Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/221 E. 2023/558 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/221
KARAR NO : 2023/558
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı … tarafından müvekkili aleyhine … düzenleme tarihli … vadeli … TL bedelli bonoya dayanılarak Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığını, müvekkilinin doktor olup yurt dışında yaşadığını, davalının oğlu … ile … tarihinde evlendiğini ve … tarihinde boşandıklarını, müvekkili davalıyı eski eşinin babası olması nedeni ile tanıdığını, fakat davacı müvekkili davalı ile hiç görüşmediğini, aralarında herhangi bir ticari ilişki de olmadığını, takip dayanağı bononun tamamen sahte olarak düzenlendiğini üzerindeki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Sahtecilik ve Dolandırıcılık suçları soruşturma Bürosunun … soruşturma dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, kambiyo senedi her ne kadar illetten mücerret ise de davalının müvekkilinden olan alacağının hangi ilişkiden kaynaklandığını ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin yurt dışında olduğunu uzun süre Türkiye’ye gelmediğinden müvekkilinin takip konusu bonoyu imzalamış olmasının mümkün olmadığını, bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek, takip konusu yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, müvekkiline ait taşınmazın icra dosyası kapsamında satılması ve müvekkilinin hesabındaki paranın haczedilmesi suretiyle tahsil edilen dosya borcunun ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan istirdadını vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; İcra takibinin bizzat davacının kendisinin … tarihinde Nüfus Müdürlüğüne bildirdiği adrese yapıldığını, tüm tebligatların tebligat kanuna uygun olarak yapıldığını, senetteki imzanın kesinlikle davacı tarafa ait olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, kambiyo senetlerinin illetten mücerret olduğunu, davacıların iddiasınının takip konusu bonoyla ilgisinin olmadığını, borcu ödemekten kaçınmaya yönelik beyanlar olduğunun sabit olduğunu, 2019 yılı aralık ayında oğlunun ve davacının dükkanının köşesine geldiğini ve dava konusu bonoyu bizzat davacının imzalayarak verdiğini, davanın mahiyeti itibariyle davacının tanık deliline dayanmasına muvafakat etmediklerini, İİK gereğince takip miktarının %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini belirterek, haksız davanın reddi ile, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerindeki bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava İİK’nun 72 maddesi geereği menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce …’ın imza ve yazı örnekleri alınarak ilgili kurumlardan evrak asılları dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, borçlularının … olduğu,… TL alacak için başlatılan kambiyo senetlerine mahsusu takip dosyası olduğu anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi … tarihli raporunda sonuç olarak; “İnceleme konusu senette … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğu, İnceleme konusu senette bulunan yazılar ile …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Uyuşmazlık ; Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu senet yönünden, senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığının tespitine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Eldeki dava da, sahtelik (imza inkarı ) nedenine dayalı olarak açılmış bir menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
Kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır (Tanrıver, S.: Medenî Usul Hukuku, C.1, Ankara 2016, s. 844-845).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, davalının dayandığı hukuki ilişkiyi ispat etmesi gerekmektedir. Davalı alacaklı varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiden kendi lehine çıkar sağlamak durumunda olduğundan, bu ilişkinin varlığının borçlu tarafından inkar edilmesi halinde, ilişkinin mevcudiyetini ispat etmek davalı alacaklıya düşer. Fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. Kambiyo senedindeki imzanın davacı keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusuna değinmek gerekirse, bu husus 2004 sayılı İİK’nın 170. maddesinde düzenlenmiş, bu maddenin üçüncü fıkrasında icra mahkemesince incelemenin aynı Kanun’un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılacağı açıklanmıştır. İİK’nın 68/a maddesinin 4. fıkrasında ise, “…imza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca HMK’nın yürürlük tarihinden sonra 6100 sayılı HMK’nın 208, 211 ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir. İmza incelemesine dair ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Mahkememizde görülüp karara bağlanan dava, sahtelik (imza inkarı) nedenine dayalı olarak açılmış olup, böyle bir durumda öncelikle sahtecilik iddiasının irdelenmesi, dava ve takip konusu senetteki imzaların davacıya ait olup olmadığının incelenmesi gerekmiştir.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan … tarihli kriminal raporunda; İnceleme konusu senet üzerinde borçlu imza ile dosyada …’a ait mevcut mukayese imzalara kıyasla, imzaları arasında benzerlikler görülmüş, sözkonusu imzaların …’ın elinden çıktığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Soruşturma dosyasında Emniyet Genel Müdürlüğü Antalya Bölge Kriminal Polis Laboratuvar’ı tarafından hazırlanan rapor ile mahkememizce Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan aynı doğrultudaki raporlar ile, inceleme konusu senet altındaki imzaların …’ın eli ürünü olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle davaya konu senetteki davacı adına atılı bulunan imzanın davacının eli ürünü olduğu ve sahtelik iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Tüm bu nedenlerle, davacı yanın menfi tespit davasının reddine ve ayrıca davacı yanın ihtiyati tedbir talebine nazaran Mahkememizin … tarihli ara kararı ile davaya konu icra dosyasında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmesine dair tedbir kararı verilmiş ise de davacı tarafından verilen kesin sürede teminat yatırılmadığından ihtiyati tedbir yönünden işlem yapılmamıştır. davalı alacaklının alacağına geç kavuşmasına sebebiyet verilmediğinden İİK’nun 72/4. maddesi dikkate alınarak davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal unsurları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85 TL. ret harcının peşin alınan 8.111,82 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 7.841,97 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa İADESİNE,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Av. …’in yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/10/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza