Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/176 E. 2022/334 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/176
KARAR NO : 2022/334
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ: 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’ın 14.04.2016 tarihinde kestiği fatura ile Davalı şirkete …kodlu ‘…” cinsi … sattığını, satım sözleşmesi gereği teslim borcunu gerçekleştirdiğini ancak davalı tarafın üzerine düşen edimini yerine getirmediğini, satım bedelini müvekkiline ödemediğini, bunun üzerine Müvekkilinin Antalya Genel İcra Dairesi’nin … Esas numaralı takip dosyası ile davalı tarafa kesmiş olduğu faturaya istinaden ilamsız takip yoluna başvurduğunu, davalının söz konusu takibe itirazı sonucu takibin 20.10.2020 tarihinde durdurulduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu, yapılan bu itirazın iptali ile takibin devamına,
Borçlunun takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetki ve görev yönünden itirazlarının olduğunu zira müvekkilinin adresinin “Dilovası/Kocaeli” olduğunu, yetkili icra daireleri ve mahkemelerinin Gebze icra müdürlükleri ve mahkemeleri olduğunu, yine Davacının açmış olduğu davanın ticari dava olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Müvekkili firma ile davacı arasında herhangi bir ticaret ve tanışıklık olmadığını, Müvekkil firmanın, davacının ne iş yaptığı, adresinin neresi olduğu ve alacak iddiasının nereden kaynaklandığı ile ilgili hiçbir fikrinin bulunmadığını, Buna rağmen davacının 29.09.2020 tarih …numaralı 140.000,00TL Bedelli faturayı müvekkili firmaya kesip gönderdiğini, müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını bu nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyasının suretinin geldiği, incelenmesinde; Dosyamız davacısı alacaklı tarafından dosyamız davalısı borçlu aleyhine toplam 140.000-TL bedelli alacak için icra takibi başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Dava, ilk önce, Antalya 6. Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas sayısında açılmış ve mahkemece özetle; “…. eldeki davanın; Ticari satımdan kaynaklı alacağın tahsili amacı ile yürütülen icra takibine davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptali davası olduğu anlaşılmış, her ne kadar eldeki dava mahkememizde ikame edilmiş ise de davalı tarafın tacir olması ve davaya konu davalıya satışı yapıldığı iddia edilen ve icra takibine dayanak olan 23/09/2020 tarihli faturadan da anlaşılacağı üzere satışı yapılan forkliftin davalının ticari işletmesini ilgilendirmesi ve ticari işletmesi ile ilgili işleri yapması amacı ile satışı yapıldığından davalı bakımından eldeki işin ticari iş niteliğinde olması nedeni ile eldeki davanın nispi ticari iş olduğu zira taraflardan biri bakımından ticari iş niteliğinde olan işlemleri diğer taraf için de ticari iş sayılacağı ve ticari dava olarak adlandırılacağı ticaret kanunu düzenlenmiş olup….” gerekçesiyle görevsiz olduğu kanaatiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş ve dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Görevsizliğe ilişkin hüküm, 09/02/2022 tarihinde kesinleşmiş olup, davacı vekili 17/02/2022 tarihli talebiyle dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir ve bu yönüyle usulen bir sorun yoktur, talep süresindedir.
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Belirtmek gerekir ki; Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (TTK m. 11) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.(TTK m. 12). TTK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10 uncu maddesine göre, TTK’nin 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen Cumhurbaşkanı kararı (Bakanlar Kurulu kararı) çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemeler uygulanır.
Resmi Gazetenin 21.7.2007 tarih ve 26589 sayısında yayınlanan Bakanlar Kurulu’nun 2007/12362 Karar sayılı Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin 18.6.2007tarihinde alınan kararının “Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayicinin ayrımı” başlıklı 1 inci maddesi aynen;
“ .. (1) 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a) Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğinikazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkârlar odalarına kaydedilmeleri, Ancak, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri,….”şeklindedir. Ayrıca, 5362 sayılı kanuna göre; Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri ifade eder.
Vergi usul kanununun 177 inci maddesinde belirtilen hadler, uygulamada yardımcı olmaktadır.
Denetime elverişlilik açısından;
Vergi usul kanununun 177 inci maddesi gereği, bilanço esasına göre defter tutma hadleri; (177/1 gereği) alış tutarı kalemlerinde, 2016 yılı 168.000,00 TL, 2017 yılı 170.000,00 TL, 2018 yılı 190.000,00 TL, 2019 yılı 230.000,00 TL, 2020 yılı 280.000,00 TL, 2021 yılı için ise 300.000,00 TL’dir. Satış tutarı kalemlerinde, 2016 yılı 230.000,00 TL, 2017 yılı 230.000,00 TL, 2018 yılı 260.000,00 TL, 2019 yılı 320.000,00 TL, 2020 yılı 390.000,00 TL, 2021 yılı ise 420.000,00 TL’dir. Kanunun 177/2 maddesi gereği, yıllık gayrisafi iş hasılatı hadleri; 2016 yılı 90.000,00 TL, 2017 yılı 90.000,00 TL, 2018 yılı 100.000,00 TL, 2019 yılı 120.000,00 TL, 2020 yılı 140.000,00 TL, 2021 yılı 150.000,00 TL’dir. Kanunun 177/3 maddesi gereği, 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde İş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı hadleri; 2016 yılı için 168.000,00 TL, 2017 yılı için 170.000,00 TL, 2018 yılı için 190.000,00 TL, 2019 yılı için 230.000,00 TL, 2020 yılı için 280.000,00 TL, 2021 yılı için 300.000,00 TL’dir.(https://www.alomaliye.com/2018/12/12/2019-defter-tutma-ve-sinif-degistirme-hadleri/) (https://www.alomaliye. com/2020/12/30/2021-yilinda-isletme-hesabindan-bilanco-esasi-gecis/)
Burada, önemle belirtmek gerekir ki, Asliye hukuk mahkemesinin kararında da belirtilen, taraflardan biri bakımından ticari iş niteliğinde olan işlemleri diğer taraf için de ticari iş sayılacağına ilişkin kural mahkemelerin görevi belirlenirken dikkate alınmaz.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava olduğunu gösterir bir bilgi ve/veya belge dosyada mevcut değildir. Somut uyuşmazlığa bakıldığında, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davanın da söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, nispi ticari davanın şartlarının olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Asliye hukuk mahkemesinin, görevi belirleyici yazışmalar yapmadığı görülmekle, mahkememizce yazışmalar yapılmıştır.
Davalı ticaret şirketidir ve tacirdir. Bu konuda uyuşmazlık yoktur. Davacının tacir sıfatı için yazışmalar yapılmıştır.
Antalya Ticaret Odasının cevap yazısında, davacının ticaret odasında kaydının olmadığı belirtilmiştir. Her ne kadar tek başına ticaret odasına kaydın olması/olmaması, kişinin tacir sıfatının olduğunu/olmadığını göstermez ise de bu bir değerlendirmeye esas veridir. Antalya Üçkapılar Vergi Dairesinin cevap yazısında ise özetle; davacının daire mükellefi olup, işletme esasına göre defter tuttuğu belirtilmiştir. 2018-2019 yılı gelir vergisi beyannameleri dosyaya gönderilmiştir. VUK da düzenlenen ve yukarıda belirtilen miktarların aşılmadığı da açıkça anlaşılmaktadır. Kabule göre, davacı tacir değildir. Uyuşmazlık nispi ticari davaya vucut vermemektedir.
Yukarıdaki tüm açıklamalar ışığında, mahkememizin görevsiz olduğu, kabule göre genel görevli olarak Asliye Hukuk mahkemesinin olduğu anlaşılmakla, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Asliye Hukuk mahkemesi ile görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden eğer ki karar istinaf yoluna gitmeksizin kesinleşirse dosyanın yargı yeri belirlemesi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine de karar verilmiştir.
HÜKÜM/ Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Mahkememiz ile Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıktığından İstinaf edilmeksizin kararın kesinleşmesi halinde yargı yeri belirlenmesi için dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Dairesine gönderilmesine,
Dair, davacı vekili …ve davalı vekili …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..27/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır