Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/238 E. 2022/755 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/238 Esas
KARAR NO : 2022/755
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine Antalya … İcra Dairesinin … Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takip konusu olan kambiyo senetleri olduğunu, müvekkilleri tarafından bahse konu asıl alacak ve tüm ferilerine karşı taraf …’a ödenmiş olmasına rağmen karşı taraf tarafından müvekkilleri hakkında icra takibine girişildiğini, ödemelerin karşı tarafa yapıldığını, hiçbir borç kalmamasına rağmen davalı tarafından aynı dayanaklarla tekrar müvekkilleri üzerinden haksız kazanç sağlamak maksadıyla ilgili icra dosyasının ikame edildiğini ve halen de takibe devam edildiğini, devamla, davalı tarafından kötü niyetli olarak takibe girişilmiş olmasından dolayı alacak miktarının %20 den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini takibin tedbiren durdurulmasını, yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davacıların davaya konu edilen bono bedellerinin ödendiğine dair iddiasının geçek dışı olduğunu, delil olarak ibraz olunan banka dekontlarında bono bedellerinin ödendiğine dair herhangi bir açıklama olmadığını, taraflar arasında, … tarihli, …-… ilişkin sözleşmeye dayalı başkaca bir ticari ilişkide bulunulmadığını, bu nedenle açıklama içermeyen banka dekontlarının davaya konu bono bedellerine istinaden ödendiği iddiasını kabul etmediklerini, kaldı ki ödeme belgelerinin tarihlerinin, davaya konu edilen bonoların vade tarihlerinden önce olduğunu, vade tarihlerinden önce bir borcun ödenmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 102. maddesi kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödemenin muaccel borç için yapılmış sayılacağını, birden çok borcun muaccel olması hâlinde borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceğini, takip yapılmamış ise vadesi önce gelmiş olan borç için yapılmış sayılacağını, birden çok borcun aynı vadeli olması hâlinde ödemenin orantılı olarak yapılacağını, borçlardan hiçbirinin vadesi gelmediği takdirde ödeme güvencesi en az olan borç için ödemenin yapılacağının öngörüldüğünü, dekontlarda ödemenin neye istinaden yapıldığı konusunda herhangi bir açıklama bulunmadığını, bu durumda yapılan ödemelerin hangi borca istinaden ödendiğinin ispatı külfetinin davacıya ait olduğunu, ödemelerin davaya konu bonolara ilişkin yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini beyan ederek, iş bu davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davada tüm deliller toplanmış, Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, Antalya … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına konu senetlerden dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK 201.maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bir ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo Taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (YHGK. 12/10/2011 tarih, E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı kararı.)
Kambiyo senedi olan bono, kanunen emre yazılı bir kıymetli evraktır. Borçluya, borçlu olduğu edayı yerine getirmekten imtina etme yetkisini ifade eden def’iler emre yazılı kıymetli evrakta klasik olarak senet metninden anlaşılan def’iler, senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin def’iler ve taraflar arasındaki ilişkiye dayalı şahsi def’iler olarak üç gruba ayrılmaktadır. Yazılı belge niteliğinde olan bonoya karşı ileri sürülebilecek bedelsizlik gibi kişisel def’ilerin kural olarak yazılı bir belge ile ispatı gerekmektedir. (YHGK. 12/10/2011 tarih ve E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı kararı)
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda mahkememizce yapılan değerlendirmede;6100 sayılı HMK’nun 200.maddesi uyarınca senede karşı senetle ispatın zorunlu olduğu, aynı kanunun 201.maddesi uyarıncada senede karşı tanıkla ispatı mümkün olmadığı, davalının senedine karşı iddianın da ancak yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, davacı tarafından ödeme iddiasına ilişkin herhangi bir yazılı delili mahkememize sunamadığı, davacı vekili her ne kadar ödemenin çek ile yapıldığını iddia etse de bu hususu da ispat edemediği, dava dilekçesinde dayanılan yemin delili hatırlatılmış ise de verilen kesin sürede yemin deliline başvurulmadığı tüm bu nedenlerle kesin delillerle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken … TL harçtan peşin alınan … TL nin mahsubu ile fazladan alınan … TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; … TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine gere hesaplanan … TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davalı vekili Av. …’un yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır