Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/716
KARAR NO : 2021/881
DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın … tarihinde Antalya 1. Noterliğince düzenlenen …yevmiye nolu vekaletname ile rahatsız olduğundan dolayı dava dışı kızı …’ya günlük işlemlerini takip etmesi için yetki verdiğini, ancak dava dışı …’nın müvekkilinden habersiz olarak bu vekaletname ile müvekkillerine ait bir kısım taşınmazlar üzerine müvekkilinin bilgisi dışında ipotek koyduğunu ve bir kısım kimselere ipotek ile müvekkil adına kefil olduğunu, bu hususta dava ve şikayet haklarının saklı olduğunu, iş bu dosya kapsamındaki borcu ve kefalet ipoteğini kabul etmediklerini, bu sebeple müvekkilinin Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaya konu borcunun olmadığının tespitini, kefile kefalet söz konusu olduğunda asıl borçlu ve kefiller hakkında takip yapılmaması sebebi ile takibin iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın her iki tarafının da tacir olmadığı iş bu dava bakımından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, ayrıca davacı tarafından açılan dava konusu ipoteğin iptali davası olup, söz konusu davada yetkili mahkemenin ipotek tesis edilen gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi olduğunu, bu sebeple Antalya Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, davacı tarafça Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası üzerinden icra emrine itiraza ilişkin olarak dava açılmış olduğundan, mezkur dava ile taraf, konu vb.bakımından aynı olan takibin iptali ve borçlu olunan miktarların ayrı ayrı tespiti olarak terditli bir şekilde tanımlanan dava bakımından derdestlik itirazları bulunduğunu, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesin … tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile davaya bakmakla görevli mahkemenin Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatiyle görevsizlik kararı verildiği, davacı vekilinin … tarihli istinaf başvuru dilekçesi ile görev uyuşmazlığının çözülmesine karar verilmesini talep ettiği, dosyanın görev uyuşmazlığının çözümü için Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderildiği Dairenin … tarih … Esas … karar sayılı ilamı ile “… kooperatifler Kanununun 99. Maddesinde; “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup, olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Bu davalar da basit muhakeme usulü uygulanır.” hükmü düzenlenmiş olup, somut olayda istem, üye ile kooperatif arasında görülen dava olup, davaya bakmakta görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan “davanın görev şartı nedeniyle usulden reddine” dair verilen kararda usul ve yasaya uygun olduğu….” şeklinde kesin olmak üzere hüküm kurulmuş, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince de kesinleşme şerhi düzenlenerek dosya tevzi bürosuna gönderilmiş, tevzi bürosunca dosyanın Antalya 1. Asliye Ticaret mahkemesine tevzi edilmiş, Antalya 1. Asliye Ticaret mahkemesince dosya mahkememize gönderilmiştir.
İstinaf kanun yolu incelemeleri sonucu görev hususu kesinleşmiştir. HMK m. 114 deki sıralamada kesin yetkinin var olup olmadığının mahkemenin görevinden sonra inceleneceği anlaşılmaktadır. Oradaki sıralamala anlamsız değildir. Öğretide de belirtildiği üzere, dava şartı incelemesi belli bir sıralama dahilinde olmalıdır. Örneğin, hem görev hem yetki hususu tartışmalı ise mahkeme görev konusunu öncelikle incelemelidir ve yetki hususunu değerlendirmemelidir. Çünkü, yetki hususu, görevli mahkemece dikkate alınmalıdır.
Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaya bakıldığında, takibin, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde özetle ve öncelikle, ipotek akdinin iptali ve bu nedenle yapılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiştir.
“İpotek” konusu 4721 sayılı “Türk Medeni Kanunu”nun 881 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “İpotek”, hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren sınırlı bir ayni haktır(YILMAZ, Ejder., Hukuk Sözlüğü -öğrenciler için-, “ipotek”, Ankara 2003, s. 318) .Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir. İpoteğe konu olacak taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez (TMK m. 881). İpotek,teminat altına aldığı alacağa bağlı fer’i bir haktır. İpoteğin varlığı kanunen geçerli olan bir alacağın varlığına bağlıdır. İpotek kişisel değil, ayni bir teminattır. Kefalet şahsi bir teminat olmakla beraber, ipotek ise ayni bir teminattır ve uygulamada zaman zaman dava dilekçesindeki gibi kefalet/kefil olmak kelimeleri ipotek karşılığı olarak da kullanılabilmektedir.
Yetki, bir uyuşmazlığa veya talebe hangi yerdeki görevli mahkemenin bakacağını ifade eder. Mahkemelerin yetkisi bazı hallerde ise, kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu hususun dava şartı olduğu 6100 sayılı HMK 114/1-ç maddesinde açıkça belirtilmiştir. Kamu düzenine ilişkin yetki kuralları “tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular”dır. Kanunun ifadesinden, kanunda belirtilen yer veya yerler dışında başka bir yerde açılamayacağı anlaşılan davalarda yetki kuralı kesin yetki kuralıdır. Kesin yetkili olarak tek bir mahkeme öngörülmüş olabileceği gibi birden fazla mahkeme de öngörülmüş olabilir. HMK’ da düzenlenen kesin yetki kurallarının başında taşınmazın aynından doğan davalara ilişkin yetki kuralı gelir. Taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yerde açılır(m.12). HMK. m.14/2, m.11/ 1-a ve 11/1-b, m.15/2 ’de düzenlenen yetki kuralları da kesin yetki kuralıdır. Kural olarak yetki, dava şartı olmayıp ilk itirazdır. Bu sebeple mahkeme yetkiyi kendiliğinden dikkate alamaz. Ancak kesin yetki hallerinde, davanın mutlaka kesin yetkili mahkemede açılması gerekir. HMK 114 /1-ç maddesine göre, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartıdır (H. Pekcanıtez/O. Atalay/ M.Özekes, Medeni Usul Hukuku, 14. Bası, 2013, s.416).
HMK 12.maddesinde ” taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın ziliyetliğine veya alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir” denilmiştir.
Dava dilekçesinde özetle ve öncelikle, ipotek akdinin iptali ve bu nedenle yapılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiştir. Bir başka deyişle, ipoteğin kaldırılması sonucuna yönelik/ipoteğin kaldırılması sonucunu doğuracak talebi mevcuttur. Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaya bakıldığında, takibin, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili de … tarihli dilekçesinde de özetle; belirtilen icra takip dosyası üzerinden takibe konu edilen ipotek akdi ve ipotek akdine konu edilen kredi sözleşmeleri sebebi ile borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini belirtmiştir. … tarihli dilekçesinde de özetle; iddiası gereği geçersiz de olsa kefalet ipoteğine konu taşınmazların …ada …parsel olduğu belirtmiştir. İpoteğin kaldırılması amacına yönelik davalar, taşınmazın aynına ilişkindir ve davacı vekilinin yukarıda belirtilen dilekçelerinde de belirttiği üzere, ipoteğe konu taşınmazların/takibe konu ipotek akdinin uygulandığı taşınmazlar Tefenni ilçesindedir.
Bu açıklamalar ışığında, kesin yetki hali söz konusu olduğundan, Tefenni Asliye hukuk (ticaret mahkemesi sıfatıyla) mahkemesi kesin yetkili olduğundan, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Emsal olarak;
“…Mahkemece açılan davanın 3.kişinin borcu için verilmiş ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte satış sonucu elde edilecek paranın davalılara ödenmemesi istemine dayandığı yani bir anlamda menfi tespit davası olduğu Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere ipotek taşınmaz üzerinde bir hak doğurduğundan , bu hakkın ortadan kaldırılmasını amaçlayan ipoteğin fekki davasının HUMK.nun 13.maddesinde düzenlenmiş bulunan kesin yetki kuralına göre taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği, bu hususun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle mahkemece re’sen gözetileceğini, bu durumda ipoteğin fekki niteliğindeki davada İzmir İli Karşıyaka İlçesinde bulunan taşınmazdaki ipotek nedeniyle dava açılmış olduğundan, mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin HUMK.nun13.maddesi gereğince yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın yetkili Karşıyaka Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle dava tarihindeki durum ve HUMK.nun 13.maddesi hükmü gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına”
(Yargıtay 19. HD., 2008/ 5113 E., 2009/481 K.)
“Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipotek fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü…….
………Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkin olup, taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle HMK’nun 12/1.maddesi uyarınca taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup ipoteğe konu taşınmazın Kütahya’da bulunduğu anlaşıldığından somut olayda Kütahya Mahkemeleri kesin yetkilidir. Kesin yetki, 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinde dava şartları arasında sayılmıştır. Aynı Kanun’un 115. maddesinde ise dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetileceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda mahkemece davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…….”
(Yargıtay 19. HD., 2016/12427 E, 2017/6756 K.)
HÜKÜM/Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememiz dosyada yetkisiz (kesin yetki bağlamında) olduğundan, davanın HMK m. 114/1,ç, 115 gereği USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın kesin yetkili Tefenni Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin kesin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/12/2021
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır