Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/191 E. 2023/453 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/191 Esas
KARAR NO : 2023/453
DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/03/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketten davalı bankaca …-… yılları arasında haksız olarak tahsil edilen; Kredi açılışı/faiz/komisyon ücreti … TL, Hesap işletim ücreti … TL, Kredi Ekstre Posta Masrafı Ücreti … TL, … komisyon paketi-Kom. paketi ücreti … TL, Ekspertiz ücreti … TL,Yıllık hayat sözleşmesi prim ücreti (…) … TL, Yıllık hayat sözleşmesi prim ücreti (…) … TL, Her tür kredi açılış/kullandırım ücreti … TL, Kredi ekstre noter masrafı ücreti … TL, 1 yıllık işlem paketi Kom. Paketi ücreti … TL, İpotek/rehin masrafı ücreti … TL, … kredi ve mevduat eks.masrafı ücreti … TL, Kredi tahsis komisyonu ücreti … TL, KK-Nakit avans faizi … TL, Banka kartı TL nakit işlem ücreti … TL, Her tür kredi limit tahsis/kullandırım ücreti … TL, Mektup komisyonu eksik ka.ücreti … TL, …Ücreti … TL, … süper yıllık pak.kom.paketi ücreti … TL, Kredi kapanışı/masraf komisyon ücreti … TL, … iskonto kredisinden doğan fazla ödeme tahsilatı … TL, İpotek fek/rehin kaldırma masrafı ücreti …TL ve Kredi erken kapama ücretleri için … TL, olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … TL tutarının arabuluculuk anlaşamama tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tacir olduğunu ve tüzel kişiliği bulunduğunu, tüketici hukukundan kaynaklanan hakların tacirlere uygulanamayacağını, dava dilekçesinde … ve … için talep edilen kısımlarda görevsizlik itirazlarının bulunduğunu, dava dilekçesinde belirtilen … adet kalemin tarihlerinin ve miktarlarının belirtilmediğini ve dava dilekçesinin usulden reddinin gerektiğini, davacı şirket ile müvekkil banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin “faiz, komisyon, vergi, fon ve masraflar” başlıklı 8.1. maddesinde yer alan hüküm gereği bankanın tahsil edilen masraflara ilişkin hak ve yetkisinin bulunduğunu, bu hükme istinaden kredi limit yenilemesi ve tahsisinde komisyon tahsil edildiğini, bankanın web sitesinde ve …’nin internet sitesinde masraf ve komisyon listelerinin duyurulduğunu, usul ve yasaya aykırı davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; kredi sözleşmeleri nedeniyle haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen kesintilerin istirdadı istemine ilişkindir.
Davalı bankadan taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri ve ekleri ile yapılan ödeme ve kesintilere ilişkin hesap hareketleri celbedilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarihli raporunda sonuç olarak; “Davacı şirket ile … ve …’a ait … satırdan oluşan çok sayıda hesap özetleri ile ticari kredilere ait ekstreler incelenmiştir. Davalı bankanın davacıya … adet taksitli kredi, … adet nakit kredi, … adet teminat mektubu kullandırdığı, görülmektedir. Ancak, hesap ekstresinden davacının dava dilekçesinde ve beyan dilekçesinde talep ettiği masraf ve ücretler başlığıyla uyuşan kalemler bulunamadığı gibi, fiilen yapılan kesintilerin davacının talebi olan … TL / … TL gibi rakamlarla da bağlantısı bulunmamaktadır.
Davacının hangi tarihte yapılan ne kadarlık tutara neden itiraz ederek iade talebinde bulunduğu da açık ve anlaşılır değildir.
Yukarıda örneğini verdiğimiz emsal Yargıtay kararında da yazılı olduğu üzere 10 Şubat 2020 tarihinde 31035 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’e kadar, Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan ederek bu oranları internet sitelerinde yayımlar şeklindeki düzenleme nedeniyle, bankalar tarafından alınacak olan komisyon ve masrafların anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa bankaların bu oranlar üzerinden komisyon, masraf vb. alabileceği, yapılmamışsa emsal banka uygulamalarının araştırılarak anılan komisyon ve masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilmesi gerektiği, anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında çok fazla sayıda kredi ilişkisi bulunması sebebiyle her ne kadar dosyada bulunmasa da aralarında imzalandığı anlaşılan genel kredi sözleşmesinin 8.1. maddesiyle, bankaya masraf ve komisyon kesintilerini yapabilmesi hususunda yetki verildiği, tüketici kredileri dışında kalan kredilerde yapılacak masraf ve kesintilerin bankalarca azami ve asgari oranların ve tutarların şubelerde ve web sitelerinde ilan edilmesinin yeterli olacağı, açıktır.
Bunun dışında talep edilen ücretlerin bir kısmının … paket ücreti/ 1 yıllık işlem paketi ücreti/ … süper yıllık paket ücreti gibi müşteriye sağlanan bazı avantajlar dolayısıyla müşterinin satın aldığı ürünler olduğu ve belirli bir hizmet alımı dolayısıyla bu kesintilerin yapıldığı, kredi ekstre posta masrafı/ kredi ekstre noter masrafı/ ipotek ve rehin masrafları / ipotek fek rehin kaldırma masrafları/ ekspertiz ücreti gibi zaten dışarıdan hizmet alımını gerektiren ve üçüncü kişiye yapılan ödemeler olduğu, hayat sigortası prim ücretlerinin de yine neden iadesinin talep edildiğinin anlaşılamadığı, erken kapanan kredi dolayısıyla iştira ödemesinin mi talep edildiği, mektup komisyonu ve rotatif kredilerde fazla ödeme olduğu yönündeki iade taleplerinin anlaşılamadığı, bu kredilerin davacı tarafından kullanıldığının açıkça görüldüğü, kredi kartının nakit çekimi ve banka kartı nakit işlem dolayısıyla bir faiz işletilmesinin ve ücret talep edilmesinin olağan bir bankacılık işlemi olduğu,” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Bilirkişi … tarihli ek raporunda sonuç olarak “Öncelikle davaya konu krediler ticari nitelikli olup, davalı bankaca alınan masrafların zorunlu, makul ve belgeli olması gerekmediğinden, yapacağımız inceleme haksız şarta ilişkin olmayacaktır. Davacı vekilinin örneklerini verdiği 13. Hukuk Dairesinin kararları tüketici kredilerine yöneliktir.
Davaya konu masrafların dayandığı Genel Kredi Sözleşmelerinin Genel İşlem Koşullu sözleşme olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 20. maddesinde genel işlem koşulları tanımlanmış, buna göre Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu kalıp sözleşmeler uygulamada tip, norm ve benzeri adlar altında ifade edilmektedir. 21. maddesinde ise Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. İfadesiyle düzenleyici önlem alınmıştır. Yine 23. maddesinde Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır. Hükümleri yer almaktadır.
Sayın Mahkemece müzekkere ile davalı bankadan getirtilen CD içeriğinde bulunan Genel Kredi Sözleşmeleri incelendiğinde; taraflar arasında … tarihli … TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi ile … tarihli … TL limitli, … tarihinde limit artışı yapılarak … TL’ye yükseltilen iki adet Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, her iki sözleşme de imzalanırken Sözleşme Öncesi Bilgi Formu alındığı, şirket kaşesi ve imzasıyla birlikte kefillerin de imzasının bulunduğu, görülmektedir. Taraflarca sözleşme şartlarının karşılıklı olarak müzakere edilmesi sebebiyle, sözleşmede genel işlem koşulundan söz edilemeyecektir.
Sözleşmelerin “faiz, komisyon, vergi, fon ve masraflar” başlıklı 8.1. maddesinde; “Banka bu sözleşmeye dayanarak açtığı veya açacağı döviz kredisi, teminat mektubu ve aval kabul kredisi, dövize endeksli TL kredi dahil her türlü krediye, yetkili merciler tarafından bildirilen veya ileride bildirilecek en yüksek oranları geçmemek üzere belirleyeceği oranlarda faiz ve her nevi komisyonları ve KKDF gibi yasal ve banka düzenlemelerine veya teamüllerine göre talep edilebilecek her türlü ücret, masraf ve sair giderleri uygulayacak ve bunları gider vergileri ve sair harçları ile birlikte müşterinin cari hesabına yazacaktır.” Yazılı bulunmaktadır.
Dolayısıyla kök raporumuzda da tespit ettiğimiz üzere, genel kredi sözleşmesinin 8.1. maddesiyle, bankaya masraf ve komisyon kesintilerini yapabilmesi hususunda yetki verildiği, tüketici kredileri dışında kalan kredilerde yapılacak masraf ve kesintilerin bankalarca azami ve asgari oranların ve tutarların şubelerde ve web sitelerinde ilan edilmesinin yeterli olacağı, açıktır.
Bilirkişiden açıklaması dahi yüzlerce sayfaya tekabül edeceği düşünülen bir araştırma yaparak rapor düzenlemesinin talep edildiği, usul ekonomisi açısından dosyaya sundukları CD içeriğini çözümlemesi ve yerinde inceleme yapılması beklenmektedir.
Tarafımıza verilen yerinde inceleme yetkisi ancak eksik kalan bir belgeyi talep ederek dosyaya getirtmek veya dosyaya sunulması imkansız ise yerinde inceleme ile görüp tespit edip rapora eklemek şeklinde olabilmektedir. Zira, hiçbir banka şubesine giderek günlerce çalışmak, çalışanlardan bu hususta yardım talep ederek işlerinin yavaşlamasını sağlamak anlamına gelmemektedir.
Günümüzde bankalar her türlü işlemi bilgisayar programları aracılığıyla sisteme yüklemekte olup, eskiden olduğu gibi dosya yükü ve kalamoza vb. defterler üzerinden kayıt ve basılı arşiv yapmamaktadır. Hatta banka şubeleri yalnızca satış ve pazarlamaya yönelik çalışma yaptıklarından şubelerdeki iş yükünü azaltarak tamamen genel müdürlük birimleri üzerinden kayıt ve arşiv çalışmaları yürütülmekte olup, şubelerdeki bankacıların dahi ancak son birkaç yıllık sistemsel verilere ulaşmaları mümkün olmaktadır. Bu sebeple, bilirkişinin banka şubesinde yerinde inceleme yaparak dava konusu bilgi ve belgelere ulaşmaları mümkün olmadığı gibi, ispat yükü kendilerinde olan tarafların bu bilgi ve belgeleri dosyaya sunmaları beklenmektedir. Kaldı ki, dava konusu tutarlar …-… yılları arasını kapsamakta olup, hem çok eski hem de çok uzun bir dönemi kapsamaktadır. Bunun da yanında davacının, davalı bankanın … Şubesi, …, …, …, …, …, Kredi Kartları Müdürlüğü gibi çok sayıda farklı şubeleriyle çalışmış olduğu, görülmektedir.
Dava dilekçesi ekinde bulunan davalı şirketin …-… tarihleri arası muavin defterinde; … tarihinde açılış olarak … TL alacak kaydı yapıldığı, … tarihinde … numaralı çekin … TL olarak ödendiği ve alacak kaydedildiği, …-… tarihleri arasında toplam … TL kredi geri ödemesinin borç kaydedildiği, … tarihinde toplam … TL’nin faiz tahakkuku olarak alacak kaydedildiği, … tarihinde kalan … TL alacak bakiye bulunduğu, görülmektedir. Rotatif ve çek iskontosu kredilerinden kaynaklanan fazladan tahsile ilişkin bilgi bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin … tarihli beyan dilekçesinden, kredilerin erken kapama komisyonlarının, hayat sigortası primlerinin, mektup komisyonlarının, rotatif ve iskonto kredilerinin incelenmesinin talep edildiği, anlaşılmaktadır.
Sayın Mahkemece talep edilerek dosyaya getirtilen CD içeriği incelendiğinde, bankanın …-… yılları arasında bankanın TCMB’ye bildirdiği azami masraf ve komisyon çizelgeleri bulunmaktadır.
Dava dilekçesi ekinde bulunan CD içeriğindeki hesap özetlerinden, davalı bankanın davacıya … adet taksitli kredi, … adet nakit kredi, … adet teminat mektubu kullandırdığı, kök raporumuzda tespit edilmişti. Ancak, dosyadaki hesap hareketleri incelendiğinde;
1- Davacı banka tarafından davalı şirkete açılan … adet hesabın halen açık, kapalı, durdurulmuş hesap oldukları görülmekte olup, hesapların borç-alacak-bakiye şeklinde işleyen alacaklı/borçlu cari hesap ekstrelerini içermediği,
2- … adet taksitli kredi kullandırıldığı bunların … adedinin vadesinden önce, … adedinin ise vadesinde kapatıldığı, bazılarının arşiv kayıt gösterdiği için hangi tarihte ve ne kadar ödeme yapılarak kapandığının belirlenemediği,
3- … adet ticari nakit kredinin kullandırılmış, kapatılmış, iptal edilmiş oldukları ile rotatif, iskonto, spot, nakit yönetimi, gün içi işlem kredisi gibi kredi türlerinin yazılı olduğu, bu sebeple hangi krediye ne kadar geri ödeme yapıldığı, ne kadar faiz tahsil edildi, ne zaman ve ne kadar ödeme yapılarak kapandığının anlaşılamadığı, peşin komisyon ya da faiz alınıp alınmadığının anlaşılamadığı,
4- … adet teminat mektubunun var olduğu, ancak bunlar için dönemsel olarak kesilen mektup komisyonlarının bulunmadığı,
5- Giden EFT, gelen EFT, giden havale, gelen havale ve virman işlemlerinin ayrı ayrı gösterildiği bulunduğu,
6- Hayat sigortası primlerine ilişkin hiçbir açıklama bulunmadığı, görülmektedir.
Bu sebeple, Sayın Mahkemece müzekkere ile davalı bankadan talep edilerek,
1- Erken kapanan taksitli kredilere fiilen uygulanan akdi faiz oranlarının, kredilere taksit vadelerinde ve kapama tarihlerinde yapılan geri ödemeleri içeren hesap özetlerinin,
2- Rotatif kredilere fiilen uygulanan akdi faiz oranları, krediler açılırken peşin tahsil edilen komisyon ve faizler ile kredilere her dönem sonunda yapılan tahsilatları içeren borç-alacak-bakiye şeklindeki açılıştan itibaren cari hesap ekstrelerinin,
3- Teminat mektuplarının tutarları ile bu mektuplar için açılıştan itibaren tahsil edilen mektup komisyonlarının,
4- Kime hangi Hayat sigortasının yapıldığı, ne kadar prim tahsil edildiği, sigortalının poliçede imzasının bulunup bulunmadığına, beyan formu alınıp alınmadığı, hangi kredinin teminatına yönelik sigorta poliçesi düzenlendiğine ilişkin açıklamalar ile poliçe örneklerinin,
Dosyaya getirtilmesi halinde ek raporla yeniden tespit ve değerlendirme yapılabilecek” denilmiştir.
Bilirkişi … tarihli ek raporunda sonuç olarak; “Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerle ilgili Genel İşlem Koşulundan söz edilemeyeceği hususundaki önceki ek raporumuzdaki görüşümüz devam etmektedir.
Sigorta poliçe primlerine ilişkin itirazlarında; konut, dask ve hayat sigortalarının Müşterinin yararına olduğu, bu tahsilatların bankanın kendi bünyesine yapılmadığı, doğrudan sigorta şirketine aktarılan tutarlar olduğu, iadesi gereken bir tutar ya da alınmamış bir hizmet var ise sigorta şirketiyle araştırma yapılması ve talebin sigorta şirketine yönlendirilmesi gerektiği;
Davacı vekilinin Yargıtay kararlarınca makul bulunduğunu iddia ettiği … erken kapama oranı dikkate alınarak hesaplama yapıldığında, … TL olan erken kapanan kredi anapara bakiyesinin …’si … TL olduğundan, tahsil edilen … TL erken kapama komisyonundan … TL’yi çıkardığımızda … — … – … TL iadesi gerekebilecek tutar olarak hesaplanmakla birlikte, bu dönemde diğer banka uygulamalarına bakılmasının gerekip gerekmediği hususundaki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirine bırakıldığı;
Tahsil edilen teminat mektubu komisyonlarının makul olduğu ve iadesi gereken fazla alınan mektup iade komisyonu bulunmadığı;
Davacı vekilince rotatif ve iskonto kredilerine ilişkin yapılan geri ödemelerdeki faizlerin incelenmesinin talep edildiğinin anlaşıldığı, hesap özetlerinde kredilere ilişkin tahsil edilen kullandırım ya da erken ödeme komisyonlarına rastlanılamadığı, dosyada kredilere uygulanan akdi faizler ile dönem sonlarında tahsil edilen faiz tutarlarını görebileceğimiz bir veri bulunmadığı, bu sebeple taraflar arasında kararlaştırılan faiz oranlarının dışında dönem faizi tahsilatı yapılıp yapılmadığı hususunun tespit edilemediği;” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi kapsamında;
09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğin 6/2. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, yapılmamışsa emsal banka uygulamaları araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3567 Esas, 2018/5113 Karar)
10 Şubat 2020 tarihinde 31035 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’e kadar, Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan ederek bu oranları internet sitelerinde yayımlar şeklindeki düzenleme nedeniyle, bankalar tarafından alınacak olan komisyon ve masrafların anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa bankaların bu oranlar üzerinden komisyon, masraf vb. alabileceği, yapılmamışsa emsal banka uygulamalarının araştırılarak anılan komisyon ve masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilmesi gerektiği, anlaşılmaktadır.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca; sözleşme tarihi itibariyle 818 sayılı BK yürürlükte ise bu kanunun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2018/3594 Esas, 2018/5920 Karar)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. Maddesinde ise genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih ve 2016/981 Esas ve 2017/293 Karar)
TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olup, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ile birlikte, taraflar arasında imzalı çok sayıda kredi sözleşmelerinin bulunduğu, genel kredi sözleşmesinin 8.1. maddesiyle, bankaya masraf ve komisyon kesintilerini yapabilmesi hususunda yetki verildiği, tüketici kredileri dışında kalan kredilerde yapılacak masraf ve kesintilerin bankalarca azami ve asgari oranların ve tutarların şubelerde ve web sitelerinde ilan edilmesinin yeterli olacağı, kredi sözleşmesine göre davalı … tahsis edilen krediler nedeniyle komisyon/ücret tahsilini talep hakkının bulunduğu anlaşılmıştır.
Erken kapama maliyet tutarının hesabı, söz konusu kredinin kullandırım tarihi, kredinin vadesi, kredi tutarı, erken kapama tarihinden kredinin vade bitimine kadar kalan bakiye süresi, kredin erken kapama tutarı, piyasa koşulları ve benzeri bir çok etkene göre yapılmakta olup, her kredinin kapatıldığı tarihteki piyasa koşullarına göre yaratacağı maliyet farklı olduğundan erken kapama halinde her kredi türü için ayrı olarak erken kapama oranı belirlenmektedir. Davacı tarafından kullanılan kredilerin bir kısmından erken kapama komisyonu alınmadığı bir kısmından alınan komisyon oranının %3,5’a tekabül ettiği bu oranın makul seviyede bulunduğu kanaatine varılmıştır.
TBK m. 78/1 “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Buna göre, somut olayda, ispat yükü davacıda olup, hataen ödeme yaptığını kanıtlamakla yükümlüdür. Başka bir ifadeyle, davacının iş bu tutarı geri isteyebilmesi için bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerekmektedir. Davacı ise; işbu tutarı bilerek ve isteyerek kendisine bildirilen tutarda ödemiş olduğundan ve gerek ödeme gerekse de tahsilat sırasında tutarla ilgili herhangi bir ihtirazi kaydı olmadığından davacının söz konusu tutarı geri istemesi mümkün değildir. Ayrıca, kendisine bildirilen tutarı bilgisi dahilinde hesaba yatıran davacının TBK m. 78 hükmünde yer aldığı üzere kendisini “borçlu sanarak” ödeme yapması gibi bir husustan söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durumda açıklanan gerekçeler doğrultusunda, davacının tüm taleperine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının tüm talepleri yönünden davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken …-TL harçtan peşin alınan …- peşin harcın mahsubu ile, bakiye …-TL’ nin karar kesinleştiğinde istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden …-TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere davacının göstereceği bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya davacıya iadesine,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ün yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/07/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır