Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/94 E. 2022/347 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/94 Esas
KARAR NO : 2022/347
DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 07/07/2017
KARAR TARİHİ: 29/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davcı vekili mahkememize sunduğu 07/07/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının alacağı için İflas Müdürlüğüne 27.04.2017 tarihli dilekçe sunularak 3.206.820 USD ile 489.021,75 TL. Hisse senedinden doğan alacak ile 09.05.2016 tarihli ek dilekçe ile icra takibine dayalı işçi alacağı olan 142.791.98 TL’nin sıra cetveline kaydını talep ettiklerini, işçi alacağının tahsili istemiyle yapılan ilamsız takibe ilişkin Ankara 5.İcra müd. …Esas sayılı takip dosyasından dosya hesabı sunulduğunu, … tarafından kayıt kabul istemlerinin reddedildiğini, red kararının işçi alacağına ilişkin takibin kesinleşmiş olması da dikkate alındığında usul ve yasaya aykırı olduğunu, hisse senedine ilişkin talepleri yönünden de İflas İdaresi tarafından alınan kararın usule aykırı olduğunu beyanla, davacının 142.791.98 TL.işci alacağı ile 3.206.820 USD ile 489.021,75 TL hisse senedine ilişkin alacaklarının iflas masasına kayıt ve kabulüne ilişkin talebin reddine ilişkin …nun kararının kaldırılarak anılan alacakların iflas masasına kayıt ve kabulüne, yargı harç ve giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Memuru mahkememize sunduğu 07/08/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça 27.04.2016 tarihli başvuru dilekçesinde 9.850.459,18.-TL. alacak talebinde bulunulduğunu, davacı tarafın bu alacak talebinin “İşbu alacak talebine konu alacak işçi alacağı için ilamsız icra takibi yapılmış ise de, takibe konu ve talep dilekçesi ekinde bulunan belgelerin alacağı ispatlamaya yeterli olmadığı, alacak talebinin yargılamayı gerektirdiği, ayrıca talep ekinde alacağı ispatlamaya yeter belge olmadığından taleplerinin reddedildiğini, davacının Müflis şirketin ortağı olduğunu, Müflis şirketin ortağının, işçi alacağının olmasının mümkün olmadığını, davacının alacaklı olduğu hususları ispatlaması gerektiğini, alacak başvurusuna göre bilirkişi incelemesi gerektiğini, alacak kayıt başvuru dilekçesi ve ekleri ile bu alacağa ilişkin …tarafından verilen alacak kararı kapsamında mahkemece yapılacak tahkikat çevresinde , davacının işbu davasının reddine karar verilmesini ve yapılacak masraf ve ücretin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun tebligatların yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacının işe giriş ve çıkışlarını gösterir sicil dosyası celp edilmiştir.
Ankara 5.İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyasının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise kesinleşme tarihinin bildirilmesi ile dosyanın Uyap sistem üzerinden dosyamıza gönderilmesi talep edilmiş, Ankara 5.İcra müdürlüğünün 04/12/2018 tarihli yazı cevabında borçlu şirket tarafından yapılan takibe 04/06/2014 tarihinde itiraz edildiği ve icra müdürlüğünce 20/06/2014 tarihinde takibin durduğu, süresi içerisinde takibin devamına ilişkin itirazın iptali davası açılmadığından takibin kesinleştiği bildirilmiştir.
Antalya 10. İcra Müdürlüğünün …İflas dosyasında İİK.166 maddesi gereği sıra cetvelinin ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise hangi tarihte, hangi gazetede yayınlandığının bildirilmesi, ayrıca davacının tebliğe elverişli adres bildirip bildirmediği, gerekli avansı yatırıp yatırmadığı ve kendisine tebligat yapılıp yapılmadığı ile tebliğ yapılmış ise tebliğ tarihinin bildirilmesi istenmiş, İflas İdaresi tarafından davacının alacak kayıt başvurusuna ilişkin 25/04/2017 tarihinde ret kararı verildiği, sıra cetvelinin ilanına ilişkin gazete sureti ile davacı tarafa sıra cetvelinin tebliğine ilişkin tebligat örneği gönderilmiş, incelenmesinde; davacının açtığı davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında;
Dosya mali müşavir ve ticaret hukuku alanında uzman akademisyen bir bilirkişye tevdii ile; …İnşaat ve san. Aş. Ve …Tekstil San. Tic. Aş kayıtları ve ticaret sicil kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle davacının işçi alacağının miktarı, …İnşaat San. Tic. Aş’nin bu işçi alacağından sorumlu olup olmadığı, …İnşaat ve San. Aş ve …Tekstil San. Tic. Aş arasında organik ve yönetsel bağ bulunup bulunmadığı, bu suretle davacının işçi alacaklarından her iki şirketin müteselsil sorumlu tutulması gerekip gerekmediği ile davacının işçi alacağının iflas masasasına kayıt/kabulünün gerekip gerekmediğine ilişkin taraf denetimine açık ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanziminin istendiği, bilirkişi heyeti tarafından 25/01/2018 havale tarihli rapor ile 05/06/2018 havale tarihli ek raporları ile 27/05/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Mahkememizin 16/07/2019 tarih …E …K sayılı ilamı ile davanın işçi alacağı yönünde alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne, hisse satış bedeli yönünden ise talebinin reddine karar karar verilmiş, iflas idaresi tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Antalya BAM 11.Hukuk Dairesi’nin 31/12/2020 tarih ve …Esas -… Karar sayılı ilamı ile “…Davacının dosya arasına celp edilen SGK hizmet cetveline göre müflis şirkette 2012 yılı 11. ayından işten çıkışının bildirildiği, 03/04/2014 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak çalışmasının bildirildiği, bu durumun 25/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda belirtilip davalı vekili tarafından bu yönde araştırılma yapılması yönünde itiraz edilmesi rağmen mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş olup davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf talebi yerinde bulunmuştur.
Davacının işçilik alacaklarına ilişkin talepleri; ödenmeyen ücretleri ve kıdem tazminatına ilişkindir. Anılan talepler, 4857 Sayılı İş Kanunundan doğan işçilik alacakları olup, davacı ile davalı müflis şirket arasındaki ilişkinin TTK’nın 359. madde ve devamında düzenlenen şirket yönetim kurulu üyesi ile şirket arasındaki hizmet ilişkisi içerisinde olup olmadığının araştırılması, taraflar arasında, İş Kanunu kapsamında bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığı anlaşırsa, davacının işçilik alacağı talep edemeyeceği
Mahkemece öncelikle davacının, şirketlerin kurucu ortakları ile akrabalık bağı da gözetilerek davacının gerçek anlamda işçilik çalışmasının bulunup bulunmadığı, ticaret sicil kayıtları da getirtilmek suretiyle davacının ne zaman şirket ortağı olduğu, ne zaman yönetim kurulu üyesi olduğu hususları araştırılıp tespit edildikten sonra konusunda uzman bir bilirkişiden yargı denetimine esas alınabilecek işçilik alacağı hesabı yaptırılarak oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmiştir…” gerekçesiyle Mahkememizce verilen yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosya Mahkememizin 2021/94 Esas sırasına kaydedilmiş, BAM kararı doğrultusunda mahkememizce yeniden yapılan yargılamada:
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne ve Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne davacının gerçek anlamda işçilik çalışmasının bulunup bulunmadığı, ne zaman şirket ortağı olduğu, ne zaman yönetim kurulu üyesi olduğu hususlarında müzekkere yazılmış, gelen cevabi yazılar dosyamız arasına alınmıştır.
SGK ve Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevapları ile dava dosyamızın re’sen seçilecek bir mali müşavir bilirkişi ve bir işçilik alacaklarından anlayan bilirkişiye tevdi edilerek yukarıda belirtilen Antalya BAM 11.Hukuk Dairesi’nin ilamında belirtildiği şekilde davacının gerçek anlamda işçilik çalışmasının bulunup bulunmadığı, davacının ne zaman şirket ortağı olduğu, ne zaman yönetim kurulu üyesi olduğu hususları şirkete ait kayıt ve belgelerde incelenmek suretiyle tespit edilerek varsa talep edilebilecek işçilik alacağına ilişkin rapor tanzimine karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 23/03/2022 tarihli raporda özetle; ” Tüm dosya içeriği ile delillerin, hukuki durumun ve raporun takdir ve değerlendirmesi sayın mahkemeye ait olmak üzere;
Mahkemece davacının kıdem tazminatına hak kazanmış olduğunun, 22.04.2002 tarihinden itibaren davacı ile …İnşaat ve Sanayi A.Ş. ve …Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. Arasında hizmet sözleşmesi ilişkisi ve gerçek anlamda işçilik çalışmasının bulunmadığının değerlendirilmesi halinde davacının ücret alacağının bulunmadığı;
Mahkemece davacının kıdem tazminatına hak kazanmış olduğunun değerlendirilmesi halinde davacının kıdem tazminatı alacağının brüt 2.615,57 TL net 2.595,72 TL olduğu…” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, davacının müflis şirkette ve müflis şirketle aynı grup şirket olduğu belirtilen şirketlerde çalıştığı döneme ilişkin işçi alacağı ile hisse senedinden doğan alacağa nedeniyle iflas masasına başvurulduktan sonra iflas masası tarafından talebin reddi nedeniyle açılan sıra cetveline itiraz ile alacağın kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
İİK. 245. Maddesinde “Alacaklıların masa tarafından neticelendirilmesine lüzum görmedikleri bir iddianın takibi hakkı isteyen alacaklıya devrolunur. Hasıl olan neticeden masraflar çıkarıldıktan sonra devralanın alacağı verilir ve artanı masaya yatırılır.” şeklinde belirtilmiştir.
Antalya 10.İcra Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında müflis … İnşaat ve Sanayi A.Ş. İle borçlu … Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. Arasında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle iflas masasına alacağın kaydı istemiyle talepte bulunulduğu, …nun 25/04/2017 tarihli kararı ile alacağın iflas masasına kaydı talebinin reddedildiği görülmüştür.
Mahkememizce çözümlenmesi gereken uyuşmazlığın; davacının müflis şirket ile aynı grup şirket olan … Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de çalışması nedeniyle talep ettiği işçilik alacakları yönünden müflis şirket ile grup şirket olduğu belirtilen şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, davacının şirketlerin kurucu ortakları ile akrabalık bağı nedeniyle gerçek anlamda işçilik çalışmasının bulunup bulunmadığı, işçilik çalışması var ise Antalya 10.İcra Müdürlüğünün …İflas sayılı dosyasında alacağını iflas masasından talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olarak müflis şirket ile borçlu …Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ticaret sicil kayıtları da dikkate alınmak suretiyle davacı tarafından talep edilen işçi alacağından müflis şirketin sorumlu olup olmadığı, her iki şirket arasında organik ve yönetsel bağ bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, mahkememizce yukarıda tarih ve sayısı belirtilen bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir. Mahkememizde aynı müflis şirket ve grup şirket olduğu belirtilen şirket arasında organik bağ bulunduğuna ilişkin açılan kayıt kabul davalarında rapor tanzim edildiği, bu hususta bir çok dosyada da istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür.(2017/380-381 vs.)
Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 19/06/2017 tarih, 2017/35577 Esas, 2017/14610 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Her iki şirketle ilgili ticaret sicil kayıtları getirtilmeli, ortakları ve faaliyet alanları belirlenmeli, dava dışı şirket ile davalı arasındaki ilişkinin gerçek bir işyeri devrine dayanıp dayanmadığı tespit olunmalıdır. Ticaret sicil kayıtları ile gerekirse Vergi Dairesi ve Sosyal Sigortalar Kurumu kayıtları da getirtilerek etraflıca incelenmelidir. Bu doğrultuda çalışmanın devamı olgusu …Şirketi ile …Şirketi arasındaki ilişki değerlendirilmeli ve çalışma süresi yeniden tespit edilmelidir…” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 16/09/2015 tarih, 2015/31421 Esas, 2015/15318 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Uygulamada işverenlerin değişik isimler adında işletme ve şirket kurdukları, aynı yerde değişik isimler adı altında faaliyet yürüttükleri görülmektedir. Buna paralel olarak da işçi bu değişik şirketlerde girdi çıktı veya tabela şirketinde çalışırken sigortası başka bir şirket tarafından yatırılıyor gösterilmektedir. Bu gibi olayların çözümünde organik bağ ve birlikte istihdam konuları araştırılmalıdır.
Ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin hakim sermaye ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması, şirketlerin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olması, faaliyet konularının aynı olması, aynı adreste faaliyet göstermeleri hallerinde organik bağdan söz edilebilir.
Firmaların ticari merkezleri, faaliyet alanları ve yönetim kurulu üyelerinin aynı kişiler olması, davacının ara vermeksizin bir şirketten diğerine geçiş yapması, kesintisiz çalışmaya devam etmesi hallerinde şirketler arasında organik bağ bulunmaktadır
Bir şirketin kapatılarak kapanan şirketin çalışanlarının aynı ortaklara bağlı başka şirkette çalıştırılması halinde de işyeri devrinden değil organik bağdan hareket etmek gerekir.
Organik bağ birlikte istihdam şeklinde de karşımıza çıkabilir. Birlikte istihdam bir işçinin aynı hizmeti, birbiri ile yönetimsel, ticari veya sözleşmesel bir bağı bulunan birden fazla işverene sunmasıdır. Bu şirketler genel olarak grup veya aile şirketleri olarak karşımıza çıkar. Kısmi süreli çalışma gibi ayrım yapılması hangi şirkete ne kadar hizmet verdiği çalışma içiçe girdiğinden bilinmesi mümkün değildir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı binanın girişinde verilen güvenlik hizmetleri, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmesi, işçinin bütün şirketlere aynı anda hizmet etmesi halinde, ücret işverenlerin biri ya da birkaçı tarafından ödense veya sosyal sigorta priminin başka bir işverence yatırılsa bile birlikte istihdam sözkonusudur.
Organik bağ ve birlikte istihdam hallerinde bütün şirketler işçilik alacaklarından müteselsilen sorumludurlar…” şeklinde belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda, yukarıda belirtilen kanun maddesi ve emsal içtihadlar doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Mahkememizce alınan hüküm kurmaya, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizdeki aynı müflis şirkete karşı açılan ve karar verilen diğer sıra cetveline itiraz ve kayıt-kabul davalarında da tespit edildiği üzere; Müflis şirket ile borçlu şirketin yönetim kurulu başkanlarının aynı olduğu, yönetim kurulu üyelerinin de çoğunluk olarak aynı kişilerden oluştuğu ve şirketin aynı kişiler tarafından yönetildiği, müflis şirketin borçlu …Tekstil San. Tic. AŞ.’nin logosunu kullandığı, müflis şirketin faturalarındaki kaşelerde de fatura düzenleyen olarak her iki şirketin isminin belirtildiği, davacının müflis şirkette işe başladığı ve borçlu şirkette çalışmasına kesintisiz olarak devam ettiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde her iki şirket arasında organik ve yönetsel bağ bulunduğu, buna göre davacının işçilik alacağının kabul edilmesi halinde müflis şirket ile borçlu şirket arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
İstinaf kararından sonra Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davacının SGK kayıtlarına göre 01/03/1987-30/06/1987 tarihleri arasında …İplik Fab. İnş. Adına kayıtlı işyerinde, 01/07/1987- 31/03/1988 tarihleri arasında …Tekstil Sanayi ve Tic.A.Ş. Adına kayıtlı işyerinde, 01/02/2001-03/04/2014 tarihleri arasında …San. A.Ş. Adına kayıtlı işyerinde hizmetinin bulunduğu, ticaret sicil kayıtlarına göre ise …San. A.Ş.’nin 22/04/2002 tarihli olağan genel kurul toplantısında 7500 adet (A) grubu payın davacıya aidiyetine karar verildiği, …İnş. Ve San. A.Ş.’nin 29/04/2005 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında (A) grupu pay sahibi davacının (B) grupu pay sahibi Yönetim Kurulu Üyesi olarak şirketi çift imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığı, 16/04/2007 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında davacının 2 yıl süre ile Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildiği, 17/03/2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında yeniden yönetim kuruluna seçilemediği anlaşılmıştır.
…İnş. Sanayi ve A.Ş.’nin 11/03/2011 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında paydaşlar arasındaki dağılım oranlarına göre davacının (A) grubu nama yazılı hisse ile (C) grubu hamiline yazılı hisse sahibi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının 22/04/2002-27/09/2012 tarihleri arasında …İnş. Ve San. A.Ş.’nin ortağı olduğu, 29/04/2005-17/03/2009 tarihleri arasında şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, 29/04/2011-29/03/2016 tarihleri arasında şirketin ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18/09/2013 tarih, 2011/23707 Esas, 2013/22931 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Tüzel kişilerde yönetim hakkı ile emir ve talimat verme yetkisi organlarını oluşturan kişiler aracılığıyla kullanılır. Tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren, tüzel kişinin organını oluşturan kişiler ise somut işveren sıfatını haizdir.
Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür.
Limitet, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında, bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. Türk Ticaret Kanununun 319 uncu maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar…”
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 02/06/2008 tarih, 2008/13125 Esas, 2008/13655 Karar sayılı emsal içtihadında; “… bir anonim şirket ortağı kural olarak kendi adına bağımsız çalışan kişi kabul edilir ve işçi statüsünde sayılamaz.Zira,bir kişinin hem kazanç sağlayan bir şirketin ortağı hem de bu şirketin işçi statüsünde çalışanı olarak kabul mümkün değildir.Başka bir anlatım ile;işverenlik ve işçi statüsünün aynı kişide birleşmesi yasalarca mümkün bulunmamaktır.
Hukuksal olgu belirtilen şekilde olmakla birlikte,iş hayatında ayrık durumların ortaya çıkması mümkündür.Bir kimsenin biçimsel anlamda anonim şirket ortağı gözükmesine karşın, bağımlı çalışma koşulları ve aldığı ücret,bağımsız çalışma ve kazanç sağlama durumundan baskınsa bu takdirde salt,ortaklık statüsünden hareketle sonuca gidilemez.Hukuksal statüsü belirlenmek istenilen kişinin;şirket içerisindeki pozisyonu, gördüğü iş, çalışma koşulları,aldığı ücret birlikte değerlendirilerek ekonomik yaşamının ne şekilde sürdürüldüğü ortaya konularak sorun çözümlenir…”
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09/03/2015 tarih, 2015/2826 Esas, 2015/3936 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Şirket ortağının işçi olarak çalıştığının kabulü için özellikle kişisel bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmalıdır. İşverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan işçinin iş sözleşmesin de bağımlılığı daha ziyade kişiliği ile ilgili olduğu; iş sözleşmesinin özünde bir bağımlılık/otorite ilişkisinin bulunduğu hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken somut olayın tüm özellikleri ve takip eden durumlar da dikkate alınarak değerlendirilecek olan hukuki ilişkinin genel görünümüde esas alınmalıdır…”
Yukarıda belirtilen emsal içtihatlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu somut olayda, Anonim Şirkette hisse sahibi olan davacının müflis şirketin kurucu ortakları ile akrabalık bulunduğu ve şirkette belli dönemlerde yönetim kurulu başkanlığı yaptığı, yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan şirket ortağının işçi olmasının mümkün olmadığı, zira işverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan bir durumunun olmadığı, bilakis kendisinin tüzel kişiyi temsilen gerektiğinde emir ve talimatta verme yetkisinin bulunduğu, dolayısıyla şirketteki pozisyonunun işçi olarak değerlendirilmesine dair kişisel bağımlılık unsurunun gerçekleşmediği, SGK kayıtlarında da gerçek anlamda işçilik ilişkisinin ve aldığı ücretin tespit edilmediği, kısa bir dönem için sigortalılığının bulunduğu anlaşılmakla davacının müflis şirkette işçi pozisyonunda olmayıp işçilik alacakları yönünden talebinin yerinde olmadığının kabulü ile bu yöndeki kayıt kabul isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının hisse senedi yönünden talep ettiği alacak miktarına ilişkin olarak ise; davacının hisse senedi almakla şirkette pay sahibi olduğu, bu nedenle hisse senetleri yönünden talep ettiği alacağı ancak iflas masasında paraların paylaştırılmasından sonra mevcut tutar kalması halinde talep edebileceği anlaşılmakla bu yönü ile talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 26/02/2018 tarih, 2017/1979 Esas, 2018/542 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Kayıt kabul davaları maktu harç ve maktu vekalet ücretine tabidir. Bu nedenle mahkemece davalı müflis şirket hakkında nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır…” şeklinde belirtildiği üzere Mahkememizce açılan davada alınması gereken harcın maktu harç olduğu ve yine taraf vekilleri lehine de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiş ve açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70TL harçtan peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı tarafça dosyaya yatırılan gider avansından dosyada kalan kısmın karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/04/2022

Başkan…
¸E- İmzalı

Üye…
¸E- İmzalı

Üye…
¸E- İmzalı

Katip…
¸E- İmzalı