Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/715 E. 2021/832 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/715
KARAR NO : 2021/832
DAVA : 6183 sayılı kanundan kaynaklanan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/12/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan 6183 sayılı kanundan kaynaklanan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı vergi dairesinin, diğer davalı tüzel kişiliğin borcundan ötürü müvekkiline alacak haczi konulu haciz müzekkeresi ve ekinde haciz bildirisi gönderdiğini, 6183 sayılı kanunun 79/4 maddesi gereği iş bu menfi tespit davasının açılmasının gerektiğini, müvekkilinin, davalı şirkete karşı aralarındaki ticari ilişki nedeniyle bir miktar borçlu olduğunu, davalı vergi dairesinin daha yüksek bir bedel üzerinden haciz bildirimi düzenlediğini, süresinde Covid 19 salgınının etkisiyle süresinde itiraz edilemediğini, defterler incelendiğinde borçtan daha fazla miktarda haciz konulduğunun anlaşıldığını, haciz bildiriminde belirtilen miktarda borcun olmadığını, tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, menfi tespit talebinde bulunmuşlardır.
Yargıtay … HD., …/… Esas, …/… Karar sayılı, … Tarihli, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” vermiş olduğu ilamında; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına karar verilmiştir.(Benzer yönde Yargıtay 11. HD., 2020/4396 E, 2021/3198 K; 2020/6050 E, 2021/4519 K)
Uyuşmazlık, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 79. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
6183 sayılı yasanın 79.maddesi ve devamında “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu kanunun 10.maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir…” hükmünün düzenlenmiştir.
O halde, davanın üçüncü kişinin haciz ihbarnamesi nedeniyle Vergi Dairesine karşı 6183 sayılı yasa 79/4’e dayalı açtığı menfi tespit davası olması nedeni ile talepler yönünden ihtilafın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekmektedir.(Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD., 2021/1792 E, 2021/1293 K; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD., 2019/2650 E, 2021/637 K; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. HD., 2020/1307 E, 2020/1554 K)
“Somut olayda, davacı vekili, davalı vergi idaresinin kamu borçlusu … Tekstil İhr. İth. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Kanun uyarınca yaptığı takip sırasında, davacıya haciz ihbarnamesi gönderdiğini, ancak süresinde itiraz edilemediğini, davacı şirketin davalı şirkete 0,64.-TL borcu bulunduğunu, davacı şirket yedinde 66.525,00.-TL alacağı olmadığından borçlu olmadığının tesbitini istemiştir. Dosya kapsamına göre; dava 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. Anılan Kanunun 6. fıkrası gereğince bu nitelikteki davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.”
(Yargıtay 20. HD., 2019/5352 E, 2019/7161 K)
Tüm bu açıklamalar ışığında, dosya üzerinden, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan, mahkememiz görevsiz olduğundan, usulden red kararı vermek gerekmiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/5065 esas, 2015/6407 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 115/1 maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarih, 4-2247 Esas, 1667 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle mahkememizce tensiple görevsizlik yönünde usulden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, mahkememiz görevsiz olduğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde dosyanın görevli Antalya nöbetçi Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinden, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır