterlerinin arşiv çalışması devam etiğinden arşivden çıkarılması zaman alacağından incelemeye sunulmadığı, 2018 yılı ticari defterlerinin bir bütün halinde birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, tespit edilmediği,
3-Davalı Taraflın ticari defterlerinde dava / takip konusu faturanın kayıtlı olarak yer aldığı, ve 100 kasa hesabı ile nakit kapatıldığından takip konusu borcunu ödediğine ilişkin dosya kapsamına tevsik edici finansal ödeme araçlarına ilişkin banka dekontu, ptt dekontu vb. Belge sunulması halinde borcundan kurtulabilineceği, değerlendirildiği,
4-Davalının … MAL MÜDÜRLÜĞÜNE 2018 yılında davacı adına 22 adet belge ile toplamda KDV HARİÇ 609.768 TL tutarlı mal ve hizmet alındığına dair FORM BA bildiriminde bulunduğu, ve davacının takibe konu mal / ürün teslimlerinin davalı İktisadi İşletmeye tesliminin yapıldığı, kanaatine varıldığı,
5-Davacının davalıyı usulüne uygun ihtarname ile temerrüte düşürmediği, taraflar arasında da yazılı bir sözleşme ile temerrüt oranı belirlenmediği, takip ödeme emrinin tebliğini takip eden 7 günlük sürenini dolması ile her iki tarafın da tacir olması nedeniyle artan azalan oranlar üzerinden belirlenen alacağına ticari temerrüt faizi hesaplanabilineceği” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Uyuşmazlık; faturadan kaynaklı Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacının alacaklı olup olmadığını, davalının itirazlarının takipte uygulanan faizin haklı ve yerinde olup olmadığının tespitine ilişkindir.
Öncelikle çözülmesi gereken husus mahkememizin görevli olup olmadığı ve davalı borçlunun takipte yetki itirazı hususudur.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Nispi ticari davalar her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1.maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
TTK’nın 16/1. Maddesine göre ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
Buradan hareketle, TTK’nun 4 ve 16. Maddeleri gereği mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Borçlu şirket borca itiraz dilekçesinde, şirket adresinin … olması nedeniyle yetki itirazında bulunmuş, cevap dilekçesi ile de mahkememiz yetkisine itiraz ederek … mahkemelerinin yetkili olduğu ilk itirazında bulunmuştur.
Hukukumuzda borçtan kurtulma davası (İİK. m. 69/II, ) menfi tespit ve istirdat davaları (İİK. m. 72/VIII ve İİK. m. 89/III) için özel yetki hükümleri kabul edilmiş, bu davaların icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiş olmasına karşın, itirazın iptali davası için özel bir yetki kuralı düzenlenmemiştir. Bu nedenle itirazın iptâli davalarında HMK’nun yetkiye ilişkin düzenlemelerinin uygulanması gerekmektedir. Usul yasasında da bu davalar bakımından kesin bir yetki kuralı düzenlenmemiştir.
İtirazın iptali davalarında kesin olmayan yetki kuralları uygulanacağından, yetki itirazının 6100 sayılı HMK’nun 116/1-a maddesi gereğince taraflarca ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. İlk itirazların bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağı hususu ise, aynı yasanın 117/3. maddesinde düzenlenmiş olup, mahkemenin takip edeceği süreç anılan yasanın 164. maddelerinde açıklanmıştır.
İİK. 67. maddesi uyarınca;İtirazın iptali davasında takibin yetkili İcra Dairesinde yapılması dava şartı olup icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikli olarak İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre icra dairesinin yetkisini değerlendilerek karar verilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı HMK 10. Maddesi uyarınca Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilecektir.HMK 6. Maddesi uyarınca genel yetkili icra dairesi dışında taraflar arasında ihtilafsız olan ticari ilişki uyarınca para borcu haline dönüşen alacak yönünden HMK 10 ve TBK 89. Maddesi hükümleri uyarınca alacaklının ikametgahı icra dairesi de yetkili hale gelecektir.
Somut olayda; Yukarıda yazılı yasa hükümleri ve ilkeler çerçevesinde dava konusu para borcu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca götürülecek borç niteliğinde olup, davacı davalı ile aralarındaki alım- satımı sözleşmesi uyarınca düzenlenen fatura alacağı nedeniye alacaklı olduğunu iddia etmesine göre taraflar arasında bir ticari ilişki bulunması ve alacağın para borcuna dönüşmesi halinde davacı alacaklının ikametgahı Antalya icra daireleri de yetkili hale geleceğinden, davalı borçlunun mahkeme ve icra dairesi yetki itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Borca itiraz yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Fatura tek başına bir sözleşme olmayıp akdin ifasını gösteren bir belge niteliğindedir. Faturaya dayalı bir borcun varlığı öncelikle temel borç ilişkisinin varlığına bağlıdır. Faturayı tanzim eden ve tanzim alan arasında böyle bir borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki sonuç doğurması da söz konusu olmayacaktır.
MK 6. Maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olup işbu davada ispat yükü alacaklı olduğunu ispat eden davacıya aittir. Akdi ilişki kanıtlanmadığı sürece alacaklının borçlu adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı görünmesi alacaklının alacağını ispat edebilmesi için yeterli olmayacaktır
6100 sayılı HMK 222. maddesine göre, “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” düzenlemesi mevcut olup, her iki tarafın ticari defterleri incelenmiş, davacı defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu ile davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı defterlerinde 37.275,27.-TL alacağın kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde defterlerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığının tespit edilemediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı defterlerini inceeyen bilrkişi raporunda faura bedellerinin davalı defterlerine göre 100 kasa hesabından ödendiği, ödemenin ödeme araçları ile ispat edilmesi gerektiği belitrilmiş ise de, davalı taraf cevap dilekçesinde davacı tarafa bir kısım ödemenin yapıldığını, mutabakat sağlanmadığı için bakiye ödemenin yapılmadığını beyan ettiğinden davalı taraftan ayrıca ödeme belgeleri talep edilmemiştir. Böylelikle davalının takip tarihinden önce faturadan kaynaklı borcun bir kısmını da ödediği beyanı da dikkate alınarak alacağın varlığının ispatlandığı kanaati ile, itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
İşlemiş faiz yönünden takip konusu alacak faturaya dayalı olup TTK’nun 1530 madde içeriği dikkate alınarak davacının takipte talep etiği işlemiş faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır. (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas no: 2021/2351 Karar no: 2022/6324)
Takibe ve davaya konu alacak, tarafların defterlerinde de kayıtlı olup, faturadan kaynaklı alacak likit nitelikte olduğundan, davacı yararına icra inkar tazminatının koşulları mevcut olduğundan, icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile 37.275,27 TL asıl alacak, 16.558,95-TL işlemiş faiz olmak üzere 53.834,22-TL üzerinden takibin aynen DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Hükmolunan asıl alacağın %20’si tutarındaki 10.766,84- TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 3.677,42-TL harçtan peşin 667,57.-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.009,84-TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA
4-Davacının yapmış olduğu bilirkişi ücreti, posta ve müzekkere ücretinden ibaret 1.727,85-TL’nin kısmen kabul- kısmen red oranında 1.682,90.-TL ile ilk dava masrafı 759,77.-TL olmak üzere toplam 2.442,67-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.519,39.-TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 40,61-TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere tarafların göstereceği bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili Av. …’in yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/04/2023

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı